Tecrübeli oyunculuktan, tecrübesiz koçluğa geçiş… Profesyonel kariyerimdeki en ilginç geçiş süreci diyebilirim. Hayatın her alanında böyle sert geçişleri yaşayabilirsiniz, hangi meslekten olursanız olun. Kimileri için kolay bir süreç olmayabilir bu geçiş, başlarda zorlanabilirsiniz. Ancak ben bu konuda çok şanslıydım, bu süreç benim için zorluktan ziyade keyif oldu adeta. Sebebine gelirsek, Banvit’te oynadığım iki sezonda hem tecrübemin etkisiyle, hem de Orhun abiyle olan pozitif diyaloğumun etkisiyle sahada adeta bir yardımcı antrenör gibiydim ve o macera yıllardan beridir aklımda olan antrenörlük hayalime iyice ısınmamı sağladı. Karakter olarak kendimi bu mesleğe uygun görüyordum ve profesyonel kariyerime kesinlikle bu yolda devam etmeliydim.
Nihayetinde de bu isteğimi gerçekleştirdim ve bir kez daha bir gerçeğin farkına vardım, antrenörlük ve oyunculuk bambaşka işler. Uzun bir kariyer yaşadım oyunculukta, farklı ülkelerde basketbol oynadım, çok farklı tecrübeler edindim ancak ne kadar tecrübeli olursam olayım, bu meslekte yani antrenörlükte çok yeniyim ve kat edeceğim çok uzun bir yol var önümde. Bu upuzun yolun daha çok başında olduğumu, kendimi çok geliştirmem gerektiğini ve çok sabırlı olmam gerektiğini biliyorum.
İlk başta da bahsettiğim gibi, geçiş sürecini keyifle atlatıyorum çünkü bu meslek için avantajlarla dolu bir kariyeri arkamda bıraktım. Çok başarılı bir oyunculuk kariyerinin yanı sıra ve çok iyi antrenörlerle çalışma fırsatına sahip oldum. Ergin Ataman, Orhun Ene, Jasmin Repesa, Velimir Perasovic, Bozo Maljkovic ve Aydın Örs… Bu isimler gerçekten çok önemli ve onlarla geçirdiğiniz her dakika, her saniye kendinize yeni bir şey katıyorsunuz. Bahsettiğim isimlerin felsefeleri her ne kadar farklı olsa da, sıklıkla tekrarladıkları çok önemli bir ortak mottoları vardı; basketbol basit bir oyundur ama basit oynamak çok zordur!! İşte tam da bunu, şu anda çalıştırdığım Karşıyaka Yıldız Takımı’na öğretmeye çalışıyorum. Basketbolu basit oynamak, temel felsefeniz bu olmalı. Yanlış anlaşılmasın, ben size demiyorum ki basit oynamak; topu eline alıp bulduğun ilk fırsatta potaya yollamak. Basketbolu basit oynamak, doğru pası doğru zamanda verebilmektir, hücumda doğru atışla kötü atışın farkını kavrayabilmek, iyi savunma yapmanın maç kazandırdığını anlamaktır. İşte biz bu temel olguyu erken yaşta çocuklarımıza öğretebilirsek, o zaman Türk basketbolunun ileride ekol olacağına olan inancımızı, her geçen gün daha da kuvvenlendirerek koruyabiliriz.
Kişisel hedeflerime gelecek olursak, bu uzun, zorlu ve yıpratıcı yolu yorulmadan tamamlamak, ve bir Euroleague takımının baş antrenörü olarak sahaya çıkmak en büyük arzum. Herkese mutluluklar dilerim.
Editör: Erce Esmer & Can Uluğtekin
Bize vakitini ayırmaktan hiç bir zaman çekinmeyen Serkan Erdoğan’a huzurlarınızda bir kez daha teşekkürler.