-Saygı duyulan bir turnuva olan Adidas NGT’de triple-double yapmıştın. Bu tarihi bir başarıydı açıkçası. O an neler hissetmiştin?
“Brose maçıydı. Son maçımızdı ve oradan güzel ayrılmak istiyorduk. Keyifli bir şekilde ayrılmak istiyorduk. Öncelikli hedefimiz tabii ki maçı kazanmaktı. Maçı da yüksek skorlu bir farkla kazandık. Aslında triple-double diye bir hedefim yoktu maça başlarken. Ama baktım istatistik kendiliğinden gelişmiş. Benim için çok özel bir andı. Maç esnasında o duyguyu tam yaşayamıyorsunuz ancak maçın ardından önemli bir şey yaptığımı hissettim.”
-Bir idolün var mı?
“Sarunas Jasikevicius. Sahadaki duruşu, liderliği ve oyun bilgisiyle örnek aldığım bir isim.”
-Basketbolun senin için en güzel yanı nedir?
“Ben bir guard olduğum için takım arkadaşlarımı düşünmek benim en önemli görevlerimden biri. Takım arkadaşlarımı yükseltmek, onları daha iyi yere çekebilmek, oyuna sokmak… Bu yüzden asist diyebilirim. Sayı, asist, top çalma istatistiklerinin duruma göre hepsinin çok farklı değerleri var ama en önemlisi asist diyebilirim.”
-Basketbola Efes altyapısında başladın ancak seni sen yapan yer Darüşşafaka. Bu organizasyon sana neler kattı? Buradaki genel yapı itibariyle Darüşşafaka Lisesi’ndeki öğrencilerle de içli dışlı oluyorsunuz bazen.Genel olarak Darüşşafaka organizasyonu sana neler kattı, bunlardan bahsedebilir misin genel olarak?
“Darüşşafaka’nın bana kattığı en önemli şey aile olgusu. Buradaki öğrencilerle çok iyi ilişkilerimiz var, ağabey-kardeş ilişkisi. İstekleri ya da sorunları olduğunda bizlere gelip danışıyorlar ve desteklerini esirgemiyorlar. Bunlar çok önemli şeyler ve aile olgusu birçok kulüpte yok. Buradaki tanıdığım, çalıştığım insanlar, koçlarım her zaman benim arkamda oldu. Bu konuda da çok şanslıyım ve hepsine teşekkür ediyorum. Şu anda da Semih Uslu ve Semih Turan’la çalışıyoruz. Onlarla da çok iyi ağabey-kardeş ilişkimiz var. Kısacası en önemlisi aile olgusu diyebilirim. Herkesin bana destek olması, herkesin iyi niyetli olması… Bunlar çok önemli şeyler.”
-Selçuk Hoca’nın gelişiyle daha fazla süre almaya başladın A Takımda. İlk profesyonel maçına çıktın ve bu da bir EuroLeague maçıydı. Bu da kesinlikle daha özel bir durum. Selçuk Hoca da Alman Lisesi çıkışlı. Kendisiyle ilişkileriniz nasıl?
“Şu an eğitim ve basketbolu bir arada götürmemden dolayı ve Alman Lisesi’nin de zorlu bir okul olması beni çok zorluyor. Hem A takım temposu, hem Alman Lisesi’nin temposu, aynı zamanda üniversite sınavı… Ama bu konuda beni anlayacak koçlardan belki de en iyisi Selçuk Ağabey’dir. Okulla alakalı sorunum olduğunda ya da bazı zamanlarda okula daha fazla ağırlık vermem gerektiği durumlarda, eksiklerim olduğunda bana her zaman yardım ediyor. Beni iyi anlıyor tabii ki. Bu konuda onunla çok iyi bir ilişkimiz var. Sonuçta aynı liseden mezun olmuş olacağız. Tabii mezunlar arasında da özel bir ilişki vardır. Aynı liseden mezun olacağım koçla çalışmak benim için çok özel.”
-Baskonia maçıydı ilk profesyonel maçın. O maç olsun, Milan, Khimki, Real Madrid maçları olsun kritik anlarda seni sahaya sürme cesaretini gösterdi Selçuk Hoca sezonun geneline baktığımızda. Neler hissettin Baskonia maçına çıkarken?
“Baskonia maçına çıktığımda çok heyecanlıydım. Hem ilk maçım hem de ilk EuroLeague maçımdı. Böyle önemli bir maçta sahaya girdim ve ne mutlu o maçı kazandık. Sahaya girdiğimde bir anons yapıldı, “Altyapımızdan çıkan oyuncumuz Mert Akay ilk kez sahada.” şeklinde. Topu getirirken onu dahi duydum, çok heyecanlıydım. Molada kenara geldiğimde hala hiçbir şeyin farkında değildim. İlerleyen maçlarda, Milan maçı, Khimki maçında bu heyecanımı attım süre aldıkça. İyi de performans gösterdim. İyi performans gösterdiğim maçların EuroLeague maçları olması benim için daha özel.”