Şölen bu gece başlıyor. Tahminler yapılıyor; genel ve doğal olarak konferanslarında ilk 4 sıradakilerin ilk turu geçeceği tahmin ediliyor. Sonuçta 82’şer maç oynanmış ve galibiyet sayısına göre bir güç sıralaması ortaya çıkmış. Adil olmadığı söylenemez. Ama her zaman ev sahibi avantajına sahip olan normal sezonda daha çok galibiyet alan ilk turu geçmiyor. Geçecekse niye izliyoruz zaten sonucu belli olan bir şeyi.
82 maç, ucundan playoffs’u yakalayacağım diye bir yerlerini yırtıyorsun ve yakalıyorsun da sonra bir bakıyorsun oyuncuları maksimum 30 dakika oynayan Spurs yine 60 galibiyetle seni bekliyor. Pes etmek olmaz yine de. 2003’ten itibaren ilk turların 5 yerine 7 maç üzerinden oynanmaya başlanmasıyla sürprizler biraz azaldı ancak hala playoffs ortamında her şey olabiliyor.
2007 Mavericks(1) – Warriors(8) 2-4
2007’ye kadar pek sürpriz çıkmıyor. Senelerdir uzayda biriken bu sürprizin bir yerde boşalması lazım. Kabak Mavs’in başına patlıyor. 2006-2007 sezonu Dallas efsanesini yazıldı adeta, 82 maçın 67’sini kazandılar(Sezona ilk4 maçı kaybedip başlıyorlar). Bu NBA tarihinin en iyi 6. galibiyet yüzdesi. Hatta sezon içerisinde Bulls’un 72 maçlık galibiyet rekorunun kırılıp kırılamayacağı konuşuluyor. Dirk MVP, Avery Johnson yılın koçu. İlk tur şampiyonluk yolundaki basit bir görev sadece, rakibin bir önemi yok. Öyle düşünülüyordu, Golden State NBA tarihinin en büyük sürprizlerinden birine imza atmadan önce. Underachiver’ın babalarından Baron Davis inanılmaz bir seri geçirdi ama serinin yıldızı kesinlikle Oakland sehri ve “ We Believe” sloganıydı.
2010 Mavericks(2) – Spurs(7) 2-4
Yine Dallas Mavericks, 2010 yılında aslında bir sürprize uğrayan taraf oluyor. 2. sıradan girdiği Batı playoffs’larında son 17 yılın en kötü Spurs’üyle karşılaşıyor( En kötü derken; sadece 50 galibiyet alabildiler). – Yine- Şampiyonluğun önemli adaylarından Mavs ama San Antonio, Dallas’a – yine – ters geliyor. Aslında Spurs’e elenmek hiçbir zaman çok büyük sürpriz değil ama 2-7 eşleşmesini kaybetmek hayal kırıklığı. (Parker’ın verim veremediği seri de George Hill yıldızlaşmış ve o yaz takasla Kawhi Leonard’a dönüşmüştü.)
2011 Spurs(1) – Grizzlies(8) 2-4
Artık yaşlandılar, bittiler denilen Spurs’un canlanma yılı 2011. 61 galibiyetle normal sezonu Batı 1.’si olarak bitiriyorlar ve playoffs’a son sıradan tutunan 46 galibiyetli Memphis’le eşleşiyorlar. Grizzlies franchise’nın bu seriye kadar ki playoffs derecesi 0-12 idi. Pau Gasol’lü 04-05-06 playoflarının hepsine hiç galibiyet alamadan veda etmişlerdi. Ancak –Baron Davis gibi- hiçbir zaman bekleneni veremeyen Zach Randolph ve ortanca Gasol ile ilk playoffs galibiyetlerini aldılar ve sürpriz bir şekilde Spurs’u elemeyi başardılar.
2012 Bulls(1)- Sixers(8) 2-4
Aslında bu sürprizin sebebi tam olarak basketbol içi faktörler değildi. Serinin ilk maçının son dakikalarında Chicago’nun her şeyi Derrick Rose sakatlandı. Yine de kalan kadro, lokavt sezonunda 15 galibiyet fark attıkları Sixers’ı eleyebilecek güçteydi. Ancak herkes biliyordu ki tek hedefi şampiyonluk olan bu takım, Rose olmadan o hedefe ulaşamazdı. Ve bu düşünce NBA’in en yılmaz takımını çökertti. Kalan 5 maçta sadece 1 galibiyet alabildiler.
2013 Nuggets(3)- Warriors(6)
Şimdi bakınca aslında çok büyük sürpriz değilmiş gibi duruyor. Ancak Denver geçen seneyi muhteşem geçirmişti. Playoffs’lara son 26 maçın 23’ünü kazanarak geliyorlardı ve 57 galibiyet Nuggets tarihinin en iyi rakamıydı. Golden State ise yavaş yavaş yapılanan, üstüne koyarak gelen bir takımdı ve geçen sene henüz onların zamanı değildi(Ayrıca David Lee’yi sakatlığa kaybetmişlerdi). Ancak playoffs’larda öyle bir hava yakaladılar ki belki Curry küçük sakatlıklar yaşamasa Spurs’ü de eleyeceklerdi. Nuggets, ilk maçı Profesör Miller’ın tek kişilik gösterisiyle kazansa da seride inanılmaz bir mental çöküş yaşadı ve hezimete engel olmadı.
Son 10 senede bir elin parmakları kadar sürpriz var. Bu sene çıkar mı? Bilmiyorum. Bilsem sürpriz olmazdı zaten.
Mehmet Kart