“Darbenin ortasındaki bir ülkede her gün bulunmazsınız” | Ibaka’nın çılgın yazı #çeviri

Telefonum bu yaz ikinci kez sürekli çaldığında hiç uyuyamadım. Onun yerine sabah beşe kadar ayakta kalıp haberleri izledim. Korkmuş olduğumdan değil; Kongo’da büyümüş biri olarak beni korkutmak için çok şey gerekir ama endişeliydim. Darbenin ortasındaki bir ülkede her gün bulunmazsınız.

Türkiye’ye bir gün öncesinde vardık, 14 Temmuz Perşembe gününde. Arkadaşım Samuel Eto’o -Türk kulübü Antalyaspor’un santrforu ve gelmiş geçmiş en iyi Afrikalı futbolculardan biri- Antalya’da cumartesi günü oynanmak üzere bir yardım maçı organize etmişti. Kadrolar Lionel Messi, Eden Hazard, Michael Essien ve Jay-Jay Okocha gibi dünyanın şimdi ve geçmişteki en iyi oyuncularından bazılarını içeriyordu. Futbolu seviyorum ve o hafta sonunun parçası olacağım için heyecanlıydım. Cuma gününü otelimizin havuzunda geçirdim ve ardından akşamki gala için smokinimi giydim.

İlk başta her şey harikaydı. Herkesin yüzünde gülümsemeler ve tabağında iyi yemekler vardı. Ardından, gece on bir suları telefonum çalmaya başladı. Arkadaşlarım bana mesaj atıyor ve hayranlarım bana tweet yolluyorlardı. İnsanlar güvende olduğumu bilmek istiyordu. Galadaki diğerleri de aynı mesajları almaya başlamıştı. O anda tüm bildiğimiz, Türk ordusunun bazı üyelerinin ülkenin başkenti Ankara’nın belli bölgelerinin kontrolünü ele geçirmeye çalışıyor olduğuydu.

Antalya, başkentin arabayla altı saat güneyinde bulunuyor, ancak bu belli ki ülke için tehlikeli bir zamandı. Odada bulunan yüzlerdeki ifadelerin mutluluktan korkuya döndüğünü görebilirdiniz. O anda, başkentin olduğumuz yerden ne kadar uzak olduğu fark etmiyordu. Tüm yapmak istediğimiz eve dönmekti.

Cumartesi günkü maçın iptal edileceğini biliyorduk, biz de eve dönüş için uçuşlara bakmaya başladık. Menajerlerimden biri, Jordi Vila, o gece ayrılmak için gerçekten bastırıyordu ama tüm havaalanları kapalıydı. Ne zaman ayrılabileceğimizi veya ne olacağını bilmiyorduk. ABD, Türkiye’ye olan tüm uçuşları iptal etmişti ve Dışişleri Bakanlığı seyahat uyarıları yayımlamıştı. Ne zaman veya nasıl eve döneceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tüm yapabildiğimiz otele geri dönmekti.

Bu yüzden tüm geceyi haberleri izleyerek geçirdim. Ülkenin kontrolünü ele geçirmeyi deneyen askeri güçlerin sokaklarda siviller ve polisle savaştığını öğrendim. Haberlere göre yüzlerce insan ölmüştü ve 2000’den fazlası yaralıydı. Türkiye Parlamentosu’nun bazı binaları da bombalanmıştı.

Cumartesi sabahına kadar hükumet ülkenin kontrolünü geri almıştı gerçi. Görünüşe göre işler güvendeydi. Halen ABD’ye uçamıyordum ancak Pazar günü, bir Barselona uçağına bindik. Bir gece orada kaldık ve ardından antrenmanlarımı yapacağım Las Vegas’a bir uçuş yakaladık.

Yaz tatilimin bitmesini beklediğim şekil kesinlikle bu değildi.

Üstelik, geçen birkaç ayda pek fazla şey plana uygun gitmedi.

Ezra Shaw/Getty Images
Ezra Shaw/Getty Images

Golden State Warriors’a kaybedişimizin üstesinden gelmek uzun zamanımı aldı. Batı Konferansı Finali’nde 3-1 öndeyken onlar elimizdeydi. Dürüst olayım, bunu hala aşamadım ama o seri ve basketbol hakkında sonrasındaki birkaç hafta konuşamadım. NBA Finalleri sırasında arkadaşlarım maçların birini izlemek için misafirliğe geldiler, fakat Warriors’ı ekranda görmek beni o kadar üzdü ki ayrılmak zorunda kaldım.

Beni korkumdan koparan, aslında on yaşındaki kızımdı. Bir gece dışarıda akşam yemeği yiyorduk ve bir televizyon Finalleri gösteriyordu. Kafamı çevirip durdum, izlemekten kaçınmaya çalıştım ve kızım ne kadar mutsuz olduğumu söyledi.

“Sorun yok, baba.” dedi. “Sen yapabileceğin her şeyi yaptın.”

Bunu sevdiğim birinden duymak beni hayata geri döndürdü. Hayatıma devam etme ve yazdan faydalanma zamanı olduğunu fark ettim. NBA oyuncularının o kadar fazla dinlenme zamanı olmuyor, yani ailelerimizle geçirdiğimiz ve ruhlarımızı yenilediğimiz küçük tatilden yararlanmak önemli.

Takvimim bu yaz tonlarca seyahat içeriyordu. Plan; Milano, Paris, Barcelona ve Antalya’yı ziyaret etmekti; Las Vegas’a gitmeden önce. Tabi ki Orlando da gezi programına eklenmişti ama ona birazdan geleceğim.

Profesyonel bir basketbolcu olarak asla gerçekten bir dinlenme periyodu yoktur, eğer mesleğinizde sivrilmeye devam etmek istiyorsanız. Antrenörüm gittiğim her yere gelir ve her zaman seyahat ettiğim yerlerin yakınında uygun spor salonları olduğunu önceden kontrol ederiz. Boş zamanım, tatil günlerimin fotoğraflara ve videolara giren bölümü -gerçekten, beni sezon sırasında basketbol oynarken yeterince görüyorsunuz- ama ben hala sabah altıda kalkıyorum ki gün için dışarı çıkmadan evvel birkaç saat çalışabileyim.

Yine de, saha dışında da tutkulara sahip olmanız önemli ve benimkilerden biri moda. Aslında, ilk durağım Moda Haftası için Milano’ydu, daha önce hiç gitmediğim bir yer. Moda zevkimi babamdan ve kültürümden alıyorum. Geldiğim yerde biz, iyi giyinmeyi seven insanlarız.

Gençken şık kıyafetler alacak param yoktu ama her zaman istediğim ve hayalini kurduğum şey, bir çift J.M. Weston ayakkabısıydı. Çok güzellerdi ve Kongo’da bir mağazaları bile yoktu; onları almak için İspanya’ya gitmeniz gerekliydi. Fakat Kongo’da modayla gerçekten ilgiliyseniz o zaman bir çift J.M. Weston’a sahip olmak bir zorunluluktu. Sizin çok başarılı ve yüksek modadan haberdar olduğunuzu gösterirdi.

Ancak bir iki yıl öncesinde onlara paramın yeteceğine karar verdim. Bir çift kendime ve bir çift de babama satın aldım. Bana 10.000 dolara mal oldu ama umurumda değildi. Bazı şeyler bedelsizdir, özellikle bir çocukluk hayalini gerçekleştiriyorlarsa. Benimkileri ne zaman fırsatını bulsam giydim. Bana yuvamı hatırlatıyorlardı. NBA hayranları beni ABD’deki zamanımdan ve İspanya adına oynadığım uluslararası maçlardan tanıyorlar ancak ben kesinlikle nereli olduğumu unutmadım. Saha dışındaki bolca zamanımı ve çabamı Kongo’da bir şeyler yapmaya ayırıyorum.

Milano’dan sonra, Paris’i ziyaret etme zamanıydı; çok sevdiğim bir yeri. Orada ailem var ve şehri iyi biliyorlar. Ayrıca Paris’te harika Kongo yemekleri var, ki arkadaşlarımın sinirini bozuyor çünkü tüm yemek istediğim onlar. Benim tüm istediğim güzel bir tabak saka saka iken, onlar şık restoranlarda rezervasyon yapıp duruyorlar! Yemek tartışmaları dışında, harika zaman geçiriyorduk. Bazı şahane müzeleri ve şovları ziyaret ettik ve Palais de Tokyo’da yeni Chicago Bull (hala kulağa tuhaf geliyor) Dwyane Wade ile New York Giants’ın oyuncusu Victor Cruz’la bile karşılaştım.

Derken 24 Haziran geldi. Perşembe gecesi telefonum telaşlandıran bir sıklıkla çalmaya başladı. Akşam yemeğindeydik, ben kısa mesajlar ve tweetler almaya başladığımda. Her tür insan bana ulaşıp dedikoduları soruyordu. İlk başta, kimsenin ne dediğiyle ilgili hiçbir fikrim yoktu. Ardından draft gecesi olduğunu hatırladım ve Thunder’ın, beni 2008’de draft eden ve oynadığım tek NBA takımının beni takas etmeyi düşündüğü dedikodularını gördüm.

Yine de dedikoduların sadece, dedikodu olduğunu varsaydım. Biz sürekli bu tip şeylerle yaşıyoruz ve draft zamanı yaklaştığında her zaman söylentiler olur. Bu yüzden bunun kayda değer olmadığına güvenim vardı. Hatta o kadar güvenliydim ki telefonumu kapatmaya karar verdim ve yemekten sonra uyumak için doğruca otele gittim.

O gece iyi de uyudum.

Fernando Medina/Getty Images
Fernando Medina/Getty Images

O Cuma uyandığımda telefonuma baktım ve temsilcimden, menajerimden ve babamdan cevapsız aramalar olduğunu gördüm. Dedikoduların doğru olduğunu ve Oklahoma City’deki dönemimin sonuna geldiğimi o zaman anladım. Benimle otel lobisinde buluşmak isteyen menajerimi aradım. Orada bana Magic’e takas olduğumu söyledi. O günün çoğunu telefonda farklı kişilerle konuşarak geçirdim, Orlando Genel Menajeri Rob Hennigan dahil. Eskiden Thunder için çalışırdı ve onu bir süredir tanıyordum. Beni takıma kattığı için nasıl mutlu olduğunu, bana güvendiğini ve inandığını söyledi. O konuşma beni yeni fırsatım ve geleceğim hakkında iyi hissettirdi.

Asla takas edilmeyi istemedim, her ne kadar rolümden mutsuz olduğuma dair çokça medya spekülasyonu olsa da. Sezonun ardından Billy Donovan ve Sam Presti ile bir sezon sonu toplantısı yaptım, ikisi de iyi geçti. Fakat bu hala bir iş; herkes kendisi için en iyi olanı yapmak zorunda ve olayın iş tarafıyla uğraşmayı temsilcime bıraktım. Sadece basketbola odaklandım. İçeriye girip takas olmayı isteyecek türde bir oyuncu değilim ve Thunder’da kalmaktan mutlu olurdum. NBA’de oynamak benim hayalimdi ve herhangi bir yerde oynamaktan mutlu olurum.

Yine de, Oklahoma City’yi gerçekten özleyeceğim. Taraftarlar orada basketbolu seviyorlar ve Thunder spordaki en iyi organizasyonlardan biri. Onlar için zor bir yaz oldu burası kesin. Kevin’ın ne yapacağını bilmiyordum ancak onun için büyük bir karar olduğunu biliyordum. Bu, onu ve ailesini mutlu ettiyse o zaman ben de onun adına mutluyum. Ona ve Russell Westbrook’a sonsuz saygım var. Tabii ki,  grubumuzun şehre bir şampiyonluk getirememiş olmasından ötürü hayal kırıklığı içerisindeyim ancak orada harika zamanlarım ve asla unutmayacağım çok fazla anım oldu.

Şimdi bir çaylak gibi hissediyorum gerçi. Orlando’da olduğum için heyecanlıyım. Bazı insanlara bunun çılgınca geleceğini biliyorum ama Thunder gibi bir şampiyonluk adayından bir yeniden yapılanma takımına, dört yıldır playoffa kalamamış bir takıma gittiğim için heyecanlıyım. Savunmasıyla övünen bir koç olan Frank Vogel için oynamak benim için çok heyecan verici. Benzer zihinlere sahip, genç, atletik oyunculardan oluşan bir çekirdeğimiz var ki, bu çok eğlenceli olacak. Eski usul, sert oynayan bir takımız ve ben açılış gecesi Magic formasını giymeye sabırsızlanıyorum.

Bu takas bana tüm yapabileceklerimi göstermek adına yenilenmiş bir fırsat verdi ve Orlando’da ne olacağını görmek için sabırsızlanıyorum. Biraz gürültü yapacağız. Çılgın bir yaz oldu ve sonbaharın başlamasına oldukça hazırım.


Serge Ibaka tarafından kaleme alınan bu metnin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler