Başarının sırrı amaçtaki istikrardır, Fenerbahçe bu sürdürülebilirliği sağlayabilecek mi?

Tüketim hızının çılgınlık boyutuna ulaştığı günümüz spor kültüründe nitelikli ürün yaratabilmek kadar yaratılan ürünü ilgi çekim merkezinde tutabilmek de hayli zor. Uzun uğraşlar sonucunda bir süre ilgi odağında kalmasını başardığınız ürününüzü orta ve/veya uzun vadede değere dönüştürebilmek ise neredeyse imkansız. Tabii az önceki cümlelerime sebep olan tüm şartların konumunu Türkiye’ye ayarladığınızda yapmak istediğiniz iş delilik olarak algılanabilir, benden söylemesi.

Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı, bu ülke topraklarında bugüne değin görece #PotanınPerileri’nin başarabildiğini kulüpsel bazda gerçekleştirmiş durumda: ”Ürün yarat, ürünü geliştir, geliştirdiğin ürünü koru, talebi yukarı çek, ürünü değere dönüştür, sürdürülebilirlik sağla, başarıya ulaş.”

Zeljko Obradovic’in ıslak imzasıyla birlikte eldeki ürünü geliştirmeye başlayan sarı lacivertliler, bu yaz transfer dönemi itibariyle yukarıdaki basamakların beşini hayata geçirmeyi başardı. Ürün yaratıldı, geliştirildi, korundu; 6453 adet kombine kart satıldı, 2015/16 sezonunda iki kupa kazanılıp, Avrupa’nın zirvesinde fazlasıyla dramatik bir final kaybedildi, artık sadece iki eksik var, siz onları az önce yukarıda öğrendiniz.

Elbette her yıl Euroleague’de final oynamanın garantisi yok, hatta Final Four’un da garantisi yok fakat her sezon başlangıcında hedefi Final Four olarak koymanın garantisi var, bu tamamen sizin vizyonunuzla alakalı; yapmak istiyorsanız ve yeterliliğiniz varsa bu hedefi ortaya koyabilirsiniz, bizim için hiçbir mahsuru yok. Cristiano Ronaldo’nun rüyasını yaşadığı bu yazın en dikkat çekici ülkesi İzlanda’nın şampiyona öncesi sloganı yanılmıyorsam şuydu: ”En büyük gücümüz gerçekçiliğimiz” Gerçekçi olalım, Türk spor kültüründe, özellikle de evrendeki en büyük spor/para canavarı NBA bu denli güçlü iken kimse Bogdanovic, Udoh ve Vesely’den üçünün de takımda kalmasını beklemiyordu sanırım? Organizasyon yönetimi kendi taraftarına net bir mesaj verdi esasında, ”Bakın biz bunları takımda tutuyoruz, biz her yıl Avrupa’nın en iyileri arasında olmak istiyoruz ama siz olmadan olmaz” bu düşünce biçimi tam anlamıyla, tüm sezon boyunca basın toplantılarına girdiğim ve her seferinde ”taraftarımız yoksa bir anlamı yok” diyen Koç Zeljko Obradovic’in eseri; Türkiye’de belki de ilk defa bir spor ekibinin yönetimi salon dolmayınca olmayacağını olsa da bir şeylerin eksik kalacağını fark etti. Gerçi evet, bunda taraftarı müşteri gibi görmenin de payı olduğu inkar edilemez ancak sporun geldiği küresel noktada bundan şikayet edilecek zaman çok geçmişte kaldı, bunun bir çıkar ilişkisi olduğunu kabul etmezseniz mutlu olamazsanız; siz salona gitmeden ürünün her anlamda iyi olabilmesi imkansız, ürünün her anlamda iyi olabilmesi için ise sizin salona gitmeniz gerek. Fenerbahçe Erkek Basketbol Şubesi ve bu şubenin tutkulu taraftarları bunun şimdilik farkına varmış durumda.

euroleague.net
euroleague.net

Sizleri daha fazla sıkmadan biraz da parkede olan bitenden bahsedelim diyeceğim fakat yukarıdaki bölümün de az çok ilginizi çektiğini düşünüyorum açıkçası, neyse yanılmamış olmayı dileyerek gevezeliği bırakıyorum. Fenerbahçe, Zeljko Obradovic’in ilk sezonu 2013/14’ten bu yana şubenin bol paralı ama karanlık günlerinin aksine kadro kalitesini sürekli geliştirmeyi bildi. Evet, 2015/16’nın başında olduğu gibi risk alıp, modern basketbolun gittiği yönün tam aksine hamle yaptığı da oldu ama aşina olunmaya başlandığı için atlanılan bir husus vardı; sarı lacivertliler temel doğruları hiç ıskalamadı. Bu yazın başında iki kupa kazanıp, Euroleague’de final kaybeden takımın en büyük eksikliği neydi diye sorulsa bu oyunla ilgili hemen hemen herkes delici bir kısanın olmayışından dem vururdu; peki, bu eksik giderildi mi? Hayır.

Brad Wanamaker transferi gerçekleşmiş olsa Fenerbahçe kağıt üzerindeki eksikliğe tertemiz bir hamle yapmış olacak, önemli bir soru işaretini gidermeyi başaracaktı. Wanamaker hamlesinden eli boş dönen veya bilinçli olarak vazgeçen sarı lacivertliler, Brad’de bulduğu her şeyi başkasında bulamayacağını düşünmüş olacak ki oyuncu tercihinde strateji değişikliğine gitti. Burada Koç Obradovic’e özellikle yaz döneminde oyuncu beğendirmenin ne kadar zor bir iş olduğunun kayıtlara geçmesini de istiyorum.

