Bayrampaşa Spor Salonu: Narnia Günlükleri

“…ve geçitten yürümeye başladığım zaman bir şeylerin değişmeye başladığını farketmiştim. Tünelin sonuna geldiğimde artık çok geç idi. Sağmalcılar’daydım… İnsanların sadece bir silüetten ibaret olduğu, yapıların sadece spor kompleksi olduğu, istanbulun içindeki o kayıp şehir: Sağmalcılar.”

1

“The beggining of everything, or end…”

 

Bugün size, tamamen iş olsun diye, İstanbul Gençler Ligi erteleme maçı İstanbul BB – Fenerbahçe, maçının oynandığı Bayrampaşa Spor Salonu’na gidiş maceramı anlatacağım. Bu konudan ve çeşitli diğer konulardan twitter hesabımda da bahsetmiştim, arada göz atın olur mu? Neyse, tamamen işgüzarlık olan bu yazının, belki ilerde bir işinize yarayacağını umuyorum. Önce salonumuzu tanıyalım.

 

Bu salon bir çok amatör ve genç müsabakanın yanı sıra, arada sırada profesyonel lig maçlarına (bkz: İTÜ – Yeşilgiresun Belediye) da ev sahipliği yapan eski bir salon. 1992 senesinde salon olarak yapılan bu yapı, bir ara pokemon misali spor kompleksine evrilmiş. Salonun girişi Çetin Emeç Futbol Stadından yapıldığı için (ki aslında salonun kendisi, Stadın otoparkına yapıldığı için) biraz gecekondu gibi duruyor. Jeopolitik konumu bu kadar zırva olsa da, salonun içi gayet çekici. Eskitme ahşap ile kaplanan salon duvarları, kiç bir ortam yaratmış. Büfesi yeterince ucuz değil, ama çeşit bol. Tribünün arkasında ne olduğunu anlamadığım bitkiler var. Salonda 3 skorbord var, ancak ikisi çalışmıyor. Anonsları da duyamıyoruz, çünkü ortam çok kiç.

2

“Ortam ziyadesiyle kiç”

 

“Mevzumuza dönelim artık, bu kadar goy goy yeter”, dediğinizi duyar gibiyim. Hay hay. Buraya ulaşmak için, güzide metro hatlarımızdan olan, Havaalanı-Aksaray hattını kullanıyoruz. Burada, bu hattı metaforik olarak Usta Miyazaki’nin “Sprited Away” eserindeki, boşlukta seyreden trenine benzetmek istiyorum. Zira ineceğimiz durak, the Sağmalcılar, bunu gerektiriyor.

 

Senelerin İstanbullusu olarak, Sağmalcılar, benim için bir fenomen, bir bilinmezlik. Böyle bir yerin varlığından İstanbul’un bile haberinin olduğunu hiç sanmıyorum. Zaten bir önceki durağın ismini de bilmemem (Kocatepe), bu senaryonun habercisiydi.

 

Durağa vardığınız zaman, havanın bile ağırlaştığını fark edebiliyorsunuz. İnsanların görüntüleri puslanıyor, ve garipliklerin farkına varmaya başlıyorsunuz. İşportada meyve satan insanlar, meyvelerini satmaya çalışmıyor, ve siz çok tedirginsiniz.

 

Doğa, korkunuzun kokusunu, burnu iyi çalışan bir teriyer gibi rahatlıkla yakalar ve sizi takip eder.

Duraktan çıktığınızda ise, alternatif gerçekliğin kapıları önünüzde duruyor. Bunu anlayabilmeniz, ne yazık ki, içinden geçene kadar mümkün olmuyor.

3

“Stargate ve Rünler. Temsili Resim”

Yaklaşık bir adana dürüm hüpletme mesafesindeki uzunluğuyla bu 180×200 cm lik tünel, içinde yürümeye başladığınızda sizi bir bilinmezliğe taşımaya başlıyor. İnsanların yüzleri kaybolmaya başlıyor. Yerde af dileyen, ve sizi uyarmaya çalışanları görebilirsiniz, ancak geri dönmek mümkün değil. Alternatif evrene hoş geldiniz.

4

Alternatif Evrene Hoş Geldiniz-Alternatif Evren Belediyesi”

 

Alternatif evrende insanların yüzleri ve isimleri yok.

Alternatif evrende ses yok, gürültü yok.

Alternatif evrende kaşarlı tost yok.

 

Yürümeye başladığınız zaman, puslu bir hava, boş evler, ve acı çeken ruhlardan ibaret bir yerde olduğunuzu anlamanız bir hücum süresinden biraz fazla kadar zaman alıyor. O andan itibaren ya sonsuz soğuktan, ya da korkudan kemiklerinizin birbirine çarptığını farkediyorsunuz.

 

Doğa, korkunuzun kokusunu, burnu iyi çalışan bir teriyer gibi rahatlıkla yakalar ve sizi takip eder.

 

Binaların, spor salonlarına dönüştüğü yerdeyiz. Zira halihazırda bulunduğumuz evrende ruh patlamalarının en çok yaşandığı, insanların coşkuyla dolup taştığı noktalar buralar. Zaman-mekan dokusunun, insan enerjisiyle büküldüğü noktalar da diyebiliriz. Sağmalcılar da bu paralel zaman-mekan dokusuna girişi bu şekilde sağlamış sanırız.

5

“Silent Hill 3 – Oyun içi görüntüsü, Sağmalcılar”

 

The Sağmalcılar’daki bu “garip” yürüyüşün sonunda Bayrampaşa Spor Salonunu buluyorsunuz. Kapısı bildiğimiz, kaşarlı tostun mümkün olduğu evrene açılıyor. Bu noktada rahatlamanız, büyük oranda mümkün. Ancak unutmayın, kapıdan çıktığınız anda Sağmalcılar orada, sizi bekliyor olacak.

Ve unutmayın:

Doğa, korkunuzun kokusunu, burnu iyi çalışan bir teriyer gibi rahatlıkla yakalar ve sizi takip eder.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler