Craig Sager, Michigan’da bir otelin dördüncü katında bavulunu boşaltıyor. İpek bir gökkuşağı düşüyor yatak örtüsünün üstüne: turkuaz ve eflâtun renklerinde bir ceket, mor ve lacivert pantolonlar, sarı ve deniz yeşili gömlekler, bir tane kırmızı Swarovski kristalleri ile kaplanmış, bir tane de altın benekli bir kravat. “Işığa doğru tut,“ diye dürtüyor kendini ve dikkatlice inceliyor kumaşı. Uyumlar akıl alıcı: mavi-ve-yeşil, kırmızı-ve-siyah kareli, sarı ve turuncu, pembe ve turkuaz zikzaklı. Sager yatakta kıyafetleri eşleştirirken hepsinin hikayelerini mırıldanıyor. Mendilleri açıyor ve etiketlerini koparıyor. “Bu bir koltuk ya da perde için olabilir,” diyor Sager bir tanesini göstererek. “Bundan iyi bir ceket çıkar diye düşündüm.“
İlk tur playoff serisi için, zirvedeki ve en dipteki takımları karşılaştıran Cavaliers-Pistons maçı için Detroit’e geldi. Son 25 yıldır yaptığı gibi, TNT için saha kenarını aydınlatacağı üçüncü maç için eflâtun, dördüncü maç için ise siyah-ve-kırmızı kareli cekette karar kılıyor (“İlk tercihim değil,“ diyerek kabul ediyor, “çünkü bu bir ESPN yayını“) ve “Playoff zamanı,“ diyerek havalara uçuyor 64 yaşındaki Sager. “Gösteriş açısından seviyeyi arttırmam lazım.“ Takım elbiseler gelişigüzel seçilmiyor. Her biri ev sahibine, şehre ve yılın zamanına göre özenli ayarlamaların ürünü. “Miami’de giydiğim keten takımı Detroit’te giyemem.“ diye açıklıyor.
Chicago’daki 2011 Doğu Finalleri sırasında Sager, Chicago uyumlu takım elbisesi maçın başlangıcından önce kuru temizlemeciden gecikince yıkılmış ve turuncuyu giymek zorunda kalmıştı. “Sager!“ diye bağırdı Chicago taraftarları o United Center’a adım attığında. “Bu bizim rengimiz değil!“ “Bu turuncu!“ diye cevap verdi. Aynı kombinasyonun içinde iki kez görülmeyi reddediyor. Bu yüzden de eski amerikan futbolcularından Michael Irvin bir duruşmaya Sager’in mavi kadife ceketiyle çıkmış ve Atlanta’da bazı gençler iş mülakatlarına deve kuşu ayakkabıları ile gittiler.
Uzun bir zaman, muhtemelen onu sadece kıyafetlerden dolayı biliyordunuz. Batavia Lisesi erkeklerine, mezuniyet fotoğrafları için siyah veya lacivert bir ceket giymeleri talimatı verilmişti. Sager turkuaz bir ceket ile fotoğrafçıyı şaşırtmayı başarmıştı. Moda ile bu kadar ilgilenmeden önce Northewestern’da basketbol ve Amerikan futbolu takımlarında oynuyordu. İlk sonbahar kampında iki kez beyin sarsıntısı geçirince kendini taraftar grubunda buldu. Bar bar dolaşırken küçük trambolini ile arabaların üstünden atlardı. Fakat amigolar çok seyahatlere katılmazdı ve Sager deplasmana gitmek için can atıyordu, bu yüzden de Ohio State maçına okulun maskotu olan kedi kostümünü giyip gitti. Maçı Nortwestern kazanınca Ohio State bandosu, hınçlarını aletlerini kullanarak maskottan çıkartmaya çalıştılar. Ohio State oyuncuları soyunma odasından çıkıp Sager’i kurtardılar.
1973 yılında Dil Bilimleri bölümünden mezun olduktan sonra Sager, Florida eyaletinin Sarasota şehrine taşındı ve orada yelken eğitmenliği, özel bir barda güvenlik görevlisi ve bir radyo kanalında stajyer muhabir olarak çalıştı. Daha sonra mavi-sarı takımıyla sarstığı kanalda hava durumunu sunmaya başladı. Yöneticiler gardrobunu badana yapmaya çalıştılar ve hatta renkli ceketlerini fotoğraflarda boyamaya bile çalıştılar. En sonunda, onun tavus kuşu anlayışını kucaklayabilecek bir ortam buldular: NBA. Kevin Garnett onu bir yılbaşı süsüne, Phil Jackson ise İyi Esprili Adam filminin baş karakterine benzetti. Onu sürekli acımasızca sıkıştırıyorlardı. “Şu lanet olası kıyafeti Philadelphia’dan almış olamazsın’’ diye bağırmıştı bir taraftar, ”Kardeş Sevgisinin Şehri” lakaplı şehirde. O da mağazanın çantasını ispat olarak kaldırmıştı.
