Yıllardan beri süregelen muhabbetlerin belki de en güzelidir Yugoslavya. Siyasi açıdan kimileri için başarısız bir deneme, kimileri için bir ütopya olsa da her zaman bir şekilde muhabbeti döner durur. İş biraz daha spora yöneldiğinde ise “ama”lar yerini ortak noktada buluşulan fikirlere bırakılır, her zaman bir şekilde düşünülür “Ya Yugoslavya olsaydı” diye. Aynı toprakların parçalanmış çocukları ayrı ayrı da olsa hep adlarından söz ettirirken “acaba birlikte olsalardı neler yapabilirlerdi” sorusu belki de cevaplanması en tatlı sorulardandır. Drazen elbette çok büyük oyuncuydu, tek başına neler yaptığını da biliyoruz ancak bir zamanlar kardeşi olan Vlade olmasaydı Youtube’a o eski Yugoslavya’nın maçlarını izlemek için uğrar mıydık ?
Aynı toprakların parçalanmış çocukları dedik ancak Sırbistan’ın kaderini özetlemek gerekirse biraz daha “çocuk da yaparım kariyer de” durumu ön planda oluyor. Yugoslavya parçalandıktan sonra da zengin bir basketbolcu havuzuna sahip olan Sırbistan, gerek çocuklarını ülkedeki basketbol kültürüyle büyütüyor gerekse bu çocukları en üst seviyelerde oynatıp kültürleri harmanlıyor. Hal böyle olunca da her zaman zirveye oynayan, istisna durumlar dışında sahada basketbolu bilerek oynayan bir Sırbistan izliyoruz genel olarak.
Bu yaz oynanacak şampiyonaya 2014 İspanya Dünya Basketbol Şampiyonası finalisti ünvanıyla katılacak olan Sırbistan’da aslında düzen büyük oranda oturmuş durumda. Koçları Aleksandar Djordjevic’in oyunu yüksek tempoda oynama isteğini karşılayabilecek oyuncuları olması ve bu oyun düzeninde altyapılardan beri öğrendikleri doğruları uygulamaya müsait oyun yapısı aslında Sırbistan’ın en önemli özelliği diyebiliriz. Bununla birlikte Djordjevic’in basketbolculuğu zamanındaki oyun tarzının da takımın belki de en kilit isimlerinden Milos Teodosic’inkine çok çok yakın olması da kendileri için büyük bir koz. Nitekim 2014 Dünya Şampiyonası grup aşamasında oyun tarzları ve roller tam oturmayınca bazı zorluklar yaşanmış, Teodosic’in rolü daha da belirginleşince şampiyona favorileri arasında gösterilen Yunanistan ve Fransa’yı eleyip finalde ABD ile oynama başarısı göstermişlerdi. Tüm bunlar Sırbistan’ın turnuvada neler yapabileceğine dair net işaretler barındırıyor.
Biraz daha saha içine yönelerek ilk beşlerle başlayalım. Djordjevic geçen sene de denediği üzere hazırlık maçlarında Teodosic’i altıncı adam olarak kullanıp direksiyonu Markovic – Bogdanovic ikilisine bıraktı. Forvetlerde Kalinic ve Nemanja Bjelica isimleri tercih edilecekken pivot bölgesinde ise Miroslav Raduljica ilk tercih olacak. Raduljica’nın önemli bir skor opsiyonu olduğu Sırbistan’da Teodosic’le ikisinin aynı anda sahada olması büyük savunma zafiyetleri yaratacağından Djordjevic, Teodosic’i benchten oyuna dahil etmeye daha da sıcak bakıyor. Bununla birlikte oyunun temposu hep aynı düzeyde kalıyor ve bu da yüksek tempoda oynama alışkanlığına sahip olan Sırbistan’ın işine geliyor. Markovic’in topu diğer oyunculara bırakmayı sorun etmeyen oyun yapısı, Bogdanovic’in skorer yönü ve saha görüşü, Bjelica’nın her şeyi yapmaya uygun karakteri aynı torbaya konunca bol pas trafiğinin olduğu ve uygun şutların bir şekilde bulunduğu Sırbistan hücumlarını sıklıkla izliyoruz. Genel olarak belirli hücum eksiklerinin bulunmadığı oyunculardan kurulu olan bir takım oldukları için de topun dolaşması daha kolay ve işlevsel oluyor. Skorların hemen hemen takımın her parçasından bir nebze gelmesi ve dolayısıyla skor üreten ellerin çokluğu da bu sistemin iyi bir şekilde işlenmesini kolaylaştırıyor. Dolayısıyla turnuva boyunca mümkün olduğunca hızlı oynamaya çalışan, bunu şuursuzca koşmak yerine belirli ve dengeli bir sisteme oturtan, iç – dış atış dengesini iyi tutturmuş ve takım oyununu tam anlamıyla sahaya yansıtan bir Sırbistan izleyeceğimizi söylemek çok da zor olmayacaktır.
Sırbistan turnuvaya %100 olarak mı geliyor derseniz bu sorunun cevabı hayır. Aslına bakacak olursak takımın önemli parçalarının geçen sezonun sonundan itibaren formlarını kaybetmesi Sırbistan’ı turnuvada zorlayabilecek önemli bir problem. Bjelica – Bogdanovic ikilisinin özellikle Fenerbahçe Ülker’de sezonu kötü noktalamaları, Teodosic’in CSKA’da çok kötü bir final-four geçirmesi (güldüğünüzü duyar gibiyim, gülmeyin), her ne kadar Djordjevic’in ana planlarında yer almadığına dair haberler olsa da Marjanovic’in sezonu sakat sakat oynayarak kapatması ve transfer olduğu San Antonio Spurs doktorları tarafından en az 8 hafta boyunca basketbol oynanmasının yasaklanması gibi etkenler Sırbistan’ın turnuvaya tamamiyle hazır olarak gelmesini engelliyor. Sırbistan’ın mevcut oyun yapısında en kilit parçalar olan Teodosic – Bogdanovic – Bjelica üçlüsünün takıma belki de katılabilecekleri en kötü senaryoyla katılmış olmaları Sırbistan’ı özellikle grup aşamasında sıkıntıya uğratabilir. Final-Four öncesi sakatlıklarla uğraşan Bjelica’nın ayak çabukluğunu kaybettiğini, yay gerisinden isabet bulmakta zorlandığını ve potaya gitmedeki kararlılığından bir nebze olsun feragat ettiğini görmüştük. Bununla birlikte Bogdanovic’in skor konusunda kendi standartlarının altına pek düşmese de oyuna ağırlık koyma konusunda yine özellikle sezonun son döneminde zayıf kalması Sırbistan’ın oyun sistemini beklenen derecede iyi uygulayamamasına sebep olabilir. Teodosic ise bu problemlerin en önemlisi diyebiliriz. Özellikle Dünya Şampiyonası’ndan sonra Euroleague’de tavan yapan performansını ilerleyen etaplarda görememiş ve temel problemlerini yeniden yaşadığına şahit olmuştuk. Kariyerinin en güzel günlerini geçen sene geçirdiği Sırbistan’da tekrar bu noktalara dönmesi gerçekten çok önemli. Elbette takımda Teodosic’in zaaflarını kapatabilecek parçalar bulunuyor ama aklımızdaki Teodosic profiliyle Aleksandar Djordjevic’in yönetimindeki Teodosic profili arasındaki fark turnuvanın kaderini etkileyebilecek güçte.
