Fenerbahçe Doğuş’un yeni uzunu Jason Thompson, ekibimizden Begüm Ünal’a yeni sezon ve takımdaki ilk izlenimleriyle ilgili konuştu.
– Eminim bir sürü kişi neden Fenerbahçe Doğuş’u tercih ettiğini merak ediyordur. Gelişinde neler etkili oldu?
“Takım benimle ilgileniyordu. Yıllarca NBA’de oynadım ve EuroLeague’in zorlu bir lig olduğunu biliyordum. Ben de üst düzey basketbol oynamaya devam ediyordum. Koç Obradovic’le ve organizasyonla konuştum. Sonra da buraya gelip sözleşmemi imzaladım, taraftarlarla tanıştım. Beni kollarını açarak karşıladılar. Takım arkadaşlarıma çabuk ısındım. Bu da sahaya yansıyacak.”
– Takımda gelmeden önce tanıdığın biri var mıydı?
“Evet, daha önce Jan’a (Vesely) karşı oynadım, James’i (Nunnally) Sacramento’dan tanıyorum. Ama devamlı görüştüğüm, yakın arkadaşım diyebileceğim biri yoktu. Takım arkadaşlarım adaptasyon sürecinde; saha içi ve dışında ortama alışmam konusunda yardımcı oldular.
– Oyuncular üzerinde baskının çok yüksek seviyelerde olduğu bir kulübe geldin. Bunu biliyor muydun? Bu durum senin için ne ifade ediyor?
“Profesyonel basketbolcu olarak bu benim 10. yılım. Dünyanın farklı yerlerinde en üst seviyelerde okudum. Bu sebeple baskı altında oynamaya alışığım. Her şeyin baskıyla alakalı olduğunu düşünüyorum; maça çıkıyorsunuz, elinizden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışıyorsunuz. Takım son yıllarda büyük başarılı var; ve en son EuroLeague şampiyonluğu elde edildi. Buraya sadece harika bir takımın bir parçası olmak için gelmedim, benim de katkılarımla bu sene aynı başarının tekrarlanmasını diliyorum.”
– Daha önce İstanbul’a gelmiş miydin? Şehirle ilgili şu ana kadarki görüşlerin neler?
“İlk defa geldim. Şu ana kadar her şey harikulade ve çılgın. Buraya ilk geldiğimde EuroBasket maçlarına gitme fırsatı buldum. Hem Türk Milli Takımını hem de daha önce rakibim olan eski NBA oyuncularını izleme fırsatı buldum. Şu sıralar farklı restoranlara yemeğe gidiyorum, gittiğim yerlerde taraftarlarca kucaklanmak mükemmel bir şey. Tüm arkadaşlarıma ve aileme buranın harika bir şehir olduğunu söylüyorum. Ve kendimi evde gibi hissediyorum.”