1- Doncic’in son senesi
Drazen, Manu ya da Sabonis gibi NBA’de de çok saygı duyulan bir “yabancı” olacak mı onu bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var: EuroLeague’den 19 yaşında bir süper yıldız geçti. Ve Doncic, EuroBasket’ten sonra EuroLeague şampiyonluğu apoletini de takıp, NBA draftına öyle girmek istiyor. Index Rating’de 22,67 ortalamayla sezonu lider bitirdi. Bunun yanında 16,9 sayı, 4,8 ribaund, 4,6 asist ortalamalarıyla oynadı. Daha da önemlisi Final Four’un güçlü bir adayının direksiyonundaydı. Takımının hem lideri hem de birincil top yönlendiricisiydi, oyun yapıcısıydı. Ayrıca bana göre ligin Nando De Colo, Spanoulis ve Calathes’le birlikte en zeki oyuncusu. Belki de rakiplerinin tecrübelerini de hesaba katarsak onların bile önüne koyabiliriz. Fenerbahçe deplasmanını 20 sayı, 8 ribaund, 10 asist ile neredeyse tek başına kazandırdı. Bu sezon tam dört kez 35’in üzerinde verimlilikle oynadı, bir kez de 42 verimlilik puanı üretti. Ve bunları yaparken sadece Olympiacos deplasmanındaki maçta 30 dakikadan fazla süre aldı. Doncic, en az üç maç daha EuroLeague parkelerine çıkacak. Hiçbirini kaçırmamanızı öneririm.
2- CSKA’nın altın standardı
CSKA bildiğiniz gibi. Sezonu sadece altı mağlubiyetle kapattılar. Aldıkları dört mağlubiyeti çoktan unuttular ama Real Madrid ve Fenerbahçe Doğuş Final Four’daki olası rakipleri olacağı için kaybettikleri maçları dönüp dönüp tekrar izleyeceklerdir. Tek maçta her şey değişebilir klişesini unutmadan eklemeliyim ki benim favorim CSKA. De Colo, Rodrigez ve Higgins; hem CSKA’nın oyunlarını tanımlıyor hem de takımın en önemli üç oyuncusu durumundalar. Aradaki farkı anlatabilmek için son şampiyondan örnek verelim. Fenerbahçe Doğuş’un en önemli üç oyuncusu Vesely-Melli ve Kalinic’tir (kimilerine göre Datome). Bu üç oyuncu da oyun kurucu parçalar değil. İyi oynamak ya da verim vermek için arkadaşlarına yani kısalara “mahkum” isimler. Ancak CSKA’da durum öyle değil. De Colo, Rodrigez ve Higgins her ne kadar CSKA’nın ölümcül sistemlerine son derece bağlı oynasalar da işler sıkıştığı zaman da sorumluluk alabilirler. Ligin en değerli bençine ve en değerli ikinci koçuna da sahip olan CSKA şampiyonluğu kazanmak için her şeye sahip. Tüm bunlar da yetmiyormuş gibi CSKA maç başına en yakın rakibi Real Madrid’den 3,5 en yakın ikinci rakibi Baskonia’dan yaklaşık yedi sayı fazla atıyor. Savunmada da ligin en iyi üçüncü takımı.
3- Baskonia’nın onur mücadelesi
İlk dört haftayı mağlubiyetle kapatan Baskonia, gidilen uçurumu çok hızlı gördü ve hamlesini hem erken de tabii ki doğru yapmanın ödülünü aldı. Burada tek tek öne çıkarılacak çok isim var ama biz tepeden başlayalım. Koç Pedro Martinez’in ligin hatta basketbolun genel trendinin aksine iki uzunla sahada kalmak planını takdir etmek gerekiyor. İki uzunla sahada kalırken bugünün basketbolunda olmazsa olmaz olarak kabul edilen tempodan da ödün vermedi. Baskonia maç başına yaklaşık 83 hücum yaparak ligin en çok skor üreten üçüncü takımı olmayı başardı. Kısaların daha fazla öne çıktığı ve daha önemli görevleri üstlendiği günümüz basketbolunda Baskonia biraz ayrıksı otu gibi duruyor. Beaubois-Huertas-Granger üçlüsü çok parlak kısa rotasyonu değil. Ancak Shengelia-Voigtmann-Timma-Diop-Poirier forvet ve pivot rotasyonu oldukça korkutucu. Çok sertler, çok atletler, iyi pasörler ve iyi şutörler. Kısa rotasyonunda Granger dışında top yönlendirme konusunda vasat kalan Baskonia uzunların oyun görüşü sayesinde sınıf atlıyor ve eşleşmesi zor bir takım haline dönüşüyor. Pedro Martinez’in “Bu bir onur mücadelesiydi” olarak tanımladığı normal sezon onlar için harika bitti. Şimdi bu sezon hikayesini bir kahramanlık hikayesine çevirmek isteyecekler. Karşılarında da kendinden oldukça güçlü bir takıma karşı.