EuroBasket 2015 | İtalya

Vito Corleone, Corleone kasabasında babasının katillerinden kaçıp Birleşik Devletler’e sığındığında henüz çok küçük bir çocuktu. Burada kendine bir yol çizdi ve bu yolda yaptıklarıyla önce “Vito Corleone”, sonra da Corleone ailesinin başı oldu. Kızının düğünü sırasında kendinden yardım isteyen kişiye “ona karşı koyamayacağı bir teklif yapacağım” dediğinde ise çevresindeki herkes ona “Baba” diye hitap ediyordu. Avrupa Şampiyonası yolculuğuna Trento’da başlayan İtalya belki Vito Corleone’nin macerasına başladığı kadar küçük veya zayıf olarak yola çıkmıyor ancak turnuvayı Vito Corleone’nin hayatını sonlandırdığı gibi “Baba” olarak bitirip kendi filminin baş rolü olabilecek mi, belki de sadece çizmede değil tüm kıtada cevabı en çok merak edilen sorulardan biri de bu.

Öncelikle şunu söyleyelim, uzun süredir özellikle Avrupa Şampiyonası’nda pek de etkili performanslar gösteremeyen ve dolayısıyla da beklenen sonuçları alamayan İtalya, bu sefer biraz daha iddialı geliyor turnuvaya. Her ne kadar bulundukları ve birlikte bulunduğumuz B Grubu tam bir cadı kazanı olsa da İtalya gerek uzun süredir ilk defa hemen hemen tam olarak yakaladığı oyuncu kadrosu gerekse de bu oyuncu kadrosunun nitelikleriyle biraz daha sivrilir vaziyette. Kağıt üzerinde Türkiye, Almanya ve İzlanda’dan daha iyi bir kadrosunun olduğunu düşündüğüm İtalya, bu kategoride Sırbistan ve İspanya’yla da baş edebilecek durumda. Bunu özellikle belirtmemin sebebi ise gruptan çıkmaları durumda kovalayacakları çapraz eşleşme. Zira A Grubu’nda Fransa’nın grubu lider bitirme şansının çok yüksel olduğunu düşünürsek, B Grubu’nda 3. olacak takımın %51 gibi bir şansı var çeyrek final için. 2. olacak takım ise %70 civarı bir şans elde edecek ki bu da İtalya gibi bir takım için çok çok önemli bir şans.

İtalya 12 kişilik aday kadrosunu belirlemekte pek de zorlanmadı, hatta kesin kadrosunu ilk açıklayan takımlardan biri oldu. Bunda genel olarak iki sebep var, birincisi havuzun çok çeşitli olmaması. Belki ortalama bir basketbol sever İtalya’nın mevcut 12 kişilik kadrosundan 7-8 kişiyi çok rahat sayabilir, fakat bundan sonrası genel basketbol izleyicileri için bile biraz daha zor. Kadro derinliğini sağlama açısından Fransa – İspanya gibi şanslı değil İtalya, fakat bu hiç şanslı değil anlamına da gelmiyor. İkinci sebep ise kemik kadronun net bir şekilde ortada olması. Yani bugün İtalya’nın ana rotasyonunu döndürecek oyuncu kadrosu belli, sadece süreler için bir ayarlama gerekiyor. İtalya’nın turnuva öncesi hazırlık döneminde yaptığı da bu oldu aslında, buna da şimdi değineceğiz.

Genel olarak deneyecek çok bir şeyi olmayan İtalya, biraz daha hafif bir hazırlık dönemi geçirdi turnuva öncesi. Kendileri ve hedeflerinin biraz daha altında rakiplerle hazırlık maçları yaptılar fakat maçlardan aldıkları cevaplar sordukları soruların cevabı niteliğindeydi. Biraz daha açmak gerekirse, zengin bir kısa ve dar bir uzun rotasyonu var İtalya’nın. Her ne kadar uzun rotasyonlarındaki isimler Bargnani, Datome, Melli gibi kıta için önemli isimler olsa da bu isimlerin arkalarına yazılacak isimleri arıyorlardı ve biraz biraz buldular gibi bu isimler de. İlk 5 olarak Belinelli’yi 1 numarada düşünen İtalya, 2 numaradan co-pilotluk görevini Hackett’a veriyor. 3 numarada EA Milano ile iyi bir sezon geçiren Gentile görev alacakken 4 numarada Fenerbahçe’ye transfer olan Datome konumlanmış durumda. 5 numarada ise Bargnani’yi izleyeceğiz gök mavililerde. Bu beşin arkasına çok fazla isim yazmadılar turnuva öncesinde. 11-12. adamları biraz daha havlu sallayacak tarzda isimler olarak belirleyip kalan oyuncuların birden fazla pozisyonda oynama özelliklerini kullanacaklar. Reggina’yla geçirdiği iyi sezonun ardından kendisini EA Milano’da bulan Cinciarini takımın 2. guardı konumunda, dolayısıyla Hackett kenardayken Belinelli’yi asıl pozisyonu olan 2 numarada kullanma şansları mevcut. Kenardan getirecekleri bir diğer isim olan Aradori 2-3 numara oynayabilen bir oyuncu, keza 6. Adam olarak forma giymesini beklediğimiz Gallinari de 3 ve 4 numara oynayabilen bir isim. Tüm bu isimler genel olarak İtalya’nın dar rotasyonla oynayıp sıkıntı çekmemesini sağlayabilecek isimler, dolayısıyla sürelerini ayarladıktan sonra çok da bir arayışa gerek kalmayacaktı. Kendileri için bir diğer soru işareti de Andrea Bargnani’nin arkasına kimi yazacaklarıydı, burada da Marco Cusin bir adım öne çıktı ve bu rolü kaptı gibi hemen hemen.

