Röportaj: Dilara Durmuş, TrendBasket
Milli oyuncu Sinan Güler, A Milli Takımı’nın Tenerife kampında TrendBasket muhabirlerinden Dilara Durmuş’un sorularını yanıtladı.
- Öncelikle Koç Ufuk Sarıca ile çalışmak nasıl bir duygu?
”Ufuk abiyi oyunculuk yılları sırasında çocukluğumda tanımış olmak, daha sonrasında da antrenör olarak hem Efes’te hem de milli takımlarda farklı konumlarda olsa bile çalışmış olmak, buraya geldiğimde de milli takımlara dahil olduğumda da çok daha samimi bir ortam yarattı. Oyuncu olarak da tecrübesi olan ve oyuncunun beklentileri ve halinden anlayan, oyunculara beklentilerini anlatabilen bir antrenör. Bence bu yüzden de önümüzdeki milli takım jenerasyonları da şanslı. Umuyorum ki oyunculuğunda gösterdiği başarıyı, bir şekilde milli takımda ve antrenörlük kariyerinde de gösterecektir.”
- Tam da istediğim noktaya değindin. Ben de son jenerasyon hakkında neler düşünüyorsun diye sormak istiyordum.
”Açıkçası Türkiye’de jenerasyon boşlukları çok yaşayabiliyoruz. Şu anda baktığında Semih’lerin jenerasyonundan sonra en böyle kendini yüksek gösterebilecek jenerasyon Cedi’ler ve onların jenerasyonu gibi gözüküyor olabilir yaş yaş ortaya çıkan oyunculara baktığımızda. Ancak şöyle de bir gerçek var; oyuncu kimliğini oturtmaya çalıştığımızda ve herkesin bir araya geldiği ortamlarda çok da tehlikeli bir takım olabiliyoruz iyi şeyler yapabilecek şekilde. Mühim olan konu, şimdi önümüzdeki dönem boyunca, Çin bunlardaki ilk adım, hem enerjimizi sahaya yansıtan hem keyifli basketbol oynayan hem de birlikte oynayan bir takım oluşturmak. İnanıyorum ki burada bulanan bütün oyuncular, bunun oluşmasında elinden geleni yapıyor.”
- Az önce Cedi Osman’dan bahsettin. NBA’de ülkemizi temsil eden Cedi ve Furkan’ı izleme fırsatın oluyor mu? Performansları hakkında neler söylemek istersin?
”Cedi ve Furkan’la beraber aynı takımda da oynamış olduğumuz için ve milli takımlarda da belli bir süredir beraber olduğumuzdan dolayı farklı bir yakınlığımız da var. Mümkün oldukça konuşmaya da çalışıyorum kendileriyle. Maçlarını ise olabildiğince maç sonu görüntülerinden takip etmeye çalışıyorum. Özellikle Cedi, bu sene kendini gösterebileceği bir rotasyon ortamı içerisinde. Furkan tabii ki de daha derin bir takım içerisinde rol kapmaya çalışıyor ve o rolü bulduğu zaman da kendini ve yeteneğini gösterebiliyor. Ne olursa olsun ikisi için de önemli bir tecrübe ve erken yaşlarda bu kadar sorumluluk alabilecek iki oyuncunun, Türk basketboluna katkısı çok büyük olacaktır.”
- Fenerbahçe’ye dönecek olursak; Avrupa’nın en iyi koçu olarak taçlandırılan Zeljko Obradovic ile birlikte çalışıyorsun. Bu sana ne hissettiriyor, onunla çalışmak nasıl biraz anlatır mısın?
”Öncelikli olarak her gün konsantrasyonunun en üst seviyede olması gerekiyor ve her gün, bir gün önceden daha iyi olman gerekiyor oyuncu olarak ve buna hazır olman gerekiyor. İstediklerinin yanında benim en çok hoşuma giden tarafı, oyuna olan sevgisi ve konsantrasyonunu etrafındaki her insana hissettirme biçimi. Evet, seyirciler olarak herkes saha içinde yaptıklarını görüyor ama günlük hayat içerisinde ve bizimle beraber antrenmanlar içerisinde yaptığı hazırlık, oyuna ve oyuncularına gösterdiği saygı gerçekten konuşulan bütün konuların daha üst boyutunda ve daha çok önem taşıyan bir konu benim için.”
- Son olarak önümüzde hala belirli bir süreç var ama iki Türk takımı da Final Four 2019’a gidecek gibi görünüyor. Sence sizi nasıl bir ortam bekliyor? Türk basketbolu açısından bu durumu değerlendirebilir misin?
”Umuyorum ki her iki takım da katılabilir. Final Four’da bulunmak, apayrı bir tecrübe apayrı bir heyecan ve Türk basketbolunun bir parçası olarak oraya gelebilmek, Türk bayrağını ve basketbolunu temsil ediyor olmak önemli bir şey. Buradaki mühim olan konu da Fenerbahçe son beş senedir bunu yapıyor, umuyorum ki Türk basketbolu daha da istikrarlı bir şekilde Avrupa’nın en tepesine oynamaya devam eder. Şu an dengeler biraz farklı şekilde ilerliyor olsa da hak eden Türk oyuncular ve Türk basketbolunu daha da yukarıya çekebilecek Türk oyuncular da bu etkinin bir parçası olur daha da fazla.”