Sırbistan’la ilgili bir diğer belirsizlikler ise Boban Marjanovic ile Luka Mitrovic’in durumu. Daha önce de belirttiğim gibi San Antonio Spurs’e transfer olan oyuncuya takım doktorları 8 hafta boyunca basketbol oynamayı yasaklamıştı. ABA Liga ve Sırbistan Ligi’nde play-off finalinde sakat sakat forma giyen ve daha sonra da Misko Raznatovic’in düzenlediği gösteri maçında oynayan oyuncu, Amerika’da gözlemden geçmiş ve böyle bir karar ortaya çıkmıştı. Marjanovic’in Djordjevic’in ana planlarında yer almadığı haberleri ortaya çıksa da bu tür bir silahı kullanmamak çok ciddi bir karar. Euroleague’de sezonun Ante Tomic ile birlikte en değerli pivotu olan ve Euroleague ilk beşine seçilen Boban’ın planlarda bir parça olmaktan ziyade üzerine plan yapılacak tarzda bir oyuncu olduğu da su götürmez bir gerçek. Kaldı ki Miroslav Raduljica’nın post oyunlarına olan yatkınlığı ve bu özelliği üzerine kendisine verilen rol de ortadayken post oyunları konusunda uzmanlaşmış Marjanovic’in de milli takımda kendine yer bulabileceği ortadaydı. Bu denli bir kayıp belki Sırbistan’ı bir adım geri götürmeyecek, fakat o varken Sırbistan’ın şampiyonluk şansı bir nebze daha fazla olabilirdi. Luka Mitrovic konusu ise biraz daha farklı. Tarihinin en iyi sezonlarından birini geçiren Kızılyıldız’da sistemin en önemli parçalarından biri olan Luka Mitrovic, 4 numarada gösterdiği performansla pek çok takımın dikkatini çekmişti. Kadrosunda Bjelica hariç net bir 4 numara olmayan Sırbistan’da kadroya girememesi ise biraz soru işareti yarattı. Zaman zaman çift pivot oynayıp zaman zaman ise Erceg’i orada deneyen Djordjevic’in son kararı Mitrovic’i kesmek oldu. Ribaund sezgisi çok iyi olan, topu yere vurma özelliği ile mevcut sistemin devamlılığı açısından önemli bir parça haline gelen Mitrovic’in takımda olmaması Sırbistan’ı nasıl etkileyecek göreceğiz.
Turnuvanın Sırbistan için en kritik oyuncusu olmaya aday kişi ise bana kalırsa Nemanja Nedovic. Golden State Warriors ile yaşadığı NBA macerasının ardından sezon başında kıtaya dönen oyuncu Valencia’nın inişli çıkışlı sezonunda bu iniş çıkışa ayak uydurmuştu. Yeri geldiğinde bir oyun kurucudan beklediğiniz her şeyi yapabilen Nedovic, yeri geldiğinde de oyun içinde kontrolü kaybeden ve ne yaptığını anlayamadığınız bir oyun karakterine bürünebiliyor. Markovic – Bogdanovic ikilisiyle oyuna başlayacak olan Sırbistan’da daha sonra kenardan gelecek Teodosic – Nedovic ikilisi de uçlarda yaşamayı seven bir ikili izlenimi veriyor şu an için. Yani yarım çeyrekte bu ikiliden gelecek 25 sayı sizi şaşırtmayacağı gibi 10 top kaybı da hiç şaşırtıcı olmaz. Tabii ki oyun içerisinde Djordjevic ve ekibi bu dörtlü içerisinde en uygun ikilileri bulacaklardır ancak Nedovic’in performansı Teodosic’in etkinliğini kaybettiği zamanlarda takıma ilaç olabileceği gibi yine takımın ayaklarını birbirine de dolayabilir. Teodosic’in üzerinde çok iyi bir etki bırakıp istediği verimi hemen hemen tamamen alan Djordjevic Nedovic’ten nasıl bir katkı alacak, merak konusu.
Sözün özü Sırbistan mevcut oyun yapısı ve oyuncu grubuyla turnuvanın iddialı takımlarından. Performanslarını etkileyebilecek bazı olumsuz durumlar mevcut fakat genel olarak Djordjevic ve oyuncularının bu turnuvada da madalyaya ulaşması hiç de sürpriz olmayacaktır. Altın jenerasyonları bu sefer şeytanın bacağını kırıp altın madalyaya ulaşabilecek mi, hep birlikte göreceğiz.