Angel McCoughtry: Bir süper yıldızın hikayesi
Angel McCoughtry, Türk kadın basketboluna uzak olmayan kariyerinin uzunca bir süresini Fenerbahçe forması giyerek geçirmiş Amerikalı bir oyuncu. Atletizmi sayesinde birçok pozisyona kendini devşirebilen Amerikalı, Galatasaray’ın ihtiyacı olan saha içi lider eksikliğini karşılayabilecek potansiyele sahip.
Galatasaray’ın ara transferde kadrosuna kattığı Amerikalı forvet, en son EuroLeague’de 2017/18 sezonunda Dynamo Kursk forması giymişti. Angel, kariyerinin belki de en fit döneminde Galatasaray’a gelmiyor ama en olgun döneminde Galatasaray’a geldiğini söyleyebiliriz.
Angel McCoughtry’nin kariyer hikayesini anlatırken en önemli nokta odaklanma ve konsantrasyon ön plana çıkıyor. Angel’ın bütün kariyer hikayesi “eğer Angel bu maçta konsantre olursa kazandırır” üzerine kuruldu. Bizim bunu isteyip istemediğini öğrenmemiz için papatya falı açmamız gerekiyor. Bu kariyer istikrarsızlığı onun üst düzeyde kalmasına engel olmadı ama Diana Taurasi, Tamika Catchings, Maya Moore gibi kazanan oyuncularla arasına girmesine engel oldu. İstediğinde topa baskı yapabilen, Kadın basketbolun en iyi top çalıcısı, çok iyi savunmacı, istemediğinde ise hayalet savunmacı olabiliyordu. Saydığım tüm durumlar onun en üst seviyelerdeki yıldızlarla beraber anılırken hep bu tarz anektodları eklememize sebep oldu.
Galatasaray-Angel McCoughtry hikayesine dönecek olursak Galatasaray’ın sezon öncesi planlamasının en önemli ayağı Fransız pasaportlu Bria Hartley idi. Hartley’in WNBA bubble’ının henüz başında sakatlanması Galatasaray’ın sezon hikayesini baltaladı. Yazın transfer sezonu istediği gibi geçiremeyen Galatasaray bu bölümde Courtney Williams’ı transfer etse de Courtney’nin daha çok bireysel skor gücüne sahip olması Galatasaray için ciddi bir dezavantajdı. Bu dezavantajı takımı yüreklendirecek ve liderlik edebilme potansiyeli olan birini ekleyerek ortadan kaldırmaları gerekiyordu. Angel “daha olgunlaşmış” haliyle burada önemli bir lider olabilir.
Angel’ı özel kılan özelliği güçlü penetresi, orta mesafesi ve birden fazla pozisyonu oynayabilme yeteneği. Geçtiğimiz sezonki bubble’ı %47 ile üç sayı yüzdesiyle tamamlasa da çok güvenilir el değil. Üç sayı çizgisinin gerisisinden çok fazla düşünen bir isim değil. Burada biraz daha seçici davranıyor. Galatasaray ona konfor alanı yaratabilirse sarı kırmızılılara sezon başında hayal etmediği bir başarıyı getirebilir.
Epiphanny Prince ile nostalji günleri
Galatasaray’ın son transferi ise Epiphanny Prince oldu. Daha önce Galatasaray forması giymişti ama orada enteresan bir şekilde çıkan “Rus takımlarına karşı oynayamaz” maddesi ile Galatasaray’ı zorlu maçlarda yalnız bırak zorunda kalmıştı.
Galatasaray belki Angel transferi ile saha içi liderini bulsa da, takımda bir de topa yön verici hamlesine ihtiyacı olacaktı. Hatta bu skorer topa yön verici olursa daha iyi bir hamle olacaktı ve Galatasaray Epiphanny’i alarak bunu başardı.
Hem Angel hem Epiphanny’nin gelmesi bize 2010’lu yıllardaki Avrupa basketboluna bir nostalji yaptırttı.
Galatasaray’ın hikayesi nereye evrilir? İki yeni transfer 2010’lu yıllardaki potansiyellerine ulaşır mı?
İş kısa sürede Koç Efe Güven’in nasıl bir kimya yaratabileceğine bakıyor. Şartlar neydi ne oldu bilememekle birlikte Efe Güven takımın son haliyle birkaç hafta daha çalışma şansı yakalasaydı daha farklı bir hikaye konuşabilirdik. Şimdi koç bir taraftan takıma adapte edecek bir taraftan da bu oyunculara ekstra konfor alanı hazırlamaya çalışacaktır.
Sopron’un hemen hemen gruptan çıkmayı, belki grup liderliğini garantilediği ortamda Galatasaray’ın Bourges’in ev sahipliğindeki maçlarda iki Fransız temsilcisi Bourges ve Landes ile oynayacağı toplam dört maçı kazanması gerekiyor. Bunlar olmadığı takdirde, Galatasaray’ın işinin hiç kolay olmadığını söyleyebiliriz.
Zor bir dönem, zor fikstür ama potansiyeli olan bir takım Galatasaray, niye olmasın diyelim?