Röportaj: Begüm Ünal, TrendBasket
Sarunas Jasikevicius’la Zalgiris Kaunas’ın geçen hafta Bayern Münih’le oynadığı karşılaşmadan önce Audi Dome’da röportaj gerçekleştirdim.
Zalgiris Kaunas, EuroLeague ve NBA başta olmak üzere birçok farklı konuyu konuştuğumuz röportaj sizlerle!
-Öncelikle antrenmandan önce bizi ağırladığınız için teşekkür ederim. Şimdiye kadar yaşanan inişli çıkışlı performansınızı nasıl değerlendirirsiniz?
“İnişler ve çıkışlar EuroLeague’de çok doğal çünkü ligin ne kadar çekişmeli olduğunu biliyoruz. Biz de tüm oyuncularımızı uzun seneler takımda tutabilecek bir yapıya sahip değiliz. Deniyoruz ancak bu bizim için çok zor. O yüzden bunların olması mantıklı.”
-Evet bu yüzden geçtiğimiz sezon ve bu sezonki kadronuz arasında ciddi bir fark var. Yeni kadroya adapte olmak sizin için ne kadar zor oldu? Bu takımı kurmak ve takım kimyasını oluşturmak ne kadar zordu?
“Kolay mı zor mu bilmiyorum ama bu bizim işimizin bir parçası ve bunun için para alıyoruz. Bu bizim işimiz ve benim işimi yapmakla ilgili bir sıkıntım yok.”
-Peki bu sezon ve geçen sezonki EuroLeague’i karşılaştırırsak sizce daha çekişmeli bir lig mi oluyor, yoksa rekabet seviyesi azaldı mı?
“Bence hemen hemen aynı. Ligdeki rekabetin çok zorlu olduğunu düşünüyorum. Bir sonraki galibiyetinizin ne zaman geleceğini asla bilemiyorsunuz o yüzden fırsatlar geldikçe galibiyetleri toplayıp bir sonrakini çok düşünmemeniz gerekiyor.”
-Bu soruyu özellikle sordum çünkü bu sezon dört takım koçunu değiştirdi. Bunlardan sonuncusu Darüşşafaka oldu. Sezonun üçte biri geride kalmışken yaşanan bu değişikliklerden sonra EuroLeague’deki ya da Avrupa’daki takımların bu konuda aceleci davrandığını düşünüyor musunuz?
“Bu her zaman böyleydi. Yöneticilerin genel olarak sabırları yok. Tabii ki buna içeride neler olup bittiğini bilmeden dışarıdan yorum yapmak çok zor. O yüzden kendimde bu hakkı görmüyorum.”
-Tekrar Zalgiris’e gelirsek sezon sizin açınızdan çok da iyi başlamadı. Evinizde kaybettiğiniz çok fazla maç vardı. Takımın geçen sezon Final Four’a kalmasından dolayı bir baskı hissettiğini düşünüyor musunuz? Geçen sezonki başarıdan ötürü beklentiler arttı.
“Sonuçta evimizde ikinci lig takımlarına kaybetmiyoruz. Ligdeki her takımın evinde kazanacağı garanti değil. Fenerbahçe ve Olympiacos gibi takımlara kaybettik. Bu noktada artı eksi değerlerinden veya kazanma yüzdemizden ziyade gelişip gelişmediğimizle ilgileniyorum. Ve geliştiğimizi de biliyorum. O yüzden benim için en önemlisi bu.”
-Geçtiğimiz günlerde Koç Gregg Popovich’in basketbolun artık sıkıcı olduğuna ve güzelliğini kaybettiğine dair bir açıklaması vardı, belki siz de görmüşsünüzdür. Siz onun görüşleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçekten basketbol sıkıcı mı artık?
“Onun temel olarak bahsettiği şey üç sayılık atışların oyunu çok değiştirdiği yönündeydi. Ama bu bir dönem aslında. Daha öncesi uzunların dönemiydi, şimdi belki üç sayılık atış ya da small-ball dönemi. Pop’u her ne kadar sevsem de buna katılmıyorum. Bu oyunun da bir güzelliği olduğunu düşünüyorum. Basketbol değişiyor ve bununla beraber siz de değişmek zorundasınız. Bu konuyla ilgili bir diğer bakış açısı da NBA’deki koçların diğer uluslararası basketbol liglerindeki gibi oyuna çok etki edememesidir.”
-Bir de günümüzde sporun içinde kullanılan -basketboldaki gelişmiş veriler gibi- teknolojiler var. Siz bu tarz şeylerden faydalanır mısınız, yoksa daha fazla geleneksel alışkanlıklar ile devam eden bir koç musunuz?
“Bu da NBA ile daha alakalı bir şey ama bence teknoloji kullanılması gereken bir şey ve ben de bundan olabildiğince faydalanmaya çalışıyorum. Kendi fikirlerimin doğru olup olmadığından emin olmak için kontrol ederim, belki hata yaptığım zamanlar oluyordur. Basitçe söylemek gerekirse teknoloji ayrı bir yardım kaynağı.”
-Tekrar NBA’e dönecek olursak burada oynayan çoğu Avrupalı ve Amerikalının gözü orada. Fenerbahçe’den James Nunnally, Ekpe Udoh, Brad Wanamaker ve Lokomotiv Kuban’dan Ryan Broekhoff NBA’in yolunu tuttu ama yeterince süre bulamıyorlar. Avrupa’da süre alarak oynamak mı, yoksa NBA’de kenarda oturmak mı? Bu konu hakkında ne düşünürsünüz?
“Herkes kendi kararını vermek zorunda. Onlar mutluysa mutludur. Bahsettiğin oyuncuların çoğu zannediyorum ki ilk defa NBA’e gitti, onlar için bir hayali gerçekleştirmek bu. Eminim ki hepsi sezon sonunda oturup tekrar düşünerek önemli hissettiği rekabetçi bir takımda oynama ve hayallerini gerçekleştirmeye devam etme arasında bir karar verecektir. Bu kişisel bir tercih.”
-Çok iyi tanıdığınız koçlara karşı olan maçlarınızda -mesela Zeljko Obradovic ve Dimitris Itoudis- daha rahat mı hissedersiniz, yoksa aksine daha fazla mı baskı oluşur? Çünkü genelde bu tarz maçlarda birbirinizin ne yapacağını tahmin edebileceğiniz konuşulur.
“Öncelikle Zeljko ve Itoudis’e karşı oynamak hiç zevkli değil. En iyi takımlara sahipler, en iyi koçlar, çok zekiler, tecrübeliler ve maça çok iyi hazırlanıyorlar. Onun dışında çok bir fark yok zira ben her koça karşı aynı hazırlanırım. Hazırlık hemen hemen aynı fikirler ve takip edilmesi gereken belli bir sistemi içeriyor. Yaptığımız şey bu.”
-Son sorum tamamen başka bir alandan. Birlikte oynadığınız oyuncuları düşünürseniz bir ilk beş seçebilir misiniz?
“Anthony Parker, Diamantidis, Sabonis, Nikola Vujcic. Daha çok var ama aklıma ilk gelenler bunlar.