Son olarak da finalden akıllarda kalan üçüncü şey Eylül 2017’deİstanbul’daki Sloven bayrağı ve yeşil t-shirt giyen insan sayısının çokluğu. Hatırlarsanız yazının başında iki milyonluk bir ülke olduklarından bahsetmiştik. Sanki iki milyonun tamamı o maç için Türkiye’ye gitmişti o hafta sonu. “Asıl çılgınca olan durum birçok kişi arabayla ya da karavanlarıyla gelmişti. Kim bilir kaç saat boyunca araba kullandılar! Isınmak için çıktığımızda salondaki ambiyans sanki dokuz bin Slovenya taraftarı oradaymış gibi hissettirdi. Tam anlamıyla inanılmazdı!” diye anımsıyor Dragic o anları. İstanbul’da kazanılan zafer 11 senelik milli takım kariyerinin mutlu sonu demekti Goran Dragic için. “Fikrini değiştirdin mi?” sorusu çeyrek finallerden itibaren sürekli karşısına çıkmış olsa da üç sene sonra bile hiçbir pişmanlığı yok bununla alakalı. “Kafamda bir şeyi kurduğumda onu gerçekleştiririm. Kolay kolay fikrim değişmez. O turnuvanın benim son turnuvam olacağını söylediğimde hem federasyona hem koça hem de takımıma karşı dürüst davranıyordum. Vücudum gün geçtikçe gençleşmiyordu. Uzun NBA sezonlarını da düşündüğümde FIBA EuroBasket 2017’nin ardından milli takımı bırakmanın zamanlamasının doğru olduğuna inanıyorum.” diyor Miami Heat’in oyun kurucusu.
Zirvede bırakmak. Herhalde her sporcunun kariyer hedefidir bu. Fakat Luka Doncic’in her geçen gün dünyanın en büyük yıldızlarından birine dönüştüğü şu süreçte 2017 Slovenya takımının Slovenya’nın zirvesi olup olmadığını hâlâ bilmiyoruz. Dragic ise milli takımın geleceği ile ilgili şöyle konuşuyor: “Evet, milli takım hâlâ emin ellerde. Ancak Luka tek başına yeterli olmayacak. Alabileceği her türlü yardıma ihtiyacı var. Bu yüzden rol oyuncularımız ve genç oyuncularımız oyunlarını mümkün olan en iyi seviyeye taşımak zorunda. Luka doğuştan bir lider, dünyadaki en iyi oyunculardan biri, gerçek bir pırlanta.” “2017’de hayatı benim için çok kolaylaştırdı çünkü her zaman iki tane topla oynayabilen oyuncuyu sahada tutabiliyorduk ve harika bir şeydi bu. O zaman oda arkadaşıydık. İletişimimiz tabii ki kopmadı, son dönemde de sürekli konuşuyoruz.” Bizde bırakmış olduğu mütevazı izlenim telefon görüşmesinin başından sonuna hiç değişmedi. Slovenya için yaptıklarından ötürü son derece mutlu, çok kendine has bir karakter. Sadece milli takım için de değil aslında, tüm ülke için yaptıkları konusunda içi çok rahat. Slovenya’nın ejderhası çok uzun zaman önce Triglav’ın* zirvesine çıktı, orada kalmayı başardı ve şimdi de manzaranın keyfini çıkarmaya hazır. Eğer “pırlanta” olarak isimlendirdiği oda arkadaşı da aynı yolda ilerlerse hiç şüphesiz ki manzara baş döndürücü olacak.
*Triglav: Slovenya’nın en yüksek dağı.
Kaynak | The Dragon who conquered Europe: Goran Dragic and Slovenian magic
“Luka gerçek bir pırlanta”