Hastalık kötüye gidiyor; teşhis yanlış, haliyle tedavi de yanlış…

Eurocup şampiyonluğu ile sonuçlanan harika sezonun ardından, sarı kırmızılı cephenin dillere pelesenk hale getirdiği, EuroLeague Final Four hedefinin ışığında çıkılan yeni yol, 2016/17’nin şu bölümüne değin hayal kırıklığının da ötesine geçmeyi başardı. Şimdiki tablonun ortaya koyduğu görüntü ölçüsünde başarısız olmak imkansız iken, imkansızı ve bence eşsiz bir kabusu gerçeğe dönüştürdü Galatasaray Odeabank.

Ergin Ataman ve ekibi bugün, kara bulutların gölgesinden kurtulmanın mümkün olmadığı bir durum ile karşı karşıya ise bunun en temel sebebi, tepeden tırnağa kulüp organizasyonu tarafından tamamen iyi niyet ile şişirilen Final Four balonudur. Yaz döneminde gördükleri her mikrofona Final Four açıklaması yapan sporcular ve facia bir pazarlama stratejisi ile beklentileri, eldeki basketbol donanımının asla ulaşamayacağı bir düzeye çeken ön ofis çalışanları, söz konusu balonun bu denli şişirilmesinde en az şube yönetimi kadar sorumludur. Evet, hedef belirlemek ve bu hedefler doğrultusunda hareket etmek için çabalamak, stratejiniz hangi yönde biçimlenirse biçimlensin temel çıkış noktanız olmalıdır; Galatasaray Odeabank da sezon başında bir hedef belirleyip, temel yaratmaya çalıştı ancak temelin üzerine çıkılacak katlar, ne yazık ki tüm yapının yerle bir olmasına sebep oldu. Neden sorusunun cevabı ise bu noktada çok basit: ‘’Ne temel, üstüne çıkılacak katları taşıyacak kadar sağlamdı ne de kaygan temel üzerine inşa edilen katlar, temel sarsılsa da yol kazalarını önleyebilecek kadar donanımlıydı.’’

Pazarlama ve sosyal boyutlarıyla yaratılan beklentilerin şube yeterliliği ile ölçüşmemesi temelin halihazırda güvenilmez bir zemin üzerine inşa edilmesine sebep olurken Koç Ataman önderliğinde gerçekleştirilen kadro seçimi, Veli Göçer’in diktiği binalara rahmet okutur türdendi. Kariyerinde konfor alanının dışarısına çıktığı her aralıkta başarısız olan Ergin Ataman, geçen sezonki, dönemsel olarak Blake Schilb destekli Stephane Lasme, Errick McCollum ve Vladimir Micov sac ayaklarından ikisini fiilen, birini de fikren yitirince ortada konfor alanı namına hiçbir şey kalmadı. Daha önce de Carlos Arroyo, Jamont Gordon, Boniface N’Dong ve Carlos Arroyo, David Hawkins, Pops Mensah Bonsu üçlüleri ile benzer yapıları hayata geçiren ve başarılı olan Ataman için oyuncu sirkülasyonunun zirve yaptığı, bundan bir önceki EuroLeague sezonunu herkes hatırlar sanırım. Temelde pragmatik ve çözüm odaklı bir basketbol felsefesine sahip olan tecrübeli çalıştırıcı, pragmatizmden fazlasının gerektiği her sezonda (Bu, en azından yakın vadede bu şekilde) bir şekilde yanlış oyuncuları, yanlış zamanda bir araya getirme dürtüsünden kurtulamadı.

Galatasaray Basket (@GSBasketbol)
Galatasaray Basket (@GSBasketbol)

Sezona yaratılan abartılı beklentiler sonucunda kaygan bir zeminde başlayan Galatasaray Odeabank, oyuncu tercihlerindeki uyumsuzluğun da gün yüzüne çıkmasıyla kendisini, tabiat gereği, çözüm üretmek zorunda hissetti. Hastanın seyri kötüye giderken ortaya konan teşhis yanlış olunca tedavi de ufak çaplı bir intihar girişimine dönüştü. Russ Smith ve Justin Dentmon’ın performanslarının, özellikle Russ Smith’in performansının, görece yetersiz olduğunu ben de kabul ediyorum ancak koskoca Galatasaray Erkek Basketbol Şubesi’nde, oluşturulan kadroyu görünce, bir Allah’ın kulu da çıkıp, ‘’Ağa, bu nedir?’’ demedi mi gerçekten? Sarı kırmızılılardan gelen açıklamalar ışığında, hastalığın sebebinin sadece Russ Smith ve Justin Dentmon olduğu görüşünün en az sezon başında inşa edilen temel kadar hastalıklı olduğunu düşünüyorum. İki oyuncunun da oyunun her iki alanında verebileceklerinin sınırı belli iken günah keçisi ilan edilmelerine gerek olmadığı kanısındayım. İstatistik ile haşır neşir olan sevgili dostlarıma şunu sormak istiyorum: ‘’Galatasaray Odeabank, Austin Daye’in akışta yer aldığı pozisyonlara gelen slip-screenler üzerinden EuroLeague’de bugüne değin kaç sayı yedi?’’ Burada maksadım Daye’in herhangi bir oyun içi zaafına vurgu yapmak değil, aksine hücumda artı sonsuza giden bir yaklaşımla oyuncudan faydalanan Koç Ergin Ataman’ın hala neden bu savunma problemine çözüm üretmediği ya da üretemediğine ışık tutmaya çalışmak.

EuroLeague’e yine (0/4) ile başlasa da basketbol adına doğru işler yapan bir Galatasaray Odeabank’ın, elimden geldiğince, pozisyon analizlerini içeren bir içerik ile karşınızda olmayı, bu tenkit yazısına oranla daha çok isterdim, buna emin olabilirsiniz. Savunmada işlerin uzunca bir süre daha rayına oturmayacağını fark eden Ergin Ataman, en azından hücum aksiyonunda belirli şeyleri doğru uygulayabilmek adına Sinan Güler, Austin Daye, Alex Tyus üçlüsüne sarıldı. Üç oyuncuya da otuz dakika civarı veya üstünde süre veren tecrübeli koç, denkleme diğer bilinmeyenleri yerleştirmeyi ise tamamen unuttu. Kızılyıldız karşısında Vladimir Micov&Blake Schilb ikilisi ortalama on dakika süre alıp, toplam dokuz şut kullanırken saha içi isabeti kaydedemedi; ilk hafta kaybedilen CSKA Moskova karşılaşmasında yanılmıyorsam on dakikanın üzerinde süre alan Jon Diebler’ın şut denemesi yoktu. Emir Preldzic, doğru kimyanın gerektirdiği ortalamanın üzerinde süre alırken kariyerinin hiçbir döneminde olmadığı kadar az top kullanıyor. İnsanların önüne, tekrar altını çizerek söylüyorum, facia bir pazarlama stratejisi ile sunduğunuz bu kadro, maalesef vaat ettiğiniz imajın çeyreğini bile hayal ettiremiyor.

Sözün özü şudur ki; Koç Ergin Ataman yönetimindeki Galatasaray Odeabank, beklenti/performans parametresinde yakın dönem şube tarihinin en kötü günlerini geçiriyorsa bunun temel sebebi sezon öncesi yapılan kadro, planlama ve pazarlama hatalarıdır. En basitinden yaz döneminde, takım olarak hedeflerinin Final Four olduğunu söyleyen bir basketbol antrenörünün Abdi İpekçi Spor Salonu’nda kaybedilen Fenerbahçe karşılaşmasının ardından, ‘’Fenerbahçe maçı, hedef maçımız değildi.’’ demesini anlamlandıramıyorum. Sezon öncesi belirttiğiniz gibi hedefiniz Final Four ise, Fenerbahçe, CSKA Moskova ve Maccabi Tel Aviv karşılaşmaları sizin için neden hedef maç statüsünde değildi? Şayet bu maçların gerçekten hedef maç olmadığını düşünüyorsanız yaz döneminde bu ve buna benzer binlerce demeci hangi düşünce doğrultusunda verdiniz? Sayın Ataman’ın diyalog içerisinde yer alarak rekabette kalmayı seven yapısı, fazlasıyla değerli bir konuma eriştiği Galatasaray camiasında beklentilerin ayarıyla oynadı. Dudaklarınızın arasından çıkan bir kelimeyle düşünce yapısını şekillendirecek binlerce insan varken ifadelerinize dikkat etmeniz her açıdan en sağlıklı yaklaşım olacaktır; üzülerek belirtiyorum ki başta Ergin Ataman olmak üzere Galatasaray Erkek Basketbol Şubesi bu detayı tam anlamıyla atladı.

Galatasaray Basket (@GSBasketbol)
Galatasaray Basket (@GSBasketbol)

Aşağıdaki paragraf nasıl çözüm üretebilir ve en azından yokuş aşağı inmekten kurtulabilirim sorusuna cevap niteliğindedir.

Her şeyden önce Vladimir Micov’u plan içerisinde tutup, oyuncu rotasyonunu daraltmak zorundasınız. Bu iki oyuncuyla birlikte Sinan Güler, Austin Daye ve Alex Tyus’ı, Koç Ataman’ın şu an denediği gibi, ön plana çıkaracak bir sistem en azından her maç 98 sayı yiyen takım görüntüsünün ortadan kalkmasına sebep olabilir. Tüm sezon Sinan Güler’in organizatörlüğünde yürümeyeceği için Russ Smith veya Justin Dentmon’dan birini seçip, diğer oyuncuyla takım içi huzursuzluk çıkmaması adına vedalaşmanız gerekebilir fakat bu iki oyuncudan birini takımdan yollamak ile tüm hastalığın sebebini bu iki oyuncunun performanslarına yıkmak çok çok farklı şeyler, lütfen… Bu noktada yıllık bir milyon dolara fazlasıyla yakın bir para alan Russ Smith’ten vazgeçmek ne kadar kolay olur, onu bilemiyorum. Neyse, konudan sapmayalım; takımda tutmayı tercih ettiğiniz oyun kurucunun etrafına oyun içi defo ve istikrarsızlığı en düşük dört ismi yerleştirip, hücumda bireysel anlamda o oyun kurucunun eline bakacağınız on dakikalık dönemler yaratmak, savunmada takıma verilecek zararı en aza indirecektir. Tüm bunlar gerçekleştikten sonra Galatasaray Odeabank için detaylı teknik değerlendirme ve istatistiksel yaklaşımları masaya yatırabiliriz zira şu an bu verilerle yorum yapabileceğimiz bir takım yapısı söz konusu değil.

Dopdolu EuroLeague sezonunda daha sık görüşeceğimiz hikayelerin ortaya çıkması dileğiyle, hoşça kalın!

3 YORUMLAR

  1. Sorun GS’ın bütçe yapısının Fenerbahce, CSKA veya diğer F4 adayı takımlardan aşağı olduğu halde reklam ve tanıtımın final four beklentisi ile yapılması. Başka bir hata da geçen sene Eurocup seviyesini unutunup şampiyon olunca bu sene euroleage’de şampiyon olunacağının sanılması. Eurocup şampiyonluğundan gelip euroleage’de başarı sağlayan takım geçmişte çok az. Salonun bakımsız ve hamburger kokması, sigara dumanı ve tuvalet kokusu ve seyirci yapısının futbol tabanlı oluşu bunlarla birleşince oluşan durum bu. Şu aşamada sözleşmeleri devam eden oyunculardan kurtulmak ne derecede başarılı olur buda GS’ın sorunu

  2. Dediğiniz gibi maalesef hamaset edebiyatıyla yaz aylarından beri EL te final-four gibi çok iddalı demeçler verildi ! Amaç elden geldiği kadar kombine satmaktı ! Ve yine dediğiniz gibi temeli olmayan bir binayı satmaya çalıştılar ! Şimdi bina çöktü ! Peki altında kalanların cevabını kim verecek !? Bu tablo karşısında çıkıp özür dileyip, bu olanların cevabını verecek kişide şimdiye kadar olmadı,olacağınıda zannetmiyorum ! Maalesef basketbol şubesi yaptığı küçük hesaplar yüzünden ileriye dönük kombine satışınıda kaybetti ! Dolayısıyla seyircisinide !

  3. Çok doğru teşhisler, katılıyorum. Komşunun oğlu üniversite kazanınca “bizim oğlan da kazanır” hedeflemesinden farklı olmayan hayallerle yola çıkıldı ve hüsran daha büyük oldu…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler