TB ÖZEL | Nikola Kalinic: “Obradovic’ten önce basketbol benim için hobiydi, iş olduğunu onunla öğrendim”

-Boş zamanlarında neler yapıyorsun? Doctor Who hayranı olduğunu biliyoruz. Sevdiğin başka diziler veya başka aktiviteler var mı?

“Çok büyük bir Doctor Who hayranıyım.”

-11. sezon pek de iyi değildi ama…

“İlginç. Dürüst olmak gerekirse bu konuya çok politik bir şekilde yaklaşacaktım ama belki de haklı olabilirsin. Ben yine de seviyorum. Dizi Doctor Who ile alakalı, maceralarla, yeni şeyler, yeni fikirlerle ilgili. Neredeyse beni kelimesiz bırakan birkaç sezonu var bence. Bunun dışında filmler izlemeyi, kitaplar okumayı, kahve içmeyi ve hava güzelken dışarıda dolaşmayı seviyorum. Hava kötüyse benim ruh halim de biraz düşük oluyor. Hava güzelse de mutlu ve modumda oluyorum.”

-Bugün mutlusun o zaman.

“Evet harikayım! (Gülüyor) Kahvem var, hava güneşli. Gerçekten iyi hissediyorum. Bunlar dışında mızıka çalmayı denedim bir ara. Çok iyi değildim. Satranç oynamayı seviyorum. Satranç becerilerimi geliştirmek için bazı kurslara gitmek istiyorum. Çok fazla müzik dinliyorum. Yaptığım bazı şeyler bunlar. Dürüst olayım sosyal medyada çok vakit geçiriyorum aynı zamanda. Çok mutlu olduğum bir durum değil bu, kendimi geliştirmeye çalışıyorum bu konuda.”

-Tam da sosyal medya ile alakalı bir soru sormak üzereydim. Sen de şimdi belirttin ama sosyal medyada vakit geçirmeyi sevdiğini biz de gözlemliyoruz. Hatta EuroLeague’in web sitesine yazdığın yazıda internet ile alakalı şöyle bir ifade kullandın: “Nikola Tesla ve Albert Einstein’ın bilgiye bu kadar kolay ulaşılabilen bir çağda neler yapabileceklerini düşünebiliyor musunuz? Onun yerine biz interneti komik videolar izlemek ve selfie çekmek için kullanıyoruz.” Sosyal medya kullanımıyla alakalı görüşlerin nedir?

“Sosyal medyanın tam olarak kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Nasıl kullandığınızla alakalı. Eğer bilginizi geliştirmek için, dünya ile ilgili, kendinizle ilgili, sanatla veya felsefe ile ilgili ilginç şeyler öğrenmek için kullanırsanız o zaman harika bir yer. Eğer internetinizi sandalyeden düşen kedi videosu izlemek için kullanıyorsanız bence dünyadaki vaktinizi boşuna harcıyorsunuz. Ama bu da tamam, herkesin kendine ait bir görüşü var. Ben sosyal medyada geçirdiğim zamanı azaltmaya çalışıyorum ve yavaş yavaş, adım adım başarılı olmaya da başladım.”

-Röportaj için araştırma yaparken Twitter’da bazı Sırpların sana ülkeni ihmal ettiğini söylediklerini gördüm. Kendi vatandaşlarından böyle şeyler duyduğunda ne hissediyorsun?

“Her zaman böyle yorumlar olacak. Hala geçmişte yaşayan bazı ahbaplarım var. Hala Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşıyorlar. Blic’e verdiğim –herkesin yanlış anladığı ya da anlamak istediği gibi anladığı- röportajda da bunu açıklamaya çalıştım. Bence hep birlikte çalışmaya başlamalıyız. 10-20 sene önce olan şeyi umursamıyorum. Hele ki 500-600 sene önce yaşanan şeyi hiç umursamıyorum. Kosova Savaşı falan… “

“Kimin iyi insan olduğunu bilmiyorum. Eğer biri bana karşı iyiyse ben de ona karşı iyi olurum. Eğer bana karşı kötüyse onu görmezden gelirim. Bu mesajı gerçekten herkese iletmeye çalışıyorum. Biri bunu yanlış anladı ve burada yaşadığımı, bir Türk’e veya bir Osmanlı vatandaşına veya her neyse ona dönüştüğümü söyledi. Bence saçmalık. Türkiye’yi seviyorum. Sırbistan’ı da seviyorum. Orası benim ülkem, orada büyüdüm, ailem orada. Neden iki ülkeyi de seçemeyeyim ki?”

-Yurt dışına çıkmak ve orada yaşamak bu konuda fikrini değiştirmiş olmalı. Sadece Sırbistan’da yaşayan biri olsaydın senin görüşlerin de aynı olabilirdi.

“Sadece basketbol için değil de arkadaşlarımla beraber Avrupa’da seyahat etmeye başladığımda beklentilerimiz bize okullarda ve televizyonda ne öğrettilerse o yöndeydi: Sırplar dünyadaki en iyi insanlar, bize karşı tüm dünya, herkes bizden nefret ediyor çünkü biz en iyiyiz. Sonra Avrupa’da bir yere gittim ve birine Sırbistan hakkında ne düşündüğünü sordum. Bana ‘Sırbistan hakkında ne söyleyebilirim bilmiyorum.’ dedi. ‘Sibirya veya Rusya mı demek istedin?’ diyenler oldu. Ben de ‘Hayır Sırbistan ve Balkanlar dedim. Sırbistan’ı nasıl bilmezsin, herkes bilir.’ dedim. Önce bunun istisnai bir durum olduğunu düşündüm fakat sonra bu durumu birkaç kez daha yaşadım. Daha sonra fark ettim ki belki de televizyonda gördüklerimizin, gazetede okuduklarımızın tamamı doğru değildi.  Sonra araştırma yapmaya başladım ve ülkemizin harika olduğunu gördüm. Evet, ülkemizde çok fazla sayıda birbirinden güzel şey vardı ama kendimize fazla güveniyorduk. Dediğin gibi belki de olay budur, daha fazla gezmeli ve daha çok hikaye paylaşmalıyız.”

“İnsanlar çoğunlukla bir şeyi anlamadıklarında ondan korkarlar. İnsanlara sürekli Türkiye’ye gitmelerini ve nasıl bir yer olduğunu görmelerini söylüyorum. Osmanlı İmparatorluğu hakkında konuşmamalarını. İstanbul’a gidin diyorum. Şimdi ucuz uçuşlar da var. Görecekler ki artık kimse 500 sene önce yaşanan bir şeyi önemsemiyor.”