Yazı: Ferhat Yeşiltaş
PTT Spor döneminden itibaren Ankara basketbolunda çok önemli yere sahip olan Türk Telekomspor önemli kabuk değişimine rağmen 2019/20 sezonuna da yine benzer beklentilerle giriyor. 1991’den beri aralıksız yer aldığı en üst lige bu süreç içerisinde sadece iki senelik ara veren başkent ekibi geçtiğimiz sezon başında Basketbol Süper Ligine dönüş yapıp ayrıca örneğini pek fazla görmediğimiz şekilde wild card‘la EuroCup’ta da ülkemizi temsil etmişti.
BİZİM TAKIM!! 😎🔥🥁🎊 pic.twitter.com/vQj5ga41VY
— Türk Telekom SK (@TurkTelekom_SK) September 11, 2019
Yeni sezonda FIBA Basketbol Şampiyonlar Liginde sahneye çıkmaya hazırlanan Türk Telekom alıştığımız büyük bütçeli kadrolarından sonra bu kez nispeten daha mütevazı bütçeyle yola çıkıyor. Ligde 16 galibiyet aldığı geçtiğimiz sezonu averajla yedinci sırada kapatan ve playoff’ta da Fenerbahçe Beko’ya karşı Ankara’da 88-85’lik galibiyet almasına rağmen deplasmandaki iki maçı da kaybederek 2-1 ile sezonu ilk turda noktalayan Türk Telekom, başantrenörü Burak Gören‘le bu sezon da yoluna devam edecek. Geride bıraktığımız sezonda tecrübesi fazla ancak yaş ortalaması da aynı oranda yüksek takım kadrosuyla özellikle Avrupa’da aradığını bulamayan mavi beyazlılar çehresini de hem takım hem de yönetim kadrosu anlamında değiştirerek yeni sezona girecek. Belirtmekte fayda var ki, Türk Telekom söz konusu bu yönetim değişikliği süreci nedeniyle de bu transfer döneminde bir süre zorunlu duraklamaya girmişti.
Başkent ekibi geçtiğimiz sezonun aksine kadro yapısı olarak bu kez daha genç bir ekiple mücadeleye hazırlanıyor. Takımın geçtiğimiz sezonki en skorer ismi Sylven Landesberg’i kadroda tutmak istemesine rağmen maddi koşullar nedeniyle bunu başaramayan Türk Telekom bir diğer skorer ismi olan oyun kurucusu T.J. Campbell’ı ise kadroda tuttu. Gününde olduğunda ligin en ekstrem şutörleri arasında sayılabilecek Campbell’ın oyun anlamında istikrarı da büyük önem arz ediyor. Geride kalan sezonda hem lig hem de Avrupa’da takımın ikinci en skoreri olan Sırp pivot Vladimir Stimac‘la yola devam edilmedi. Rakip pota altındaki etkinliği ve yıpratıcı fizik gücüne rağmen Stimac’ın savunmada özellikle ikili oyunlarda oluşturduğu zaaf da ligin sonlarına doğru fazlasıyla göze çarpmıştı. Yine benzer şekilde Kenny Gabriel ve Reggie Redding de takımdan ayrılan isimler oldu.
Giden bu isimlerin yerine yabancı rotasyonuna NBA patentli forvet R.J. Hunter ve yine kısa da olsa bir NBA tecrübesi bulunan skorer guard Nick Johnson’ı ekleyen, pota altına da yine ligimizden tanıdığımız 2.18’lik pivot Moustapha Fall’u alan Türk Telekom’da yeni sezonda en heyecan uyandıracak isim Kyle Wiltjer. 2019 FIBA Dünya Kupasında 5 maçta %42 ile üçlük isabeti bularak 16.4 sayı ortalaması yakalayan Kanadalı uzun forvet Cory Joseph ve Khem Birch gibi NBA oyuncularının önünde yer alarak Kanada milli takımının en skorer ismi oldu. 27 yaşındaki Wiltjer Burak Gören’in ekibinde de çoğu kez hücumu hem içeriden hem de dışarıdan açacak anahtar oyuncu olarak öne çıkacaktır.
NCAA döneminde Anthony Davis, Michael Kidd-Gilchrist, Terrence Jones gibi isimlerin yer aldığı Kentucky’de şampiyonluk sevinci yaşayan Wiltjer daha sonra Gonzaga’da bireysel olarak iyi iki sezon geçirse de NBA’de pek de istediği kontratları bulamadı. Ardından Avrupa macerasına Olympiacos’ta çok parlak başlamamasına rağmen Unicaja’da daha iyi işlere imza atan Kanadalının Türk Telekom’da hem kendisine verilecek rol hem de Dünya Kupası sonrası oluşan özgüveniyle bu takımın en önemli ismi olacağını söylemek pek yanlış da olmaz. Geçen sezon Liga Endesa’da 37 maçta %43 ile üçlük isabeti bularak 11.4 sayı ortalaması yakalayan Wiltjer ligimizde de sistemde doğru kullanıldığı taktirde benzer etkiyi yaratabilecek potansiyele fazlasıyla sahip.
Türk Telekom yerli rotasyonunda kaptanlığa getirilen Polat Kaya ve milli oyuncu Metin Türen’i takımda tutarken diğer genç oyuncularının yanına da Daçka’nın EuroCup şampiyonu kadrosunda yer alan ve Ankara basketboluna pek de yabancı olmayan Muhammed Baygül’ü, ligin deneyimli guard‘larından Şafak Edge’yi, ayrıca kariyerlerinde artık net bir çıkış arayan Egemen Güven’le Enes Berkay Taşkıran’ı ekledi. Başkent ekibinin yerli rotasyonu işin mücadele ve enerji kısmında beklentiler ölçüsünde katkı sunabilecek isimlerden oluşuyor. Elbette ki dönem dönem skorda öne çıkacak olsalar da bu oyuncular için öncelik yabancı oyuncuların açığını kapatmak olacak ki bu da çoğu zaman olası bir senaryo olarak öngörülebilir. Mevcut kadronun işin mücadele kısmında rölanti bir performansla önemli maçlarda sonuca gitmesi pek kolay değil ve bu açıdan da bu rotasyona her iki kulvarda da önemli işler düşüyor.
Son olarak yeni sezondan beklentilere değinirsek Türk Telekom için çıtayı fazla yükseltmeden en gerçekçi hedefin yine playoff’ta yer almak olduğunun altını çizmek gerek. Bütçe olarak önemli oranda kısıtlamaya giden başkent ekibi için ligde playoff hattının içinde yer alabilmek kadar asıl önemli beklenti oluşabilecek kulvar FIBA Şampiyonlar Ligi. Mavi beyazlılar burada nispeten denk rakiplere karşı, geçtiğimiz sezon EuroCup’ta yaşadığı zorluğu yaşamayacaktır. Çünkü geçtiğimiz sezon EuroCup’ta gerçekten zorlu bir grupta, oyun olarak da ters rakiplere karşı, biraz da iki kulvarda zorlanan kadro yapısıyla beklentilerin uzağında kalmıştı Türk Telekom ancak bu kez o tarzda çok zorlayıcı sınavlar olmayacak önlerinde. Türk Telekom için Moustapha Fall’un fiziksel olarak bu süreci nasıl geçireceği ve özellikle maç içerisinde oyun kurucu rolünde takımın hücumlarını olumlu şekilde yönlendirecek isimlere duyulacak ihtiyacın da minimuma indirilmesi başkent ekibinin yeni sezondaki kaderini de şekillendirecek. “Mavi Kaplanlar” özellikle iç sahadaki sert basketbolunu yeni sezona da yansıtabilirse yine çoğu rakip için zorlu bir sınav yaratabilir.