Yazı : EuroLeague (euroleague.net)
Çeviri: Selin Akkaya, TrendBasket
Herkese tekrar merhaba! Zalgiris’i Kaunas’ta ve Khimki’yi evimizde mağlup etmeyi başardığımız başarılı bir çift maç haftasını geride bıraktık. Bu iki maçı kazanmamızın en önemli sebebi takım olarak hep birlikte kalmamızdı. Bu sezonun başarında Khimki ile karşılaştığımızda çok fazla iniş çıkış yaşıyorduk. Hiçbir zaman pes etmedik ve maçı buzzer beater ile kazandık.
İkinci maç biraz daha farklıydı çünkü Khimki evinde Fenerbahçe’yi yendiği için buraya daha yüksek bir motivasyonla geliyordu. Bu motivasyona rağmen tempoyu hep biz kontrol ettik. Taraftarlarımızın önünde oynamak da kritik zamanlarda bize ekstra enerji ve motivasyon sağladı, özellikle üçüncü çeyreğin ilk dakikalarında.
Bu karşılaşmadan önce Zalgirio Arena’da oynadık ve maçı kazandık. İtiraf etmeliyim ki Zalgiris taraftarları ve Zalgirio Arena açık ara Avrupada’ki en iyisi. Basketbolu seven taraftarların önünde oynamaktan bir oyuncu olarak gurur duyuyorum. Litvanya’da harika bir basketbol kültürü yarattıklarını söyleyebilirim. Maçın son 40 saniyesinde yaklaşık 20 sayı farkla öndeydik ve taraftarlar hala takımlarını destekliyordu. Bunu daha önce Avrupa’nın hiçbir yerinde görmemiştim.
Maça gelirsek takım olarak sergileyebileceğimiz en iyi savunmayı yaptığımızı düşünüyorum. Gerçekten odaklanmış ve kararlıydık. Oyuna giren her oyuncu takıma katkı gösterdi. Bizim için önemli bir deplasman galibiyetiydi. İlk maçta bizi evimizde mağlup etmişlerdi fakat rövanşı biz aldık.
Vasilije Micic önemli oyuncularımızdan biri. Birçok maçı kazanmamıza yardımcı oldu ve Khimki maçında da müthiş bir performans ortaya koydu. Genç yaşına rağmen ( bu hafta 25 yaşına girdi) birçok farklı ülke ve ligde oynamasından ötürü çok tecrübeli bir oyuncu. Çok çalışmasının ödülünü sahada kesinlikle alıyor. Hücumu yönetme şekli, basketbol IQ’su ve skor üretme yeteneğiyle tüm sezon boyunca bize çok yardımcı oldu. Diğer oyun kuruculara göre de çok güçlü. Bunu biliyorum çünkü antrenmanlarda onu ben savunmak zorunda kalıyorum ve emin olun bu hiç de kolay değil!
Saha dışında da harika bir kişiliğe sahip, ailesine odaklı bir oyuncu. Ailesine çok önem veren ve ne zaman ona ihtiyaçları olursa orada olmaya çalışan biri. Bu özelliğini seviyorum. Aynı zamanda soyunma odasında da çok aktif, takım arkadaşlarına yardım eder özellikle de genç oyuncularımızın daha iyi olması için onlarla sürekli konuşur.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu sıralar çok fazla seyahat ediyoruz. Bu kadar seyahat sırasında kendinizi eğlendirmeniz gerekiyor. Yolculuklarda birkaç dizi izleme fırsatım oldu. Dogs of Berlin’i ve Ballers’ı bitirdim. Şu an Ozark’ı izliyorum. Maçtan önceki ısınmalarda da genellikle şarkı dinliyorum. Odaklanmamı ve motive olmamı sağlıyor.
Bazı takım arkadaşlarım uçuşlarda veya otelde Nintendo oynamayı seviyor. Ben oynamaktan çok izlemeyi tercih ediyorum. Dışarıdan izleyen biri olarak bu oyunun ustası Rodrigue Beaubois. Onu kaybederken çok az gördüm. Rodrigue harika biri ve yüzünde hep bir sırıtış var fakat onu yüz ifadelerinden anlayabilmek imkansız. Sahada bile yüz ifadeleri hissettiklerini yansıtmıyor. Kızgın mı yoksa gülerek mutlu mu olduğunu söylemek çok zor. Kısacası saha içinde veya dışında onun yanında bulunmak güzel bir his.
Bu hafta Darüşşafaka ile karşılaşıyoruz. İki takım da birbirini çok iyi tanıyor ama EuroLeague’de her maç size zorluk çıkarabilir. Şu anda bulundukları sıralama onların bazen ne kadar iyi oynayabileceğini göstermiyor. Onların bu sezon son dakikalarda çok fazla maç kaybettiğini hatırlıyorum. Maça yine taraftarlarımızın önünde çıkacağız. Eğer sıralamada ilk dört içinde kalmak istiyorsak bu maça ciddi bir konsantrasyonla çıkmalıyız.
Bu maçtan sonra deplasmanda Real Madrid ve Panathinaikos ile karşılaşacağız. Bu maçlar bize takım olarak nerede bulunduğumuzu belirleyecek. Real Madrid’te Facu Campazzo ve Panathinaikos’ta Lukas Lekavicius gerçekten akıllı, hızlı ve savunulması zor oyuncular. Basketbol IQ’ları yüksek. Onları savunurken bir sonraki hamlelerini düşünmeniz ve ona göre hareket etmeniz gerekiyor.
Bu sezon Efes’teki sekizinci sezonumu oynuyorum. Avrupa’daki en büyük basketbol organizasyonunda bu formayı giymek ve bu takımın kaptanı olmak gurur verici. Petar Naumoski’yi saha kenarında görmekten mutluluk duyuyorum. Birçok insan Naumoski’nin Efes Pilen için oynarken ne kadar başarılı ve efsanevi olduğunu hatırlayacaktır. Türkiye’de basketbolu ve Efes Pilsen’i insanlara o sevdirdi. Sekiz yıl önce takıma geldiğimde bende Efes’e aynı sevgiyi ve kültürü geri getirmek istedim. Takımın kaptanı ve oyuncusu olarak çok fazla sorumluluğum var. Taraftarlarımız bizi tekrardan Final Four’da görmek ve 1990-2000 yılları arasındaki Efes’i tekrar hatırlamak istiyor.
Sonda ama son derece önemli olarakeEuroleague.net’te bu haftaki Round Table’de “Maçın son hücumunu savunması için hangi oyuncuyu seçerdiniz?” sorusuna cevap olarak beni söyleyen Dusko Savanovic’e teşekkür etmek istiyorum. Dusko ile hala görüşüyoruz. Emekliliğin keyfini çıkarıyor. Dusko ile aynı takımda oynamak her zaman eğlenceliydi. Efes’teki en akıllı ve entelektüel oyunculardan biriydi. Onu tanıyınca ne kadar özel bir karakter olduğunu anlıyorsunuz. Dusko’ya beni Avrupa’daki elit savunmacıların arasından seçtiği için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Son olarak Darüşşafaka maçı öncesinde taraftarlarımıza bir mesaj göndermek istiyorum. Ne kadar çok maç kazanırsak o kadar çok taraftarın bizi desteklemeye geleceğini biliyorum. Her top için savaşmaya devam edeceğiz ve her maçı kazanmaya çalışacağız. Taraftarlarımız bizi destekleyerek işimizi kolaylaştırıyorlar. Oyuncular olarak boş tribünlerin önünde oynamaktan zevk almıyoruz bu yüzden her maça bizi desteklemeye gelin. Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağız. Teşekkürler!