Turkish Airlines EuroLeague ve VTB Ligi’nde mücadele eden Khimki Moskova’nın koçu ve Avrupa basketbolun efsanelerinden olan Rimas Kurtinaitis, TrendBasket’in sorularını yanıtladı.
Röportaj ve Çeviri: Barış Cevahir
Zor bir EuroLeague sezonu oluyor. 18 takımlı lig usulü bir sistem var. Görüşlerin nelerdir bu konu hakkında?
18 takım var ve bu çok fazla maç demek. Bazı takımlar birçok güçlü turnuvada oynadıkları için problemler yaşıyorlar. Türkiye, Fransa, İspanya, VTB gibi liglerdeki takımlar için geçerli bu. Örneğin; VTB Ligi’nde EuroLeague seviyesinde oynayabilecek beş takım var. Bu takımlara karşı aynı oyuncularla bu kadar çok maç oynamak, özellikle EuroLeague’deki çift maç haftalarında zor oluyor. Ama yine de yeni sistem EuroLeague’i güzelleştirdi. Ancak herkesin bütçesi o kadar geniş değil ama yeni oyuncular da almanız lazım. Mesela Real Madrid birçok sakatlık yaşıyor; uzun bir sezon bu, sakatlıklar tabii ki olacak. Ve düşünmeye, antrenman yapmaya zamanımız yok. Bu sakatlıkların getirdiği bir problem. Tüm takımların problemi bu. Fenerbahçe de bu durumda. Lige nasıl başladılar, şu an nasıllar… Önemli oyuncularından sakatlıktan ötürü yararlanamadılar. Real Madrid’de bir oyuncu sakatlandığında yerini doldurabiliyorlar, rotasyondaki diğer oyuncuya hep sıra geliyor. Yeni format kısa süredir hayatımızda ama biz birkaç senedir lig usulünde tecrübe kazandık.”
Alexey Shved ile sezonun ilerleyen bölümlerinde bir tartışma yaşamıştınız. Herhangi bir sorun ya da sorunlarınız var mı?
“Herhangi bir sorunumuz yok. Beş yıldır onu tanıyorum. Daha önce de ona koçluk yaptım. Özellikle EuroLeague için çok iyi bir hücum oyuncusu. Savunmada da bazen iyi işler yapıyor, özellikle son maçında, iyi bir savunma yaptı. Şaşırdım savunmasına. Bu küçük taktiklerle alakalı. Bir problem varsa oraya savunma oyuncularını koymak gerekir. Hücum tarafında ise ihtiyacımız olduğunda tabii ki liderimizi sahaya koyacağız. Valencia’ya karşı nasıl oynadıysak öyle oynamamız gerekiyor. Tabii ki onu, liderimizi kenara aldım. Çünkü bir sonraki maça enerjisi gerekiyordu. Valencia’ya karşı iyi başladık. Bu tamam. Ancak savunmada problemler yaşadık. Shved üzerinden bir değişiklik yaptık. Ancak sonrasında yine onu oyun aldım. Birçok maçta da bunu yaptık. Ona saygı duyuyorum. Bir problemimiz yok. Sahada olduğundan dolayı mutluyum.”
Zeljko Obradovic önderliğinde Fenerbahçe Beko bu sezona etkili giremedi. Siz de onun oyuncusuydunuz önceden. Bu sezon bir de sinirlendiği molalar sezona damga vurdu. Bu konu üzerinden koç – oyuncu ilişkileri hakkında ne söylersiniz?
“Real Madrid’de oynarken bildiğin üzere Zeljko benim de koçumdu. Ona çok saygı duyuyoruz. Tabii ki zor bir koç. Onun istemediği bir şeyi yapıyorsan tabii ki mutlu olmayacaktır. Şunu hatırlıyorum: Antunez, oyun kurucuydu. Real Madrid’te bazı setleri oynuyorduk. Antunez, Zeljko’nun istediğinin tersi yönüne paslar atıyordu. Örneğin Sabonis solda olurdu. Ancak o sağ tarafa atardı. Zeljko “Neden?” diye sorunca da “boştu” derdi. Zeljko da “Hadi ama Antunez!” diye tepki gösterirdi. Belki kötü bir koçum, belki kötü bir set çizdim. Ancak ben 1 numaralı seti oynamanı istiyorsam, sen de farklı oynuyorsan ben takım mı kötü yoksa koç mu kötü bilemem. Anlatmak istediğim şey şu ki o disiplini seviyor. Oyuncular onu tanıyor, o oyuncuları tanıyor. Yıllardır burada. Onlara karakterini gösterecektir. Kayıp durumdayken bu durum normal. Ben de bazen oyuncularımla kötü konuşuyorum. Real Madrid’deyken bazen bizle sert konuştuğunu hatırlıyorum ama asla sanki bir hayvanmış ya da başka bir şeymiş gibi ona bakmıyorduk. Oyunculuk dönemimden şunu da hatırlıyorum ki eğer koç oyuncuyu iteliyorsa oyuncu da sıkı bir oyun çıkarırdı. Bunlar normal durumlar. Dolayısıyla şimdi zaman değişti. Şimdikiler ‘Koç sürekli benimle konuşuyorsun’ diyor. Tabii ki top kayıpları ya da taktiksel bir hata karşısında hafif kalamam ancak koç olarak bizler de sürekli değişmeliyiz. Bu bir takım kaybederken gerçekleşen normal bir oyun durumu.”