Futbolda herhangi bir turnuvada Hollanda milli takımıyla karşılaşmak ne kadar korkutucuysa basketbolda karşılaşmak da bir o kadar tersi. Ne ülke ekolü olarak ne de çıkartıkları bireysel yeteneklerle basketbolda etken olabilmiş bir ülke değil Hollanda. Elbette nadiren bazı oyuncular çıkartıyorlar ancak bunlar kaideyi bozmayan istisnaların ötesine geçemiyor.
Kadronun yaklaşık %70’i kendi liginde mücadele ediyor. Hollanda Ligi, Avrupa basketbolunun radarından çok uzakta bir lig. Ülkedeki popülerliği bile ciddi anlamda zayıf. Ülke dışından ise tutkulu birkaç çılgın haricinde izleyen olduğunu pek sanmıyorum.
Kadroda en tanıdık isimler Henk Norel ve Nicholas De Jong. De Jong birkaç yıldır Fransa liglerinde forma giyiyor. 27 yaşındaki uzun geçtiğimiz sezon Pro A’da Cholet forması giydi. Burada maç başına yaklaşık 20 dakika forma giyen De Jong oldukça iyi işler yaptı. Şüphesiz ki bu turnuvada da Hollanda’nın en önemli silahlarından birisi olacak. Çünkü her şeyden öte, yüksek seviye basketbolda tecrübesi olan bir oyuncu. Bu tarz oyuncuların her ne kadar kulüplerinde daha geri planda kalsalar da milli takımlarda bambaşka bir rollere büründüğüne daha önce defalarca şahit olduk. Büyük ihtimalle o da bu rolü doldurmaya çalışacaktır. Bun konuda ne kadar başarılı olabileceği ise bir soru işareti tabii ki.
Henk Norel ise İspanya’da başladığı profesyonel kariyerini hala orada sürdürüyor. 2009 yılında draft edilmiş bir oyuncu ki bu onu takımın en ilgi çekici oyuncusu yapıyor. Hem forvet hem pivot pozisyonunda görev yapabilen 27 yaşındaki oyuncu 2012 yılından beri CAI Zaragoza forması giyiyor. Norel için özellikle geçtiğimiz sezon oldukça iyi geçti. Yaklaşık 50 maça çıktı ve maç maçına yirmi dakikaya yakın süre aldı. Hem Avrupa’nın en üst seviye ligi olan ACB’de hem de Eurocup’ta edindiği tecrübeler onu takımın en etkili silahı haline getiriyor. Norel’in dış şut tehditi olmasa bile içerden zaman zaman çok etkili olabiliyor. Milli takım içinde çok daha fazla topla buluşacaktır ve takımın bir numaralı skor opsiyonu olması çok olası. Ancak o da De Jong gibi bu rolde ne kadar etkili olabileceği belli olmayan bir oyuncu.
Bu iki oyuncu haricinde kadroya bakınca dikkatleri çeken isim ise Yannick Franke. Henüz 19 yaşında olan şutör guard ülkesinde sayı krallığı yaşamış, All-Star olmuş ve en çok geliştirme gösteren oyuncu ödülünü kazanmış bir isim. Draft Express tarafından 1996 jenerasyonun uluslararası oyuncuları arasında en iyi 40. oyuncu olarak gösteriliyor. Yanındaki oyuncularla bakacak olursak kadronun en genci olmasına rağmen kıyasla en tanınmış oyunculardan birisi Franke.
Sonuç olarak Hollanda turnuvada bir etken olmayacak, bunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Ancak turnuvaya katılmanın heyecanını en azından bir galibiyete dönüştürebilirler mi diye düşünmeden edemiyor insan. Özellikle Avrupa Şampiyonaları’nda bu tarz sürprizlere alıştık aslında. Momentumu yakalayan takımlar bir anda beklenmedik şekilde can yakabiliyorlar. Bulundukları grup da bu tarz bir galibiyet almanın daha kolay olduğu bir grup. Ancak bundan ötesi ütopya.