nba_u_belinelli_1296x729

Kısalardaki zenginlik ve uzun rotasyonunun dar olması İtalya’nın oluşturduğu oyun felsefesine de yansıdı. Genel olarak skor katkısını kısalardan bekleyen İtalya, içerde ise Bargnani’ye sorumluluk vermiş durumda. Hazırlık dönemindeki maçlarda skor opsiyonlarını Belinelli ve Gentile olarak belirlediler. Bu ikiliye ise Datome, Bargnani, Hackett gibi isimler eşlik edecek. Hazırlık döneminde skor bantlarını 80 civarı olarak gördük ancak özellikle grup aşamasında çok çok daha üst düzey rakiplerle oynayacaklarından ötürü bu skorları pek de görebileceklerini düşünmüyorum (Almanya – Türkiye – İzlanda üçlüsüyle ortalamayı yine bu civarlara çekeceklerdir ancak kilit maçlarda bu sayıları görmemiz düşük bir olasılık). Sırbistan ve İspanya karşısında bu skorları atmaları zaten maçları çok büyük oranda kazanmaları anlamına geliyor, fakat yine de 70-75 civarında bir skor göreceğizdir ki yukarda saydığım skor silahlarına sahip bir takım için de ulaşılması çok zor bir skor değil buralar. Bu tür maçlarda biraz da savunmalarına güveneceklerdir ki buraya da sonra geleceğim, ancak şu an biraz uzun rotasyonundan bahsetmek istiyorum. Halihazırda net olarak uzun rotasyonuna yazabileceğimiz Melli, Bargnani ve Cusin olmak üzere üç parçası olan İtalya, özellikle 4 numara bölgesine 3,5 oynayabilen oyunculardan yararlanıp oyunu biraz daha açıyor. Hemen hemen tüm oyuncularından şut katkısı alma özellikleri de kısa oyuncuların pota yakınlarında daha rahat boş alan bulmalarına yardımcı olan bir diğer özellikleri. Bireysel olarak savunmaları için zayıf diyebileceğimiz Datome ve Bargnani gibi isimlerin bu savunma zaaflarını kapatabilecek malzemeye sahip olmaları da bu sistemlerini oyunun tamamına yaymalarına imkan veriyor. Pozisyonuna göre çok iyi bir vücudu olan ve bu özelliğini potaya cutlarda da sıklıkla kullanan Hackett, oyun tarzını biraz daha potaya yakın hücumlara evrilten Gentile, her türlü hücum opsiyonunu biraz biraz repertuvarında bulunduran Gallinari ve bire bir hücumları çok iyi oynayan Aradori gibi isimler, uzunların şut opsiyonlarına dayalı bu hücum sisteminde verimli olmaya gayet elverişli oyuncular. Dolayısıyla totale baktığınızda her oyuncusundan yarı sahanın her yerinden katkı almaya uygun bir oyun stiliyle izleyeceğiz İtalya’yı.

