Basketbol diye yazılır, Karşıyaka diye okunur! | Tüm yönleriyle KSK altyapısı! (TB ÖZEL)

 

-Yıllarını İzmir’de basketbol faaliyetleri içerisinde geçirmiş biri olarak İzmir’in basketboldaki konumunu nasıl değerlendirirsiniz?

-İzmir aslında potansiyeli çok yüksek bir şehir, genele baktığınızda birçok basketbolcu İzmir kökenli. Fakat İzmir’de kaldıkları zaman oyuncuların çalışkanlıkları bir türlü kayboluyor bu da biraz İzmir’in rahatlığından kaynaklanıyor yani denizin olması tatil yerlerine yakın olması bir dezavantaj gibi gözüküyor aslında bence ama tempolu ve çalışkan bir oyuncu jenerasyonu ve karakteri yakaladığınız zaman İstanbul ve diğer şehirlere göre daha avantajlı.

-Karşıyaka’nın İstanbul ve Ankara’daki basketbol altyapı faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu konu ile ilgili plan ve projeleriniz var mı?

-Karşıyaka Türkiye’nin çok eski, köklü kulüplerinden bir tanesi. Altyapı felsefesi ve misyonu olan bir kulüp aslında bence geç bile kalındı bununla ilgili çünkü Karşıyaka’nın basketboluna ve insanına çok büyük sempati duyuluyor. Bu sempatiyi biz Türkiye geneline ne kadar çok yayabilirsek o kadar hem bizler için hem de basketbol içindeki insanlar için çok iyi olur. Buna ek olarak oyuncu tarama açısından bizim için çok önemli yerler buralar. İnşallah buraları daha yaygınlaştırmayı başarabiliriz.

-İzmir ve İstanbul’da oynanan lig arasında ne gibi farklılıklar var? Orada ligin yoğun geçmesini turnuva öncesinde kendinize dezavantaj olarak görüyor musunuz?

Yıllardır şu var aslında, son üç seneye kadar İstanbul takımları kendi aralarında çok sert maç yaptıkları için ve orada hazırlık maçı yapma olanakları fazla olduğu için hem ikinci lig hem birinci lig takımlarıyla, şampiyonaya geldikleri zaman İstanbul dışındaki takımlara karşı çok büyük bir sertlikle başlıyorlardı ve biz bu sertliğe cevap veremiyorduk. Fakat yanılmıyorsam üç sene önce federasyon bir karar aldı, gelişim takımları adı altında aynı isimle lige katılabilirsiniz kendi liginiz dışında dendi ve biz de iki sene önce bölgesel lige katıldık daha sonra doksan küsür maç yaptık. Aynı oyunculardan altı tanesi bu sene TB2L’de bu maçları yaptı dolayısıyla o sertlik kısmını biz bu şekilde telafi ettik. Ben bu şampiyonluğun kazanılmasında bu mücadelenin öğrenilmesinin çok ön planda olduğunu düşünüyorum.

-Yıllar önce altyapılarda formasını giydiğiniz takım ile açıkçası favori olmadığınız bir turnuvada büyük bir zafer kazandınız. Müthiş bir takım havası yakalamış gibi gözüküyorsunuz. Turnuvayı, taraftar desteğini ve zaferi anlatabilir misiniz?

-İlk gün Fenerbahçe maçında kaybettikten sonra soyunma odasında oyuncu arkadaşlarımızla şöyle bir konuşma yaptık: ”Burada biz zor yolu seçtik dedik, eğer burada kazansaydık grup birincisi olarak yolumuz finale kadar daha rahattı.” TB2L’de ve Bölgesel Lig’de oynadığımız maçlar, kazandığımız maçlar, son saniyede kaybettiğimiz maçlar, öndeyken devreye girip kaybettiğimiz maçlar, yolculuklar, otelde beraber yaptığımız toplantılar, oda arkadaşlıkları bizde arkadaşlık seviyesini üst seviyeye getirdi. İkinci gün Türk Telekom’un Fenerbahçe’yi yenmesiyle böyle bir tablo oluştu. 25 sayı farkla kazanıp gruptan birinci olarak çıktık ve bu fark Genç Erkekler Türkiye Şampiyonası seviyesinde kolay yakalanabilecek bir fark değil. Ekip arkadaşlarımla oturduk konuştuk ve dedik ki bizim maçı önce kazanmamız lazım. Maça başladık ve oyuncular inanılmaz bir karakter koydular ve maç zaten bir anda yirmi oldu. Yirmi olduktan sonra da tabi amaç yirmi beşi yakalamaktı ve oyuncu arkadaşlarımız inanılmaz bir özveriyle o avantajı, ilk gün kaybettiğimi avantajı geri getirdiler takıma ondan sonra yolumuz çok daha bizim gidebileceğimiz bir kıvama geldi. Çeyrek finalde Dokuz Eylül takımıyla karşılaştık, takımı zaten İzmir’den tanıyorduk fakat bazen tanıdığınız takımlar size dezavantaj olur çünkü sizin onları tanıdığınız kadar onlar da sizi tanıyor. Ama hiç orada bir fire vermedik, takım baştan tavrını ortaya koydu ve çok net bir galibiyet aldık. Yarı finalde Daçka İstanbul üçüncüsü olarak geldi ama çok kaliteli bir kadro ve o maça kadar 78 sayı ortalamayla geldiler, biz de artık çeyrek finalden sonrasının şampiyonanın savunma maçları olması gerektiğini konuşuyorduk hep arkadaşlarla ve 78.2 sayı ortalaması olan bir takım bize o gün sadece 59 sayı atabildi. Final maçına çıktığımızda da artık madalyanın garanti olması finalin daha rahat bir psikolojiyle oynanacağını anlattık oyuncu arkadaşlara. Pertevniyal oraya kadar çok net galibiyetlerle geldi, turnuvanın favorisi olarak gösterilen Bandırma Kırmızı’yı 20 civarı bir farkla mağlup etti. Maça çok büyük bir direnç ile başladık, ilk periyotta yirmi beşe üç gibi bir skor oluştu. Bir yerde geri geleceklerini tahmin ediyorduk ve üçüncü çeyrekte geri geldiler ama biz orada oyunda tekrardan karakter koyduk. Bahsettiğimiz inanılmaz takım ruhu ve arkadaşlık bağları otuz iki yıl sonra bize çok özel duygular yaşattı. Hayatta yaşayacağım en özel iki üç duygudan birisidir diyebilirim. Bundan dolayı hem oyuncu arkadaşlarımıza hem de bize destek olan idarecilerimize, kulübümüze ve özellikle taraftarımıza. Yıllardır bu işi yapıyorum ilk defa bir altyapı turnuvasında beş bin kişilik bir grubun böyle bir maçta olduğunu gördüm. Hepimizin tüyleri diken diken oldu, taraftar bize inanılmaz bir itici güç oldu.

A Takım’ın yoğun bir maç takvimi var. Ufuk Sarıca ile görüşme yapma fırsatınız oluyor mu? Kendisi bu seneki turnuvayı direkt bir üst kademeye çıkacak oyuncu sayısı olarak geçmiş yıllara göre eksik bulduğunu söyledi. Siz jenerasyonu nasıl değerlendirirsiniz?

-98’ jenerasyonu genel olarak sıkıntılı bir jenerasyon ama sezonun tamamında yazdan itibaren Ufuk Sarıca ile diyalog halindeydik. Kendisi oyuncuları takip etti, TB2L maçlarını izlemeye geldi. Türkiye Şampiyonasında zaten takımın hemen hemen tüm maçlarını takip etti. Şimdi işler orada biraz daha profesyonel yani A takım kurgusunda altyapıdan oyuncuların monte edilmesi gerekiyor. Ben özellikle şampiyon olan bu jenerasyonun çalışkanlıklarına ve isteklerine inanıyorum. Ben şans verildiği takdirde bu verilecek şansı en iyi şekilde değerlendireceklerine inanıyorum. Belki Türkiye genelinde kötü bir jenerasyon ama bizim elimizdeki oyuncu arkadaşlarımız oyuncu olmayı çok istiyorlar ve inşallah da olabilirler.

-TB2L’ye katılım süreciniz biraz hızlı gelişti. Sezon planınız neydi? Maalesef ki lige tutunmayı başaramadınız. Gelecek sezon için neler düşünüyorsunuz? Mevcut oyuncular ile devam mı edilecek yoksa dışarıdan ve kendi oyuncu havuzunuzdan ilaveler yapılacak mı?

-Biz aslında TB2L’ye çıkacağımızı o haftanın Çarşamba günü, iki gün kala öğrendik. Bu ana kadar biz bölgesel lig oynarız diye bir takım kurgusu yaptık. Dolayısıyla amacımız aslında kendi oyuncularımızla bölgesel ligi tekrar oynayarak bir sene öncesinin tecrübesiyle TB2L’ye kendimiz çıkmaya çalışmaktı. TB2L daveti gelince daha kaliteli bir ligde oyuncuların orayı görmesinin daha faydalı olacağını düşündüğümüz için orayı tercih ettik. Tabi bu tercihi yaparken belli noktalarda eksiklerimiz vardı. O eksiklerden bir tanesi dört numara pozisyonuydu. Mustafa Erdoğan adında bir oyuncumuz vardı daha önce Gelişim Kolejinde oynamış, o da bir sene hiç basketbol oynamıyordu. Onu oraya monte ettik. Mertcan Solkol zaten bizim A takım kontratlı oyuncumuzdu onu oraya dahil ettik bir de ara ara Egemen Güven’i almaya çalıştık o da A takımda Palacios’un sakatlanmasından sonra istediğimiz maçlarda kendisinden faydalanamadık. Dolayısıyla çok büyük bir arzu göstermemize rağmen o ligde kalamadık maalesef. Diğer takımların transfer yapmaları ve bizim o transferlere cevap veremiyor oluşumuz, kendi oyuncularımızla oynamak istememiz bizi alt lige düşüren sebepler. Bundan pişman değiliz çünkü orası çok şey öğretti ve bunun da karşılığını aldık. Dönem içerisinde de ben altyapı antrenörü olarak ne kadar çok altyapı oyuncusuyla oraları oynayabilirsek o kadar Karşıyaka Spor Kulübü’ne ileride daha kaliteli oyuncular yetiştiririz diye düşünüyorum. Bu yüzden kendi adıma çok fazla transfer yapma taraftarı değilim. A Takım’da süre bulamayan yada altyapıda hedef oyuncu olarak belirlediğimiz oyuncuların süre alması bizim için çok daha değerli.

-Egemen Güven bir türlü beklenen patlamayı yapamadı ve yeterli süreler alamıyor. Egemen sizinle birlikte TB2L’de de mücadele etti. Onun geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Egemen bir kere çok yetenekli ve kaliteli bir oyuncu. Egemen’le ilgili asıl konu onun kuvvetlenmesi, beş numara müdafaasında daha sağlam durabilmesi, özellikle hücum yönünde geliştirmesi gereken çember altında atışlarını kuvvet anlamında ezilmeden yapabilmesi en büyük eksikleri. Onlar da çalışarak ki hala çalışıyorlar, başarıyı getirebilecek seviyeye geldiği anda çok daha üst noktalara çıkabilecektir çünkü hiçbir zaman geri adım atmayan bir oyuncu kendisi. Dönem içerisinde şanssız omuz sakatlıkları yaşadı, o da onu etkiledi tabi ki. Kendisine yatırım yapıyor, sürekli özel antrenmanlar yapıyor, onların sonucunda kuvvet problemini aştığında bence Türk basketboluna ve Karşıyaka kulübüne önemli şeyler katacaktır.

-Karşıyaka’dan çıkan uzun oyunculara bir yenisi olarak Görkem Doğan ekleniyor. Turnuvanın en değerli oyuncusu ödülünü de kazanmayı başardı. Görkem ve geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?

