Fenerbahçe Doğuş, ilk on dört hafta sonunda dokuz galibiyet, beş de mağlubiyet aldı ve dördüncü sırada. Bu maçların sekizini deplasmanda oynadığı düşünülürse hücum ve savunma liderini kaybetmiş, geçtiğimiz sezon ana parça olan iki oyuncusunu da sakatlıklar sebebiyle doğru düzgün kullanamamış bir takım için dokuz galibiyet hiç de fena değil. Elbette Avrupa şampiyonluğu sonrası taraftarlar normal sezon beklentilerini yükseltebilir. Yine de maç sayısının eskiye göre hayli arttığı bu dönemde tüm sezonu kapsayan bir dominasyon kurmanın gerçekçi olmadığını hatırlamak lazım. Düzen oturtma sürecinde bir takımın önüne gelen her rakibi ezip geçmesi mümkün değil. Önemli olan, ligin ikinci yarısında -özellikle playofflarda- sağlıklı ve hazır olabilmek. Fenerbahçe ayarındaki takımlar için normal sezonun “oraya hazırlanma aşaması” olduğunu kabul etmek gerekir.
Tek tek incelediğimizde sarı lacivertli temsilcimizin kaybettiği maçların çoğu da kabul edilebilir. Sezonun daha ilk maçında çift haneli farktan kaybedilen Malaga maçı, Panathinaikos ve Maccabi deplasmanı, Ülker Sports Arena’da uzatmada elden kaçan Olympiacos… Bunların hepsi, Avrupa’daki her takımın başına gelebilecek kayıplar. Ekstra mağlubiyet olarak niteleyeceğim tek maç, içeride Zalgiris’e kaybedilen karşılaşma. O maça biraz daha değineceğim ama biraz aşağıda (Yazıda ‘Az Sonra’ vermedim de demem). 9-5 çok iyi değil, kötü hiç değil.
Elinize sağlık bü güzel analiz için.