-Peki senin için sezonun genel hikayesini anlatır mısın?
“BSL’de de EuroLeague’de de takımca istediğimiz sonuçları alamadık. Sezonun başında ben daha çok BGL tarafındaydım. Şu an A Takımla daha çok vakit geçiriyorum. Takım istediği sonuçları alamasa bile her oyuncu kendini geliştirmeyi ve bu sonuçlardan bile bir şeyler kapmayı öğrenmeli. Ben de onu yaptım. Selçuk Ağabey’in bana verdiği şanslarla bu tecrübeyi edindim elimden geldiğince. Takım için kötü olsa da benim için önemli bir sezondu.”
-2000 jenerasyonunun en dikkat çeken oyuncususun genel manada. Bu durum senin üzerinde bir baskı yaratıyor mu?
“Baskıdan çok heyecan yaratıyor. Bulunduğum yerin kıymetini biliyorum. Bu durum beni daha çok çalışmaya sürüklüyor. O nedenle üzerimde ‘negatif’ bir baskı yok.”
-Genç bir oyuncusun ve elbette oyunun eksik gördüğün bir yön olacaktır. Nelerin üzerine daha çok gitmen gerektiğini düşünüyorsun?
“Hedeflerimi düşünürsek, son senelerde EuroLeague ve NBA’in çok fiziksel ligler olduğunu varsayarsak öncelikle fiziğimi geliştirmem lazım halter idmanlarıyla. Şutumu silahlarım arasına almam lazım. Onun dışında fundamental üzerinde de durmalıyım. Esasında önemli olan ne çalıştığımdan çok, çok çalışmaya devam etmem gerektiği.”
-Şimdiye kadar ardında etkileyici bir kariyer bıraktığını söyleyebiliriz. Şöyle bir geriye dönüp baktığında kariyerine, en önemli olarak gördüğün ve güzel bir anı olarak neleri sayarsın?
“Geçen sezonki takımı sayarım. BGL’nin ilk senesinde finale çıkmamızı. O takım benim için gerçekten çok özeldi. Bir her idmanda sanki düşmanmışız gibi birbirimizle kavga ediyorduk, birbirimizi çok zorluyorduk. Ancak çıkışta da beraber yemek yiyorduk, çok farklı ilişkilerimiz vardı ve şu anda da hepsiyle görüşüyorum. U16 Avrupa Şampiyonası’nda aldığımız bronz madalya da benim için çok özeldi. İlk uluslararası madalyamdı. Ve bu sezonu sayabilirim. A Takımda süreler bulup iyi işler yaptığıma inanıyorum.”