-Görkem Doğan üç buçuk sene önce Karşıyaka Spor Kulübü’ne geldi Muğla’dan. Geldiğinde basketbola dair hiçbir şey bilmiyordu. Uzun oyuncuların gelişmesi tabi ki uzun sürüyor biraz. Üç sene önce okul takımıyla beraber onlara çokça maç yaptırmaya çalıştık ve en önemlisi onlara özel antrenman şansı vermek tabi ki. Bu kadroda Görkem’le beraber altı tane oyuncu sabahları her gün özel antrenmana geldi, akşamları takım idmanı yaptılar. Görkem de her fırsatta özel antrenman yaparak kendini geliştirmeye çalıştı. Bir üst seviyeye gelmeye çalıştı ve üç sene içerisindeki gelişimi bence gayet olumlu. Eğer bu bana yeterli derse burada kalır, ama gidecek daha çok yolu var. Dediğim gibi oyuncuların çoğu üst seviyede oynamak için açlar. Burada her fırsatta bunu belli ettiler. Özel antrenman yapmaktan hiçbir zaman kaçmadılar, özel antrenman yaptıkları sürece Görkem de, Arca da, Berk de, Bertan oradaki oyuncuların hepsi üst seviye oyuncu olacaklardır diye düşünüyorum.

-Alp, Bertan, Berk ve Görkem milli takım daveti aldılar ancak teknik kadroda sizlerden biri yer almıyor. Bu süreç nasıl gerçekleşiyor?

-Federasyon yıllardır orada belli antrenörlerle devam ediyor, maalesef İzmir’den takım çalıştıran başantrenör anlamında bir koç yok. Bunu neye göre seçiyorlar uzun süredir bu işin içinde olmama rağmen tam emin değilim. Sonuçta orası milli takım, çok büyük bir onur orada çalışmak. Görev verildiğinde İzmir’den bir çok antrenör o görevi layıkıyla yapacak durumda kaliteye sahip. Oraya oyuncu vermiş olmak, o oyuncuların orada kadroya girebilecek kapasitede olması zaten İzmir’deki antrenörlerin çalışkanlığını ve kalitesini gösteriyor. Bundan sonra takdiri oradaki federasyon yetkilileri yapacaklar, biz dilekçe yazıp orada antrenörlük yapmak istiyoruz diyemeyiz yani. O onların takdiri, bu şampiyonlukla burada şampiyonluğa biraz daha dikkat ederler.

-Oyuncuların akademik eğitimleri ile ilgili süreci kolaylaştırabilecek çalışmalar yürütüyor musunuz?

-Yamanlar Koleji’nde antremanları yaptığımız için çok fazla sabahları okula gidemiyorlar. Gidemedikleri dönemde bazı tip oyuncuların hayatları basketbol üzerine kurulu. Bazıları hem eğitim hem basketbol diyorlar. Hem eğitim hem basketbol diyenlere Yamanlar’daki hocalarımız gerekli takviyeleri yapıyorlar. Genç takım seviyesine geldiklerinde biraz daha profesyonel olduğunda bu iş bir ayrım yapmak zorunda kalıyor oyuncu. O zamana kadar dersten bir beklentisi olmayan oyuncu maalesef akademik tarafa çok fazla yönelemiyor. Türkiye’nin sistemi de oyuncuya ya sen eğitimine git yada basketbola yönlen diyor. Amerika’daki gibi ben hem eğitimime devam edeyim hem de üst düzey basketbol oynayayım gibi bir durum söz konusu olmuyor. Maalesef oyuncunun tercih yapması gerekiyor, tercih yapabilmek için de donanımınızın olması lazım, o donanım için de çok çalışmanız lazım ki bir yerlere kuvvetli gidin. Yani çok zor bir karar, bu tercihi yapmak çok kolay değil. Aileler biraz daha etkili, birçok yetenekli oyuncu da daha önce basketbolu bırakmak zorunda kaldı geçmişte.

Röportaj | Pınar Karşıyaka Genç Takım Başantrenör – Murat Ersöz

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler