Kadro
Avrupa’nın en büyüklerinden olduğu tescillenen Panathinaikos, 2010 – 11 sezonuna yine aktif bir transfer dönemi sonrası girdi. Partizan’ın pivotu Aleks Maric, Montepaschi Siena’nın ABD’li üç numarası Romain Sato, Olympiacos’un Yunan uzunu Ian Vougioukas, Maroussi’nin forveti Kostas Kaimakoglou ve genç Yunan guardlar Fotios Zoumpos ile Ioannis Karamalegkos kadroya katıldı.
Caja Laboral yolunu tutan atletik forvet Marcus Haislip, NBA’e giden Nikola Pekovic, Union Olimpija’ya geçen Giorgi Shermadini, Fenerbahçe Ülker’e transfer olan Sarunas Jasikevicius ve Aris’in kadrosuna kattığı guard Dimitrios Verginis, takımdan ayrılan isimlerdi.
Normal sezonda Power Electronics Valencia, CSKA Moskova, Union Olimpija, Efes Pilsen, Armani Jeans Milano takımlarıyla eşleşen Panathinaikos, deplasmanda Efes’e kaybetse de istikrarlı bir performansla bu bölümü yedi galibiyet ve üç mağlubiyetle bitirip grup lideri oldu.
Top 16’da Atina ekibinin rakipleri; Lietuvos Rytas, Caja Laboral ve Unicaja Malaga idi. Laboral ve Unicaja deplasmanlarından eli boş çıkan Panathinaikos, grubu Laboral’in arkasından ikinci bitirip çeyrek finale yürüdü. OAKA Arena’yı yıllar içinde gerçek bir kaleye çeviren Panathinaikos, sezon içerisinde burada oynadığı 10 maçın dokuzunu kazanmayı başardı.
Çeyrek finalde son şampiyon Regal Barcelona ile eşleşen Panathinaikos, çok görkemli bir koçluk kariyerine sahip olan Zeljko Obradovic’in en iyi performanslarından biriyle ilk maçını deplasmanda kaybettiği seriyi 3 – 1 kazanmayı başararak son yedi senede dördüncü kez Final Four’a kaldı.
Final Four’un gediklisi haline gelen Panathinaikos’u Valencia’yı beş maçta geçen Real Madrid, iki sezonluk aradan sonra son dörde geri dönen Maccabi Electra Tel Aviv ve Olympiacos’a tarihi bir farkla kaybettikten sonra toparlanıp seriyi alan Montepaschi Siena bekliyordu.
Bo McCalebb ve Nikos Zisis’in liderliğinde, David Moss, Tomas Ress, Shaun Stonerook, Rimantas Kaukenas gibi çok yönlü görev adamlarının varlığıyla tarihinde ilk kez bu aşamaya gelen Siena ile yarı finalde kozlarını paylaşan Yeşiller, guard ikilisi Dimitris Diamantidis ve Nick Calathes’in önderliğinde maçı 77 – 69 kazanarak son beş sezonda üçüncü kez finale yürüdü.
Maccabi’nin Real Madrid’i farklı geçmesiyle birlikte Panathinaikos, İsrail ekibinin son altı sezondaki üçüncü finalinde CSKA dışında karşısına çıkan ilk takım oldu.
Çekişmeli geçen ilk yarıda daha iyi olan taraf Panathinaikos olsa da Chuck Eidson ile maçta kalan Maccabi, üçüncü çeyreğin başında öne de geçti ancak oyun kurucu ikilisinin hazırladığı büyük bir seri meydana getiren Panathinaikos üçüncü finalinde de çift haneli üstünlüğü yakaladı. CSKA ile oynanan iki finalin aksine rakibinin kendisini yakalayamaması, Panathinaikos’un son beş yıldaki üçüncü, Obradovic’in de kariyerindeki sekizinci Euroleague şampiyonluğunu almasını sağladı. Dimitris Diamantidis, hem normal sezon MVP’si hem de Final Four MVP’si seçildi.