TNT’de baş saha kenarı rolünü devralan Kristen Ledlow, Inside Stuff sunuculuğundan saha kenarına geçiş yaptığında tavsiye için Rachel Nichols, David Aldridge ve Craig Sager’a döndü. Nichols, birinin kopyası olmaya çalışmaktan ziyade şova kendi kişiliğini getirme ihtiyacını sağlamlaştırdı.
Aldridge ona molalarda nerede duracağından maç sonu röportajlarını yapması için kime rica etmesi gerektiğine kadar işin ayrıntılarını analiz etmesinde yardımcı oldu; fakat Sager’ın tavsiyesi, Ledlow’un saha kenarı muhabirinin garanti anlarında kalıcı bir etki bırakma şansını kaçırmamasından emin olması kadar kendini, düşünürken en çok bulduğu tavsiye oldu.
“Craig Sager bana en kalıcı tavsiyeyi verdi: Bariz soruyu asla kaçıramazsın. Bunu büyük anlarda, playoff serilerini belirlemiş maçların maç sonu röportajlarında sayabileceğimden fazla kez düşünüyorum.” dedi Ledlow. “Sormak istediğiniz sorularda ve sohbeti götürmek istediğiniz yönde kaybolabilirsiniz fakat bariz soru, herkesin geri dönüp bakacağı an ne? O bariz anı kaçırma.”
O röportajlardan, özellikle çeyrek arası koç röportajlarından alabileceğinin en fazlasını almayı öğrenmek kendi içerisinde bir sanat formu.
İlk koç röportajını medyaya zorluk çıkarmasıyla ünlenen Gregg Popovich ile yapan Hubbarth, buna yayın ekibinin sohbetini devam ettirmek için bir şans olarak yaklaştı.
“Bakın, bunlar maç yayınımızdaki en zor, en kolay şeyler zira sorabileceğiniz çok fazla muazzam soru yok.” dedi Hubbarth. “Ama yaptığım şey, spikeri ve yorumcuyu dinlemek ve sohbete eklemede bulunmak. O röportajları, konuştukları şeyler hakkında sorular sormaya çalışarak spiker ve yorumcunun sohbetini uzatmanın bir yolu olarak düşünüyorum.”
Burke için, playoffların son iki turunda sadece saha kenarındayken tüm iş ana ve koçların zamanına saygı duymakla ilgili.
“Size o röportajla ilgili söyleyeceğim şey şu: En çok yapmaya çalıştığım şey o belirli andaki duruma saygı duymak. Bir keresinde Steve Kerr’le NBA finallerinin ilk maçında röportaj yapmak zorundaydım. İç sahadalardı ve kesinlikle parkeye yapışmışlardı. Takımı 20 sayıdan fazla gerideydi ve röportaja gelip, ‘Doris, 20 sayı gerideyiz. Bunu yapmak zorunda olduğumu düşünmemiştim!’ dedi. NBA finallerinin ilk maçı bu, kontrol bende değil. Bunu yapmak durumundayım. Ve içinde bulunduğun o belirli durumu anlaman gerektiğini düşünüyorum. Takım önde mi? İyi mi oynuyorlar? Kötü mü oynuyorlar? Süjeni anlamak zorundasın. Bir koç sana bir başka koçtan daha fazla açık kapı bırakabilir, bu nedenle her şeye dikkat göstermek önemli.”
Tüm iş yer seçmek ve duruma bağlı olarak ne zaman bastırıp ne zaman frene basacağını bilmekle ilgili.
“Özellikle NBA konferans finallerinde ve finallerde sadece bir soru soracağım bir sürü zaman var.” diye ekliyor Burke. “Burası, bu adamların ulaşmaya çalıştığı şeyin kesinlikle doruk noktası ve bu da yayın ağlarıyla olan partnerliklerinden ötürü işlerinin bir parçası fakat içinde bulundukları rekabetçi ortama saygı duymaya çalışıyorsunuz. Taraftarlar onlarla ilgilendiklerini bize söylemeseler onlarla röportaj yapmayız.”
O röportajlardaki süre kısıtı bilginin kısa ve öz şekilde alınmasını ve kritik önemdeki soruların direkt olarak sorulmasını sağlıyor. Sunuculuk rolünden gelen Ledlow, sorularını ve raporlarını harfiyen yazarak onları salonda kendine okuyarak ve soruyu nerede keseceğine çalışmadan evvel zamanlamasını ayarlayarak kendi düzenlemesini kendi yapmayı öğrenmek zorunda kalmıştı.
“Bunu nasıl kısaltabilirim?’ diye düşünürdüm. Eğer 46 saniyeyse nasıl 42 saniye yapabilirim? Eğer bu soruyu sormam 16 saniyemi alacaksa bunu sekize nasıl çekebilirim? Ve eskiden orada oturup soruyu okuyup, zamanlayarak kendime bir hedef oluştururdum.” dedi Ledlow. “O süreci tümüyle yaşamıyorum artık zira bunu yapmak bana nerelerde kısa ve öz olacağımı öğrenmemde yardımcı oldu. Röportaj süjeme zaman tanımak ve onun uzun konuşmasını sağlamak için sözü nerelerde uzatmamayı öğrenmeme yardımcı oldu.”