Kısa rotasyonuna iki ve üç numaralı pozisyonlarda görev yapabilen James Nunnally hamlesini yaptı Fenerbahçe. Nunnally delici mi, çembere gider mi? Teşebbüs ettiği dahi nadir görülür ama bu transferin de içerdiği alt metinler bambaşkaydı. Zoc, ”istediğim gibi bir delici kısa bulamıyorsam sıkışan oyunu şutuyla yaşayan biriyle açarım” diyerek geçen sezon 41,1% ile üç sayı atan James’e gitti. Açıkçası ihtiyaçtan farklı bir hamle yapıldığı için tıpkı, benim de içlerinde yer aldığım büyük bir grubun beklenti/performans eğrisinde ‘patladığı’ Bobby Dixon gibi bu da bir meydan okuma. Bu meydan okuma sadece James’in bireysel performansı ya da Gigi Datome ve Bogdan Bogdanovic’e yaratılan farklı tipte bir alternatif ile de ilgili değil, bu dolaylı olarak ”Kalinic’i gelecek yıl farklı kullanacağım, hazır olun” mesajı…

Fenerbahçe Basketbol (@FBBasketbol)
Fenerbahçe Basketbol (@FBBasketbol)

Ufak bir paragraf da Ahmet Düverioğlu’ndan yola çıkarak yerli oyuncu rotasyonu için açalım. Yerli oyuncular bu sezon yakın dönemde hiç olmadığı kadar değerli, Fenerbahçe bu yıl rezalet bir sezon geçirmesi halinde bile en az 60 maç oynayacak. Sarı lacivertlilerin ligin ilk yarısında ilk sekize girip, Türkiye Kupası oynamaya hak kazanacağı ve Euroleague’de de büyük bir mucize olmazsa son sekiz takım arasına kalacağını düşündüğümüzde bu sayı direkt olarak 70 civarına çıkıyor; yerel ligdeki olası playoff döneminden bahsetmiyorum bile. Haftada üç maç yapacak ve her oyuncusuna maksimum verimde ihtiyaç duyacak bir takımda yerli oyuncular şayet dönemsel olarak o formayı almayı başaramayacaksa boşa kürek sallamanın da bir manası olmayacağını düşünüyorum, onlara talep hiç olmadığı kadar yüksekken ürünlerini geliştirmek zorundalar.

*

Fenerbahçe’nin sürdürülebilirliği sağlama konusundaki en büyük problemi ise 2016/17 sezonunun bitiminde yaşanacak gibi görünüyor. Oyuncu kadrosunda Nikola Kalinic ve Kostas Sloukas hariç sözleşmeli ya da kontratında çıkış opsiyonu bulunmayan isim kalmayacak sarı lacivertlilerin gelecek yaz transfer döneminde vereceği sınav, dışarıdan takip etmek açısından bu yazkinden kuşkusuz ki daha eğlenceli olacaktır. Unutmadan olası bir Euroleague şampiyonluğunda kadrodaki birçok oyuncunun misyonunu tamamladığı düşüncesine kapılabileceğini de not etmek gerekse de Zeljko Obradovic’in Anadolu Efes’i yenerek lig şampiyonluğunun kazanıldığı maçın basın toplantısında kurduğu ”Burada mutlu olanlarla gelecek sezon da devam etmek istiyorum” cümlesi belki söz konusu yaz transfer dönemi için de ipuçları verebilir.


İnsan kalbini, bir mucidin kendi beyninin yarattığı bir ürünün başarıya ulaştığını görmesinden daha fazla heyecanlandıran bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu tür duygular insana yeme, uyuma, arkadaşlar, aşk, her şeyi unutturuyor. – Nikola Tesla

1 Yorum

  1. ÖNCELİKLE BASKETBOLA VE ORGANİZASYONA BAKIŞ AÇINIZI TEBRİK EDERİM. YAZDIKLARINIZIN TAMAMINA İMZAMI ATARIM ONUR BEY. BUNLARA EK OLARAK EKLEMEK İSTEDİĞİMBİR ŞEY VAR. ÖZELLİKLE ALT YAPILARDA BULUNAN OYUNCULARIN DAHA TAM OLARAK PİŞMEDEN BASKETBOLLARINI GELİŞİTİREMEDEN NCA VEYA NBA GİTME İSTEKLERİ. TMM O OYUNCULAR AÇISINDAN BAKILDIĞINDA BUNDA BİR ACAYİPLİK YOK. FAKAT O OYUNCULARIN NİHAİ SON HEDEFLERİ OLARAK NBA İ DÜŞÜNMELERİ GEREKİR. BENCE AVRUPA VE TÜRK BASKETBOLUNUN KANAYAN YARASI KESİNLİKLE BU OLSA GEREK. OYUNCU KENDİ TAKIMLARINDA VE EUROLİG DE YETERİ KADAR TECRÜBE AŞAMA KAYDETTİKTEN SONRA NBA HEDEF OLMALI. YOKSA BİRÇOK YETENEK VE DEĞER NBA GİBİ KURTLARIN OLDUĞU SOFRADA HARCANIP GİTMEYE DEVAM EDECEK. YILLARINI KAYBEDİP OYNAYAMADAN GERİ DÖNECEKLER. HATTA DÖNDÜKLERİNDE BASKETBOLLARI DAHA DA FAZLA GERİLEYİP GELENLER VAR. BUNA BİR ÇÖZÜM BULUNMASI GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM. SAYGILARIMLA

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler