Seriden beklentiler
Öncelikle Baskonia’nın sıralamadaki yerine rağmen kaliteli bir kadrosu olduğunu söylemekte fayda var. Sezon başlamadan önce onları ilk dört sıraya, hatta Final Four’a yazanların sayısı hiç de az değildi. Sezon başladıktan sonra koç değiştirmenin, sıkışık fikstür arasında sil baştan bir yapı kurmanın zorluğunu yaşadılar. İkinci sırayı almış herhangi bir takımın seçme şansı olsa Baskonia aşağıdan karşılaşmak isteyeceği son ekip olabilirdi. Organizasyon tecrübesi, kadro kalitesi, koçu ve taraftar profili göz önüne alındığında “sevimli” bir rakip olmadıkları kesin. Ne var ki bu seride endişeli olması gereken taraf kesinlikle Baskonia. Çünkü kendilerini herhangi bir rakipten ayıran, fark yaratan her artılarına Fenerbahçe Doğuş’un cevabı var.
- Pedro Martinez dönemi başladıktan sonra Baskonia, elit seviyede olmasa bile çok daha derli toplu set hücumu oynamaya başladı. Fenerbahçe ise Avrupa’nın yarı saha savunmasında en iyi takımlarından biri. (Olympiacos, Panathinaikos, Fenerbahçe arasında en iyi tartışması yapılabilir).
- Timma, Garino, Granger gibi uzun ve güçlü kısalara sahip Baskonia, fiziksel büyüklüğü avantaj olarak kullanarak maçların belirli bölümlerinde fark yaratabilen bir takım. Öte yandan Fenerbahçe’nin gerektiğinde kullandığı “ultra uzun” beşleri Obradovic’in cebinde mevcut. Wanamaker-Datome-Kalinic-Melli-Vesely’i de aynı anda sahada gördük, Sloukas-Nunnally-Melli-Vesely-Thompson’ı da.
- Baskonia playoffa kalan EuroLeague ekipleri arasında rakiplerine en az hücum ribaundu veren takım. Pedro Martinez’in ekibi Tüm EuroLeague’de de üçüncü sırada bulunuyor. Onlardan daha az hücum ribaunduna izin veren iki takım, Anadolu Efes ve Brose Bamberg’in pek savunma yapamadığı, bu yüzden de rakiplere pek hücum ribaundu fırsatı kalmadığı düşünülürse aslında ligin bu alanda en iyisi Baskonia. Ne var ki normal sezonda oynanan iki maçta Fenerbahçe Doğuş, 10 ve 13 hücum ribaundu alarak rakibinin canını hayli yakmıştı.