Gün geçtikçe ilgi kaybeden eski kıta basketbolunun en önemli liglerinde şampiyonlar belli oluyor. Rusya’da, CSKA centilmen süpürmesi de denen 3-1 ile Unics Kazan’ı geçti. Yunanistan’da Olympiakos, efsane Diamantidis’in son finalinde Panathinaikos’a cömert davranmadı, seriyi 3-1 ile geçti. İspanya’da ise şimdilik finalistler belli oldu. El-Clasico basketbolseverler için ana yemekten sonraki tatlı olacak.
Gelelim ana yemeğe… Anadolu Efes-Fenerbahçe serisi, Obradovic’in dominasyonuyla tamamlandı. Seriyi 4-2 kazanan Fenerbahçe, iki yıl aradan sonra yeniden şampiyon oldu. 2014 yılında Galatasaray’a karşı oynadıkları ve bir sportif rekabetten çok savaşı andıran finalden sonra bu sene sadece basketbolun konuşulduğu bir seriyle şampiyonluğunu ilan etti.
Avrupa’nın en büyük basketbol adamı Obradovic’in Fenerbahçe’de elde ettiği başarıları kıskançlıktan uçuk çıkaracak cinsten. Üç yılda iki lig şampiyonluğu, iki Final Four, bir Türkiye Kupası ve bir Cumhurbaşkanlığı Kupası.
Bir tarafta mükemmel bir sezon geçiren, Avrupa şampiyonluğunu son saniyelerde kaçırmış Fenerbahçe, diğer tarafta Avrupa’nın en iyi kadrolarından biri olmasına rağmen bir türlü isteneni verememiş Anadolu Efes… Buradan bakınca serisinin favorisi zaten belliydi. Anadolu Efes’in sezon boyunca istikrarla devam ettirdiği neredeyse tek şey istikrarsız oyunuydu. Bu da başta, 2016’yı hedef yılı olarak gösteren Ivkovic’in hatasıydı.
Duda’nın gönderilmesi her ne kadar şık olmasa da sportif açıdan doğruydu. Ardından Anadolu Efes yönetimi, sezonu “idare etmek için” Ahmet Çakı’yı görevlendirdi. Çakı o görevi hakkıyla taşıdı. Zaman zaman, Obra’nın karşısında olmayı veya finali kaldıramasa da genel olarak iyi bir performans sergiledi. Bir finalde iki kazanan olmaz ama hayat bazen istisnalar yaratır. Bu finalin iki kazananı oldu: Fenerbahçe ve Ahmet Çakı.
Sezonun bitimine sadece üç hafta kala görevi alan ve finallere kadar sekizde sekiz ile gelen Çakı, imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdi. Savaşan bir takım yaratmayı başarsa da sahadaki alışkanlıkları değiştirmeyi başaramadı. Çünkü oyuncularınız çok yetenekli olsa da, sizi anlasa da bu çoğu zaman yetmez. Doğruyu “bilmek” ile “yapabilmek” arasında çok büyük fark var. O fark tekrar ettikçe kapanır.
Çakı, göreve gelir gelmez topu guardların elinden alacaklarını açıklamıştı. Daha çok koşan, erken hücum eden, açık sahayı kovalayan, kanat oyuncularının daha çok devrede olduğu bir sisteme döneceklerdi… Ki Efes’in kadrosu için doğru basketbol zaten buydu. Sorunlar çözümü doğurduğu gibi, bazen çözümler de yeni sorunları doğurur. Efes’in doğru basketbolunu içselleştirmeye zamanı yoktu. O nedenle zaman zaman doğruyu yaparken yoldan çıktı, üretim sağlayamadı. Final boyunca sayısız, 12-0, 20-1, 15-0 gibi seriler yedi. Çünkü Anadolu Efes arayıştayken Obradovic’in doğru basketbolu tıkır tıkır işliyordu…
Obradovic ve Fenerbahçe kendi basketbollarını, üç yıldır Avrupa’nın en iyi takımlarına karşı test etti. Parlattı, cilaladı. Artılarını eksilerini çok iyi biliyor, daha da önemlisi sahada uygulayabiliyorlardı. Birçok takımı bu oyunla domine ettiler. Bakınız bu seneki Real Madrid ve geçen seneki Maccabi serileri.
Çakı ise Obradovic’in takımını iyi analiz edip, elindeki yegane avantaja sarıldı. Daha derin rotasyonun verdiği enerji.
O enerji bazen rakibi yıldıran bir silaha dönüşürken bazen de kendi takımına zarar verdi. Final serisinde daha önce neredeyse hiç görmediğimiz beşleri gördük. Dunston ve Tyus’un yan yana süre alması ne kadar garipse, Heurtel, Granger ve Doğuş’un aynı anda sahada olması da o kadar garipti.
Anadolu Efes beşleri ara sıra izleyenleri şaşırtsa da, Obradovic’in her hamlesi defalarca çalışılmış ve kusursuzdu. Özetle Çakı arıyordu, Obradovic bulmuştu.
Finalde iyi işler yapan Çakı kalır mı kalmaz mı bilinmez ama Türk basketbolunun önemli bir yetenek kazandığını düşünüyorum. Yolu açık olacaktır. Anadolu Efes ise final serisinde gösterdiği mücadeleyle naif taraftarı tarafından ayakta alkışlandı. Üstelik Efes’i alkışlayan sadece kendi taraftarı değildi. Efesliler ikincilik madalyalarını alırken Ülker Sport Arena’daki binlerce Fenerbahçeli Efes’i alkışladı. Basketbolumuz hatta sporumuz açısından görmeyi özlediğimiz anlardı. Fenerbahçe’ye gelirsek harika bir sezon geçirdiler. Avrupa ikinciliği, Türkiye Kupası son olarak lig şampiyonluğu ile başarılarını taçlandırdılar. Ve doğru idari hamleler, doğru insanlarla bir araya gelince neler yapılacağını kanıtlar gibiydi.
Sadece basketbolun konuşulmasını sağlayan tüm takımlarımıza teşekkürler.
Yazar | Çağlar Uzunca