Yazı: Ferhat Yeşiltaş
FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin son 16 turunda iki temsilcimiz Türk Telekom ile Beşiktaş Sompo Sigorta karşı karşıya gelecek. İki galibiyete ulaşan tarafın çeyrek final vizesi alacağı eşleşmede saha avantajı ise başkent ekibi Türk Telekom’da olacak.
Normal sezonda A grubunu 14 maçta 11 galibiyetle lider tamamlayan Türk Telekom bu kupayı öncelikli hedef olarak belirledi. Final Four hedefiyle yola çıkan mavi beyazlılar ayrıca adını son 4 takım arasına yazdırıp Final Four için ev sahipliği yapmaya da istekli. Bu yolda grup aşamasını iyi bir performansla geçen Burak Gören’in öğrencileri elbette hem saha avantajı hem de rotasyon farkıyla Beşiktaş Sompo Sigorta karşısında da favori durumunda.
Bu sezon maç başına 83.8 sayı ortalamasıyla FIBA Şampiyonlar Ligi’nin en skorer 7. takımı olan Türk Telekom üç sayı çizgisinin gerisinden yakaladığı %40.4’lük isabet oranı ile ise zirvede yer alıyor. Başkent ekibinde Kyle Wiltjer, Muhammed Baygül, Nick Johnson ve T.J. Campbell dörtlüsü (takımdan ayrılan R.J. Hunter ile birlikte 5 isim) grup maçlarında %40’ın üzerinde üçlük isabeti kaydettiler ki, bu da pota altında önemli bir fiziksel avantajı bulunan Moustapha Fall’a boş alan açma adına çok değerli bir detay.
Saha içi isabet yüzdesinde de kupanın önemli ekibi Hapoel Jerusalem’in arkasında ikinci sırada yer alan Türk Telekom’da ayrıca sezon başında öngörülen “oyun kurma” problemi de bu rolün paylaşılması ile önemli ölçüde çözüme kavuştu. Takımda Muhammed, Fall, Johnson ve sonradan ekibe dahil olan Harris ana rotasyonda bir numara pozisyonundaki T.J. Campbell’dan daha yüksek asist ortalamasına sahip ki, bu da hem takım oyununu hem de Campbell’ın performansını çok daha olumlu etkiledi. Bu sezon ligde biraz daha düşük viteste ilerleyen mavi beyazlılar Ankara’daki Türkiye kupası maçlarında ise önce sezonun flaş ekiplerinden Pınar Karşıyaka’yı elemeyi başarmış, ardından kupa şampiyonu Fenerbahçe Beko’ya karşı da maçı kazanabilecek noktaya kadar gelse de iki sayıyla final şansını kaçırmıştı.
Türk Telekom’un takım kimliğinden bahsederken iç saha performanslarına da ayrı bir parantez açmak gerek. Özellikle Ankara’daki maçlarda sert ve oyun anlamında agresif bir mücadele sergileyen Türk Telekom bu mücadele dozajını ayarlayabildiği takdirde her takım için zorlu ve tehlikeli bir rakip olabiliyor. Bu nedenle FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde grubunu lider tamamlayıp hem son 16 turu hem de olası çeyrek final serisi öncesi saha avantajını alması hedefler için umutları yükselten bir unsur oldu.
Türk Telekom’un bu seride öncelikle yapması gerekenler elbette rotasyon avantajını tempoyla oyuna yansıtarak bir nevi siyah beyazlı rakibini yorarak sonuca gitmek olacak. Boyalı alanda Fall ile önemli bir fiziksel gücü de bulunan Türk Telekom dış atışlarda da sezon içi yüzdesini yakalarsa kağıt üzerindeki avantajını sonuca da dönüştürebilir. Bu konuda kadroya son olarak eklenen Kenny Kadji’nin de önemli bir transfer olduğunu söylemek gerek. Hem Fall’un maç sonlarına diri kalacak şekilde ekonomik kullanımı hem de mevcut şutör yapıya böylesi şut potansiyeli bulunan hareketli bir uzun eklenmesi kağıt üzerinde iyi bir tercih ama sezon adına böylesi geç sayılabilecek bir zamanda yapılan takviyelerin hemen önemli bir fark yaratabilmesi de biraz şansa, biraz da takım yapısına kalmış bir konu. Ancak başkent ekibi Muhammed ve Metin gibi kilit yerli oyuncularından belli seviyede bir katkı aldığı her maçta tabloyu kendisi adına olumluya çevirebilecek potansiyele sahip. Türk Telekom için dış atış ritmi ve enerjilerini maç geneline yansıtabilme düzeyi serinin kaderini de belirleyecek gibi görünüyor.