Değişim neler getirecek, neler götürecek ?

Bu topraklarda orta vadeli dahi düşünmeye çalışan spor insanı olmak hiç kolay değildir, özellikle Fenerbahçe gibi taraftarını sezonun büyük bölümünde memnun etmenin imkansıza yakın olduğu bir camianın önemli bir şubesinin yükü omuzlarınızda ise işiniz daha zordur. Basketbolu bilmese de bildiğini iddia eden birtakım basın mensupları ve bu basın mensuplarının içinden geldiği toplum yapısı, harcadığınız her kuruşun hesabını sezon başlamadan yapmaya başlamıştır. Az önce ifade ettiğim kısır döngü, Zeljko Obradovic ve Maurizio Gherardini için bu sezon daha karmaşık bir hal alacak zira geçen sezonun ardından yükselen beklentilere rağmen sezon öncesi hamlelerinin şimdilik beklentilerin altında seyir göstermesi organizasyon hakkındaki soru işaretlerini ne yazık ki arttırdı.

Belirsizlikler

Başarının olduğu yerde beklenti çıtasının yükselmesi, sporun doğasının bir gereği olduğu gibi yükselen beklentilere yönelik hamleler yapıl(a)mayınca ortaya çıkan hayal kırıklıkları da bu portrenin en büyük tamamlayıcılarından biridir. Geride bıraktığımız basketbol sezonunda gerçekleştirilen Final Four hedefi ve bu başarının istikrarlı biçimde korunacağının bizzat şube tarafından dile getirilmesi, Fenerbahçe’nin transfer pazarındaki en aktif takımlardan biri olabileceğini işaret ediyordu lakin evdeki hesap çarşıya uymadı.

Pınar Karşıyaka serisi devam ederken Ülker Grubu’nun gelecek sezon sponsorluktan çekileceğinin açıklanması halen devam etmekte olan belirsizlikler silsilesinin başlangıcı oldu. Temmuz ayının sonuna geldiğimiz şu günlerde gelecek sezon organizasyonun yola hangi isimle devam edeceğinin dahi garip bir belirsizlik içinde yer alıyor oluşu parkeyi direkt olarak etkilemeyen ancak insanların zihinlerini bulandıran çok önemi bir soru işareti olarak önümüzde durmakta.

NBA’de TV yayın gelirlerinin artırılması sonucu takımların maaş bütçelerinde meydana gelen devasa büyüme, Avrupa’da basketbola ciddi bir pranga vurmuş durumda. Eski koşullarda Avrupa’da kalma süresini 1-2 yıl daha uzatabileceğiniz her oyuncunun ilk fırsatta okyanusun öte yakasına geçmesi, oyuncu temsilcileri ile doğru ilişkiler içinde olmadığınız müddetçe transfer havuzunuzu daraltan en önemli sebeplerin başında geliyor. Bu konuda Fenerbahçe’de birtakım değişiklikler olduğunu az çok takip eden herkes fark ediyordur, daralan oyuncu havuzu ve fahiş kombine fiyatları başka bir yazımızın konusu olsun diyerek gelecek sezon parkede izleyeceğimiz muhtemel Fenerbahçe’yi elimden geldiğince ifade etmeye başlamak istiyorum.

Hamleler ve Plan  

Nemanja Bjelica gibi şu an Avrupa’da muadili olmayan bir oyuncuya sahipseniz ve oluşturduğunuz sistemin tüm çarkları bu oyuncu etrafında dönüyorsa onun ayrılığının ardından tamamen aynı yahut benzer bir basketbol felsefesi ile hareket etmek manasız bir intihar girişimden öte anlam taşımazdı. Geçen sezonun kırılma anlarında parkeye yansıtılamayan sert ve inatçı takım kimliği, önemli virajların alınamamasına sebep olmuş ve ciddi yol kazalarına sebebiyet vermişti. Şu ana kadar yapılan transfer hamlelerinden ve yapılması muhtemel iki hamle için adı geçen oyunculardan yola çıkarak Zeljko Obradovic’in sistem ile birlikte takımının karakter yapısını da değiştirmeye karar verdiğini söylemek zor değil. Tırnak içinde belirtmek gerekirse Fenerbahçe, seneye saha içindeki pis işleri yapmaktan keyif alan ancak oyun kalitesi anlamında geçen sezonun gerisinde kalacak sert bir takım kimliğine bürüneceğe benziyor, bu yapının çarklarını kimler işletecek gelin hep beraber göz atalım.

Fenerbahçe, gelecek sezon ana skorerinin Bogdan Bogdanovic olduğu, organizasyon yükünü daha önemli sorumlulukları üstleneceğini bilerek Ataşehir’de imza törenine çıkan Sloukas’ın çekeceği, boyalı alanda oldukça yüksek ve sert ancak atletizm fakiri görüntü sergileyeceği bir oyun yapısıyla mücadele edecektir. Kısa oyuncuların takım kurgusuna uyarlanmasında muhtemelen Sloukas’ın arkasından gelecek olan Dixon’un Pınar Karşıyaka dönemine oranla daha kısıtlı sürelerde vereceği katkı, Zeljko Obradovic’in kafasındaki oyunun niteliğinin ne ölçüde sahaya yansıyacağını belirleyen çok önemli unsurlardan biri olacaktır.

Parkedeki kavgadan kaçmayan ancak bireysel bazlı skor üretme konusunda geçen sezonun gerisinde kalacak kadro yapısının acil durumlarda kolu çekiniz minvalindeki imdat çekicinin Luigi Datome olmaması için hiçbir sebep yok. Forvetten yaptığı kat koşuları, ortalama üstü atletizmi, geçiş ve set hücumlarındaki şut/skor becerisi ve inatçı yapısı, Obradovic’in yaratması muhtemel sistemin eksik parçalarını tamamlama; Datome’nin de savunma zaaflarını örtebilme anlamında oldukça pragmatik bir ilişki ortaya çıkaracaktır.

Takım İskeleti

Yukarıda bahsettiğim oyun yapısını çeşitlendirmede mevcut oyuncu kadrosu kullanılarak yapılabilecek birkaç temel hamle olduğunu belirtmeliyim. Geçen sezon en boş pozisyonundaki oyuncuyu bulana kadar devam eden pas trafiğinin bu yıl aynı seviyede devam etmesinin pek mümkün olmadığını ve sarı lacivertlilerin daha direkt bir hücum takımı olmaya çalışabileceğini söylemek yanlış olmaz. Yapılması muhtemel kısa forvet ve pivot hamlelerini gördükten sonra konuşmanın daha sağlıklı olacağını düşünsem de Sloukas ve Bogdanovic etrafında gelişecek sistemde ciddi biçimde savunma kaynaklı sayılara ihtiyaç duyabilir Obradovic’in öğrencileri. Yüksek pota altı rotasyonunda çeşitlilik yaratabilmek için hem 4 hem de 5 numarada oynayabilen iki oyuncuya sahip olan Fenerbahçe’de Pero Antic’in 5 numarada süre bulduğu dönemlerde ufak çaplı yaratabileceği şut tehdidi, alan paylaşımının daha sağlıklı hale gelmesine büyük katkı sağlayacaktır. Tüm sezonu şekillendirecek ana planın büyük oranda işlemesi için ise temel çarkların dönmesinin yanı sıra Bobby Dixon ve Luigi ”Gigi” Datome’nin sisteme doğru zamanda doğru reaksiyonları vermesi gerekecek.

Önümüzdeki sezonun Fenerbahçe Basketbol Takımı’nı konuşurken insanların atladığı en önemli noktalardan biri de Ricky Hickman. Ricky’nin Aralık-Ocak dönemine kadar parkede sağlıklı biçimde yer alamayacağını düşünecek olursak o  döneme kadar iki numaralı pozisyondan gelecek katkı büyük önem arz edecek zira atletizm eksikliği sebebiyle sıkça yaşanması muhtemel alan paylaşımı ve rakibi yay dışına çekme sorunlarına mevcut kadro yapısı içerisinde potaya yapacağı katlar ile takım arkadaşlarına pozisyon yaratabilecek yegane isimlerden biri Amerikalı oyuncu, keza onunla birlikte artan savunma kalitesini de düşündüğümüzde Hickman dönene kadar Fenerbahçe’nin bu bölgeyi nasıl kotaracağı bana göre çok büyük bir soru işareti.

Yerli Rotasyonu

Bobby Dixon hamlesinin bugün resmiyet kazanmasının ardından sezon boyunca kullanılacak temel yerli rotasyonunun şekillendiğini söylemek mümkün. Dixon’ın gelişinin ardından Emir Preldzic’in takımda kalmasının zor olduğunu düşündüğüm için kısa forvet pozisyonuna yapılacak yabancı oyuncu takviyesine rağmen Fenerbahçe’nin o pozisyonda bir yerli oyuncuya ihtiyaç duyabileceğini düşünüyorum. Oğuz Savaş’ın resmi Semih Erden’in de muhtemel ayrılışı ile birlikte genç oyuncu Ömer Faruk Yurtseven’in 4-5 numara rotasyonundaki altıncı oyuncu olarak kadroda yer alacağını da not düşmekte yarar var. Temel yerli rotasyonunda Dixon, Mahmutoğlu, Sipahi ve Hersek’in direkt katkı verecek isimler olacağı tahmin edilse de değişmesi muhtemel sistemle birlikte inatçı takım yapısında Kenan Sipahi’nin oyununa yeni bir kilometre taşı eklemesini bekliyorum. Bol pas/doğru şut sisteminin Melih Mahmutoğlu üzerinde yaptığı katkıyı düşünecek olursak kadro yapısına göre oynanması muhtemel basketbolun da bu sezon Kenan Sipahi’yi parlatıp daha yukarı çekmesinin benim için sürpriz olmayacağını ifade etmeliyim.

Sonuç

Fenerbahçe, birtakım belirsizliklere rağmen sonuca daha direkt gitmeye çalışacak ve bunu yaparken de geçen sezon taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan oyun yapısından ödün vermek zorunda kalacağı bir oyun yapısı oluşturmaya çalışıyor. Başarılı addedilme eşiğinin bu denli yukarı çekildiği ve yarıştaki olası tüm rakiplerin kadroda iyileştirmelere gittikleri dönemde kağıt üzerindeki birçok unsurun son iki transfer hamleyle irintili olmasına rağmen gelecek sezon Ataşehir’deki Bulvar 216’da kahve içerek en az bir kez Final 8 maç saati beklemenin sürpriz olmayacağı kanısındayım. Zeljko Obradovic’in ortaya çıkaracağı takım yapısını ve basketbol felsefesini çıplak gözle görmek için sabırla beklediğimi ifade ederek satırlarımı sonlandırıyorum, sezon içerisinde yeniden görüşmek üzere!

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler