Virtus Bologna’yla 2019’da Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşamış biri olarak, turnuvanın son şampiyonlarından biri hala sensin. O sezonu ve o takımı nasıl hatırlıyorsun?
O takımdaki herkes için çok çetin bir sezondu. Soyunma odasındaki arkadaşlarımı kesinlikle özlüyorum zira orada özel bir oyuncu grubu bir araya gelmişti. İyi ve kötü zamanlarda birbirimize tutunduk. Çoğu insan şampiyonluk şansımızın olduğuna bile inanmıyordu ve o yıl birçok insanı haksız çıkardık.
Bu soru biraz kişisel. İzmir’de artık bir yıldan fazladır yaşıyorsun. Ve İzmir birçok farklı yemeğiyle ünlü bir şehir. Senin favorin hangisi?
İzmir’de bir yıldan fazladır yaşıyorum fakat bu zamanın çoğu pandemide geçti. Sezon içerisinde temizliğe ve taze meyve sularına özel zaman ayırdım; dolayısıyla dışarıda da çok fazla yemedim. Ne var ki buradaki taze deniz ürünlerini seviyorum ve ara sıra kahvaltıda taze pişi ile kendimi şımartıyorum.
Yaşamaktan ve basketbol oynamaktan en çok keyif aldığın ülke hangisi?
Buna cevap vermek bile çok zor. Birkaç farklı ülkede oynama şansına nail oldum ve her biri kalbimde farklı sebeplerden ötürü özel yerler tutuyor. Kültürel birikim ve farkındalık, global bir ekonomide yaşadığımızdan ve ben de 72 milletten insana rastlayabileceğiniz New York’tan geldiğimden, benim için çok önemli. Kariyerim boyunca farklı ülkeleri farklı sebeplerle takdir edegeldim; yani maalesef bir ülke seçemiyorum.
Kariyerini Avrupa’da geçiren bir oyuncu olarak, denizaşırı ülkelerde basketbol kariyerini sürdürecek genç oyunculara bir tavsiyen var mı?
Genç oyuncular için her kültürü ve bir parçası olduğun yeri benimsemek çok önemli. Ayrıca, paranızla basketbol sonrası için yatırım yapın. Vücudunuza ve zihninize saha içi ve dışında yatırım yapın. Denizaşırı basketbolda dayanıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu anlatamam; yani yediğinize ve içtiğinize dikkat edin. Son olarak, harika günleriniz olduğu kadar berbat günleriniz de olacak fakat kendinizi göklerde veya yerin dibinde görmemeyi her zaman hatırlayın. Ayağınız yere bassın.