Arka arkaya hem 2011’de hem de 2013’te çeyrek finallere ulaşan takımın başında olan Bozidar Maljkovic’in veya 2009’da madalya kazanmaya çok yaklaşan ancak yarı final maçında Sırbistan’a uzatmada 96-92, üçüncülük maçında ise Yunanistan’a 57-56 kaybeden takımın koçu olan Jure Zdovc’un koçluğunu küçümsemek istediğinden değil tabii ki bunu söylemesi. Fakat Kokoskov takımın başına geçtiğinde her şeyin tam olarak rayına oturduğunun altını çiziyor Dragic. Koçun “Önce takım” anlayışı, her pozisyona birden çok çözüm getirebilen modern basketbolu, takımla taraftar arasındaki bağ ve tabii ki de sürekli bahsettiği gibi takımın kimyası sayesinde. “Takım ruhu için bütün övgüyü hak eden kişi Igor. Ayrı ayrı her birimizi olabileceğimiz en iyi konuma getirdi ve hiç kimse hiçbir şeyden şikâyet etmedi, herkes takımdaki rolünü biliyordu. Bu tamamen teknik ekibin başarısı.”
2017’nin yazına dönecek olursak Slovenya turnuvadan önce favori olarak görülmüyordu. Gasol kardeşlerin olduğu, Ricky Rubio’lu, Sergio Rodriguez’li ve daha sayamayacağımız kadar çok yıldızlı bir İspanya favori miydi peki? Kesinlikle. Bogdan Bogdanovic ve Boban Marjanovic’li Sırbistan? Hiç şüphesiz. Ev sahibi avantajıyla Türkiye? Neden olmasın. 2016 yazının ardından, en iyi dönemlerini geçiren Bojan Bogdanovic ve Dario Saric’li Hırvatistan dahi Slovenya’dan daha büyük tehdit sayılıyordu. Ve Slovenya’yı hafife alma konusunda herkesin bir kez daha düşünmesini sağlayan maçlar FIBA EuroBasket başlamadan önce komşularıyla oynadığı iki hazırlık maçıydı. Slovenya, Dragic ve Luka Doncic’ten oluşan ikili darbesini insanlara sundu ve bu hamle tüm Avrupa’nın aklında yer etmeyi başardı. “Turnuvadan önce gazetecilere madalya kazanacağımızı söyledim. Hangisi olduğu umrumda değildi. Ama ben en başından beri takımıma inanıyordum. Helsinki’deki maçlar başladığında ise özel bir şeyin yaşanmak üzere olduğunu hissettim. Fransa’ya karşı oynadığımız maç muhtemelen takımdaki herkesi bu yolun sonuna kadar gidebileceğimize inandırmıştı. Kendimize bu kadar güveniyorduk.” diye anlatıyor Goran. Slovenya, Fransa maçından önce çoktan 4-0’a ulaşmıştı. Les Bleus’a karşı 95-78 gibi oldukça baskın bir zaferle beşinci galibiyetlerini de almış oldular. Bu da son 16 etabı için Ukrayna’ya bilet demekti. Ukrayna ise onlar için daha da büyük bir zafer oldu. Neredeyse hiç terlemeden sarı-mavililere karşı 79-55 gibi bir sonuçla galibiyeti elde ettiler.