“Oyuncular için bir kıyafet yönetmenliği kurduk ama sanırım yayımcılar için de yapmalıydık.” diyor eski başkan David Stern. Washington’daki 2001 All-Star maçında David Stern, Sager’a arenanın ışıklarını yansıttığı için çift ipekli metal rengi takımını değişmesini emretmişti. Kısa bir süre sonra Madison Square Garden’da Stern Sager’a aşırı kötü takımı için kötü bir bakış daha atmıştı. “Bu gece çok güzel görünüyor.” demişti David Stern’ın karısı, Dianne. “Hayat dolu ve eğlenceli biri ve sporun da böyle olması gerekmiyor mu?’’
Sager pick-and-roll savunması üzerine tez yazacak biri değil. O Triple Crown at yarışını kazanan Seattle Slew adlı atın yarıştan önceki gece ahırının yanında uyuyan, kendisi gibi sunuculardan olan Morganna Roberts’ın hapisten çıkması için kefaletini ödeyen ve Londra’daki evindeki botu ile Shaquille O’Neal’ı şaşırtan biri. Sager ile yapılacak bir röportaj muhakkak ya daha önceden sahip olduğu bir köpek yarışı pistinde ya da Sager Turuncu’suna bürünmüş garsonlar tarafından bira ve karides ağırlanan Hooters restoranında gerçekleştirilmeliydi. Bir bar sandalyesinde karısının yanında oturup, Stacy—kendisinden 21 yaş küçük olan eski bir Bulls takımı dansçısı—yabancıları, 1993 yılında Pistons takımından izinsiz bir şekilde ortalıktan kaybolan ve kendini öldürmeyi planlayan Dennis Rodman’ı Detroit’te bir gece kulübünün ikinci katında bulması hikayesi ile eğlendirerek. “Silahı vardı. Bunu yapacaktı. Ona bunun ne kadar aptalca olacağını anlattım.”
Artık o Hooters restoranına gidemiyor. Bir telefon görüşmesi bekliyor ve kravatındaki altın kristallere hayran hayran bakarken cırlak bir telefon sesi geliyor. “Sanırım arayan doktor.” diyor Sager. Oturma odasına doğru gitmek için izin istiyor. “Bugün kan değerlerim nasıl? Bugün dört mü? Tamam. Normali ne? 140? Tamam. Hayır, beni şaşırtmıyor. Anladım. İyiyim. İyi hissediyorum. Merak etme. Buna alıştım.” kapanıyor telefon. “Kan değerlerim dörtte!” diye bildiriyor zalim bir gülüş ile. “Şimdi bir yerim kesilse kan kaybından ölebilirim.”
Sager serinin 3. maçı için eflâtun ceketi, mor pantolonu, çizgili gömleği ve zigzag kravatı ile Palace Arena’nın girişine doğru yürüyordu. “Prince için.” diyor, sanki haftalar öncesinden planlamamış gibi. Parkeye adım atarken etrafında toplanıyor tüm görevliler karşılamak için: güvenlik görevlileri, bina çalışanları, kapıcılar. Onu idol olarak gördüklerini söyleyen yerel televizyon muhabirleri. Onun için dua ettiklerini söyleyen taraftarlar. Cavaliers’ın şutör oyuncusu J.R Smith ve Pistons pivotu Aron Baynes tokalaşıyorlar Sager ile sahaya girerken. Yaklaşık 100 imza dağıtıyor. “Ne zaman Craig Sager maçınızda görevli olsa, o maçın büyük bir maç olacağını bilirsiniz.” diyor LeBron James. “Ama kafamı kaldırıp onu şimdi kenarda görünce. . .” sesi kısılıyor. “Bunu konuşmak beni çok duygulandırıyor.”
NBA TV izleyenleri Sager’in, James ve Pistons’ın çaylak oyuncusu Stanley Johnson arasındaki filizlenen tartışma hakkındaki maç önü konuşmasını izlerken, onun parkeye adım atarken yaşadığı zorlukları muhtemelen anlayamazlar: Pazartesi ve Salı günleri Houston’da kemoterapi. Çarşamba gecesi Cleveland’da maç, Perşembe sabahı Detroit’e uçuş, uçuşlarda cerrahi maskesini takmasını, ellerini yıkamasını, alması gereken 20 hapını unutmaması için Stacy’den gelen hatırlatmalar. Perşembe öğleden sonra Detroit’de labaratuvar çalışması—“Doktorlar rakamlarıma baktı ve çıldırdılar!” diye feryat ediyor Sager —o gece Sinai-Grace hastahanesinde kan nakli oldu.
Sinai’de bir kendisine göre küçük bir yatakta uzanmış, sol kolunda serum şişesi takılı. Akşam yemeği için bir hamburger ve salata aşırdı. “Burada bir televizyonum bile yok.” dedi telefonda. “Değerler nasıl?” Doktorlar onun gece kalmasını istedi ama o karşı çıktı ve onu sabaha karşı 1.30’da bıraktılar. 16 saat sonra The Palace’daydı. Nakledilen kan ağzındaki, yüzündeki ve ellerindeki kan pıhtılaşmasına iyi gelmişti. “Bunu yapmayı kabul etmeseydim hafta sonunu getiremezdim.” diyor Sager. “Beni canlı tutuyor.” Genelde haftada iki nakil gerekiyor.
Sager’e 2014’ün Nisan ayında çok yorulduğunu hissettiği Dallas’taki bir maçtan sonra ilerlemiş kemik iliği kanseri teşhisi konuldu ve o günden sonra 2 kez kemik iliği nakli, 21 kemik iliği biyopsisi ve 20’den çok kemoterapi seansları uygulandı-bir seferinde bu iki hafta boyunca günde 24 saat sürmüştü. Zatüre ve grip yüzünden bir çok kez hastahanelik oldu fakat All-Star maçında görev almak için bunları herkesten gizledi. Sager halen daha Atlanta’da yaşıyor fakat zamanının çoğunu klinik bir davanın ortasında bulunduğu, Houston’daki Marriott Medical Center’da geçiriyor. Arkadaşları Mart ayında ona üç aydan altı aya kadar bir süre verildiğini duyunca çıldırdılar, fakat bu tedavi edilmeyecek bir hasta için öngörülen bir tahmindi ve o var olan en iyi tedaviyi görüyor. “Bu kadar savaşan bir hasta inanılmaz.” diyor doktor Naveen Pemmeraju. “Yaptığı neredeyse mucize.”
Kevin Garnett tarafından taklit edilen (“Bu takımı yanına al ve eve gidince yak“) Popovich’in sorularına donuk bir şekilde cevap verdiği (“Bu hayatımda duyduğum en saçma soru“) muhabir belki de ligin en çok saygı duyulan figürü oldu. Teşhis konulduktan sonra en büyük çiçeği KG gönderdi. En sıcak notu Pop bıraktı (“Her zaman takımımda yer alabilirsin“). Adam Silver ziyaretine geldi. “Yapacak daha büyük işlerin var.” dedi Sager.
“Hayır, yok.” diye cevap verdi Silver. “Sen NBA için, oyuncular, koçlar, yöneticiler ne kadar önemliyse o kadar önemlisin.” dedi.
Bir TNT yayını sırasında, herhangi bir stada, “Güçlü kal Sager.” yazılı pankartlar görmeden giremezsiniz. Geçtiğimiz ay Dwight Howard Sager için bir kan bağışı organizasyonu düzenledi. Lakers muhabirlerinden Mike Trudell ligdeki tüm meslektaşlarını bir gece için en tuhaf kıyafetlerini giymelerine ikna etti; ve Warriors’ın yıldızı Steph Curry Sager ile yaptığı röportaj sırasında konu yorgunluk üzerine gelince röportajı keserek ironi yaptı. “Seni ve neler yaptığını görünce, hiçbir şey için mazeretimiz yok.” dedi. “Sen hepimize ilham veriyorsun.”
Sager onu arayanların numaralarını ve isimlerini bir kağıda not alır. Yanında bir yığın kağıt ile dolaşır. Rodman onu sürekli arar. Karl Malone aradı. Phil Mickelson aradı. “Ben Phil Mickelson’ı tanımıyorum bile.” diyor Sager. “Tepkiler beni çok şaşırtıyor.” Lebron ya da Silver ya da onu ailesi ile tanıştıran ve 2013 yılında Jordan markasının bir reklam filminde rol almasını isteyen Chris Paul için şaşırtıcı değil. “O her şeyini veriyor.” diyor Paul Sager için. “Bir noktada Sager ligin kumaşının bir parçası olmuştu.”
“Oyuncu olarak onun ne zaman stat içinde olduğunu anlarsınız.” diyor TNT analizcilerinden Kenny Smith. “Ayrıca bilirsiniz ki, eğer Craig Sager sizin hakkınızda konuşuyorsa bu resmidir. Aileniz kaydetmiştir. Defalarca seyretmişsinizdir.” Clippers koçu Doc Rivers çaylak oyuncuların Sager ile ilk röportajlarına çağrılmalarını gözlemler. “Ne düşündüklerini biliyorum. ‘NBA’e şimdi adım attım.’.” diyor Rivers.
Detroit’te olduğu zaman Sager Matt Holsworth’u aramaya çalıştı. Sager Matt ile iki yıl önce, sinir hücresi kanseri hastalığına yakalanan ve hastahanede şans eseri Michigan State forveti Adreian Payne ile tanışıp arkadaş olan kızı Lacey ile ilgili bir haber yaparken tanışmıştı. Lacey 8 yaşında hayatını kaybetmişti. Sager onu çok düşünüyor. “Ben 64 yaşındayım.” diyor. “Ben çok şanslıyım ki dolu dolu yaşayabildim, büyülü bir hayatım oldu.” Sager’in babası, Al, Ordu Saati radyo programını yapan ve Richord Nixon hakkında konuşmalar yazan eski bir askerdi. Sager konuşma becerilerini babasından aldı. Ruhunu ise, bir keresinde onun lise takımındaki basketbol maçlarının birinde hakeme çok sinirlenip sahaya giren ve karakola götürülen annesi Coral’dan aldı.
Hank Aaron 715. Sayı turunu tamamladığında, Sager onunla saha içinde röportaj yapmıştı. Deion Sanders’ın 12 yaşındaki yeteneğini duyup final maçı için Florida’dan yayın yaptı. 2003 yılındaki Olimpiyat oyunları elemelerinde Porto Riko’da yolları kesişene kadar, Popovich’in onu nuisance olarak gördüğünü varsaydı, ve kişisel bir anısını paylaştı. Sager orduya gidip Falconlar için basketbol oynayacaktı. Son anda Batıya yönlendirildi ve onun yerine Norhwestern’i seçti. Pop ve Sags Colorado Springs’de takım arkadaşı olabilirlerdi.
Sager’in iki evliliğinden beş çocuğu var. Kacy(30), Craig Jr.(27), Krista(24), Riley(10), Ryan(9). Stacey Kocası hakkında onun paylaşmayacağı detayları paylaşır. O, mesela, size geçen hafta Cuma günü Houston’da golf oynadığını anlatabilir ama arkadaşının yanlışlıkla arabasına çarpıp kan pıhtılaşmasına neden olup Acil’e gittiğini anlatmaz. “Şikayet etmeyi sevmiyorum.” diyor Sager. “İnsanların bana bakıp, ‘Sager’a ne olduğuna bakın, çok üzücü, bu benim bildiğim adam değildi.’ demelerini istemiyorum. Böyle olursa beni görmeye gelmezler.”
Sager’in ziyaretçileri onu pek yatakta yatarken görmezler. Fotoğraf çekmek için ayağa kalkar, saçlarını tarar. Ayakları kemoterapi’den dolayı şişmişti ve Nike mağazası ona özel bir spor ayakkabı gönderdi. “Ona yardım etmeye gidiyorsun ve yanından daha heyecanlı bir şekilde ayrılıyorsun.’’ diyor 2006 yılında Lenf Kanserini atlatan TNT muhabirlerinden Ernie Johnson. Sager’in kıyafetleri onu kalabalık içerisinde hemen belli eder ve tüm buzları eritebilir. İte bu yüzden de bu kıyafetleri satın almıyor. Bir stilisti falan yok. “Böyle giyinmeyi seviyorum, kendimi rahat hissediyorum.’’ diyor. Renklere önem verdiği kadar modaya önem vermiyor. Önceki yapımcılarından D.T Slouffman ondan bir keresinde kızının dördüncü doğum günü için bir beyzbol topu imzalamasını istedi. Sager onun en sevdiği rengin pembe olduğunu biliyordu. “Holly Anne için.’’ diye yazdı Sager. “Mutlu yıllar. Parti zamanı! Sen pembe giyeceksin ben mor. Babanın arkadaşı yani komik ceketler içindeki adam.’’ Mesaj pembe ve mor renkler ile yazılmıştı.
Ceketleri bir kaç beden küçük olsa da o halen daha o renkli adam. Kan değerleri tehlikedeyken o sonuçları tahmin edilebilin birinci tur play-off maçlarındaydı. “Yaptığı şeyin tehlikesi var. Riski var.’’ diyor doktoru Pemmeraju. “Biz yine mental yönünü konuşuyoruz. İlham almak için nereye gidiyorsun? Onun için ilham bu iş. Eğer bunu yapamazsa, bu da zararlı olabilir.’’
Craig Jr. daha önce iki kez kemik iliğini bağışladı ve başarılı olmasına rağmen uzun sürmedi. “Belkide vücudum her şeyi reddediyor? Hayır. Durumun ciddiyetinin farkındayım ama inancım var. Desteğim var. Umudum var. Umut nefes kadar önemlidir.’’ diyor Sager.
‘’Ben ona mucize adam, diyorum.’’ diyor Sager’e 30 yıldır ayakkabı satan Atlanta’daki Friedman Ayakkabıları’nın sahibi Bruce Teilhaber.
“Tek istediğim, bu Mucize Adam’a başka mor ayakkabılar satabilmek.’’