1211160-25285228-2560-1440

İşin savunma kısmı biraz daha karmaşık bir halde. Cümleye böyle girince fazla karamsar oldu ancak hücumlarına düzdüğümüz methiyeleri savunmaları için düzemeyeceğimiz de bir gerçek. Her şeyden önce turnuvada genel olarak tercih edeceklerini düşündüğümüz Datome – Bargnani ikilisi pota altında fazla hafif kalıyor. Bu oyuncuların zaaflarını kapatmak için diğer pozisyonlardan gelecek olan ekstra savunma direnci ise genelde tercih ettikleri beşlerde çokça göremeyeceğimiz bir özellik olacak. Hazırlık maçlarında rakip uzunların yüksek skorlarla maçları tamamlamaları da bu zaafı İtalya’nın yüzüne vuruyor resmen. Gallinari – Hackett – Melli tarzı savunmada agresif ve pozisyonları için iri yapılarıyla ön plana çıkan oyuncuları sahada daha fazla göreceğimiz zamanlar da olacaktır, fakat bu oyuncular olmadan güçlü bir savunma sistemi oturtmalarını beklemek pek de gerçekçi olmuyor. Rakip ikili oyunlarını savunmaları çok kolay olmadığı gibi topa baskıyı artırma konusunda geride güvenecekleri bir bekçi de yok gibi gözüküyor şu an. Melli’yi 5 numara denemek kısa sürelerde yapılabilecek bir hamle olabilirdi belki ancak bunu da görmedik hazırlık döneminde. Buna karşın Melli’nin alacağı süreler 10-15 dakika bandında gidip gelirken Gallinari’nin de zaman zaman 4 numaradan süre alacağını düşündüğümüzde Melli’nin sürelerini takımın savunma direncini artırma gereksinimi duyacağı zamanlara saklamak daha doğru olacaktır. Pota altındaki bu savunma zaafları grup aşamasında başlamak üzere ilerleyen turlarda da başlarını ağrıtabilecek en önemli problem gibi gözüküyor şu an İtalya için. Keza grup aşamasında Raduljica, Gasol, Nowitzki, Pleiss gibi isimlere karşı oynamak zorunda kalacakları da bir gerçek. 75 sayı civarı olmasını beklediğimiz skor potansiyellerinin devreye girmediği zamanlarda bu zaafları canlarını ne kadar acıtacak, ön sahadaki dirençleri bu zaaflarını kapatma konusunda ne kadar işe yarayacak, bunları da turnuva sırasında göreceğiz.

İşler İtalya için iyi gitmezse X faktör olarak düşünülebilecek bir isim var mı, aslına bakacak olursanız 8-9 kişilik bir rotasyonla sahaya çıkacak olan İtalya’da belirli bir oyuncuyu x faktör olarak nitelendirmek çok da doğru olmayacaktır. Bu 9 oyuncudan 3-4 tanesinin takımın ana parçası olduğunu düşündüğümüzde geriye de çok bir isim kalmıyor. Ancak takımın savunma zafiyetlerini ve bu zafiyete üretebilecekleri panzehire odaklanırsak X faktör olarak ortaya çıkan isim Nicolo Melli gibi gözüküyor. Melli elinden geldiğince canını dişine takarak oynayan, tekniğiyle değil yüreğini ortaya koyan oyun karakteriyle ön plana çıkan bir oyuncu. Topla çok haşır neşir olmaması onun takımdaki sürelerini de kısan bir problem fakat İtalya oyun planından uzaklaşıp ihtiyaçlara yönelik stratejiler belirlediğinde de koç Pianigiani’nin kenarda ilk göz göze geleceği isim Melli olacaktır. Cinciarini ve Belinelli’nin vasat denebileceği, Gentile’nin savunma zaaflarının göz ardı edilebileceği ve en önemlisi Datome – Bargnani’nin zaman zaman SOS verebileceği durumlarda imdat çekici olarak elinizin altında Melli’nin bulunması hiç de hayır demeyeceğiniz bir durum. Burada önemli olan Melli’nin hücum zaaflarını diğer oyunculardan gelecek katkılarla bir şekilde kapatmak olacaktır, zira buradan bakıldığında savunma zaaflarını kapatmak hücum zaaflarını örtmekten çok daha zahmetli olacak gibi.

Tüm bu durumları alt alta topladığınızda İtalya’nın turnuvaya favori olarak katılmasından ziyade “neden olmasın” diyerek geleceğini düşünüyorum. Kadroları karşı gruptan Fransa çekmeme durumunda önemli işler yapmaya gayet müsait, zaten olay da turnuvadaki favorilerin büyük bir kısmının bulunduğu grup aşamasından avantajlı bir şekilde çıkmakta geçiyor zaten. İtalya bunu yapabilir mi, yapma şansları gruptaki diğer takımların 3/5’ünden fazla gözükmekte. Diğer iki takım karşısında neler yapabileceklerini şimdiden söylemek zor olsa da bu iki maç kendileri için belki de tüm turnuvanın kaderini çizecek zaten. Önemli olan bu mücadelelere ne kadar hazır çıkacakları, bunun için de zamanları var. Bundan sonrası biraz da kendilerinde bitiyor özetle, bu turnuva için kendi kaderlerini kendileri yazacaklar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler