Gurur ve hüzün bir arada: “ABD’yi iki defa yendik, işi bitiremedik” | Köşe yazısı

Hücum tarafında ne yaptık?

Gelin ikinci yarıya geçmeden önce ana oyun planımızın detayları üzerinde duralım. Hücum tarafında önemsediğim ilk konu rakip sahaya hızlı gitme çabamızdı. ABD yüksek tempo ve açık sahada dünyada rakipsiz olduğu için onlarla karşılaşan takımların büyük çoğunluğu tempoyu düşürmek için yarı sahayı çok yavaş geçer. Biz bunun tam tersine, rakip sahaya mümkün olduğunca hızlı gitmeyi seçtik ancak çok net bir atış yoksa acele tercihlerden kaçınıp set oynadık. Bunu yapabilecek kadar sabırlıysanız hücuma hızlı gitmek set temponuzu da yükseltmeye yardımcı olur.

Aynen de böyle oldu. Acele kararlardan kaçınıp topu fazla tutmadan, topsuz hareketliliği göz ardı etmeden yarı saha hücumumuzu oynadık. Sete set oynamak için illa ki orta sahayı 7.9 saniyede geçmek gerekmiyor kısaca. Keza bu rakibin temposunu düşürdüğü kadar sizin yarı saha oyununuzun da “hımbıllaşmasına” sebep olabiliyor. İlla erken atış kullanmaya gerek yok ama çabuk gitmek her zaman faydalıdır. Burada son olarak -özellikle maçın başında- top yönlendirici olan Doğuş, Melih ve Buğrahan’ı tebrik etmek lazım. Hem kendilerinden daha atletik savunmacılara karşı top kayıplarını sınırladılar hem de acele tercihler yapmayarak plana sadık kaldılar.

Ersan İlyasova
fiba.basketball

Adam değiştirme savunması

ABD’ye karşı oynarken mutlaka hazır olmanız gereken bir konu da adam değiştirme savunmasıdır. Birden fazla pozisyonu savunabilen çok sayıda oyuncuya sahip oldukları için kısa beşe dönüp her perdede switch yaparak rakiplerin set hücumunu bozmayı deneyen ve bunda hayli başarılı olan bir ülke ABD. Bize karşı da -Myles Turner ilk çeyreği harika oyamasına rağmen- Harrison Barnes’ı pivot pozisyonuna kaydırarak adam değiştirme savunmasını denediler. Buna cevabımız da çok netti: Ersan perde yapsın, istediği kısayı arkasına alıp alçak posta insin, topu ona geçirelim. Söylediğim şeyi yapmak, buraya yazmak kadar kolay olmasa da Ersan İlyasova çok zeki bir oyuncu olduğu ve alçak postta pozisyon almayı çok iyi bildiği için adam değiştirme savunmasına karşı hiç zorlanmadık.

Şu yanlış anlaşılmasın: Amerika’nın bu savunmayı yaparken kullandığı “kısa oyuncuların” boyları kısa filan değil. Hepsi iki metre civarı, birbirine yakın boyda oyuncular. Yalnız Ersan pozisyon almada ve bitirmede o kadar usta ki bu savunmayı sürekli cezalandırmayı başardık. Zaten ikinci yarı itibarıyla da ondan vazgeçip perdelerde daha geleneksel olan show-up/recover savunmasını tercih ettiler (Bu terimlere Türkçe karşılık bulmamız lazım kesinlikle katılıyorum ve ben de aslında kullanmak istemiyorum). O zaman da Sertaç’ın kısa devrilmelerden bulduğu orta mesafe atışları devreye soktuk. Her şeye bir cevabımız vardı.

Benim her takım için çok önemsediğim bir diğer konu da topsuz harekettir. Milli takımımız hazırlık karşılaşmalarında bu konuda kötü sinyaller vermişti. Dört kişinin bir yerde toplu oyuncuyu izlediği çok fazla hücum kulanıyorduk. ABD karşısında ise yüksek konsantrasyon sayesinde o tuzağa hiç düşmedik. Durarak oynamak toplu aksiyonun olduğu alanlara sağdan-soldan yardım gelmesini kolaylaştıran bir unsurdur. Hele ki ABD gibi çok atletik, rotasyonları çabuk yapabilen rakiplere karşı ölümcül günah bile kabul edilebilir. Elbette bazı setlerde görevi zayıf tarafta alan açmak olan oyuncular vardı ancak o tip pozisyonlar dışında topsuz hareketi gayet iyi yaptık.

Hücum tarafında ne yaptık?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler