TB ÖZEL | Kerem Gönlüm: “Kendimizi kaybolan jenerasyon olarak görüyorum”

– Farklı türde sorulara geçmek istiyorum. Biz aslında Türkiye’deki basketbolseverler olarak birçok iyi uzunu gördük. Sizi gördük, Mirsad Türkcan’ı gördük, Mehmet Okur’u gördük, Ersan İlyasova’yı gördük… Ama özellikle 2010’lardan sonra bu kalibrede yetişen bir uzun pek göremedik. Sormak istediğim soru şu: Milli takıma as bir uzun oyuncunun yetişmeme nedeni ne sizce?

“Aslında sadece uzun oyuncu olarak düşünmemek lazım. Diğer pozisyonlarda da durum farklı değil. Genel anlamda bir oyuncu yetiştirememe kısır döngüsüne girdik biz. Aslında birçok oyuncu da var ama röportajın başlarında da konuştuğumuz süre alamamalar, genç oyuncuların çalışıp çalışmaması, genç oyuncuların kontratları imzalayıp ‘Aa ben oldum’ deyip o kafaya bürünmeleri hep etken. Ama şu anda da iyi uzunlar var bence. Biz şu an bunları parlatamıyoruz. Mesela ben Sertaç Şanlı’yı çok beğeniyorum. Metecan Birsen mesela zihinsel anlamda ilerleme kaydedebilse çok önemli, üç dört oynayabilen çok yönlü bir oyuncu olabilir bence. Dediğim gibi uzunlarımız var ama onları bir türlü parlatamıyoruz.”

– Bu oyuncuların kaybolmamasının temel nedeni oynayamamaları yani?

“Evet, bence öyle.”

– Peki, farklı bir soruya geçmek istiyorum. Devşirme oyuncu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin döneminizde Emir Preldzic vardı, şimdi ise Dixon ve Wilbekin var. Devşirme oyuncuya bakış açınız nedir?

“Milli takım baz alındığında diğer takımların hepsi bunu yapıyor. Sonuçta bir rekabet ortamına girmek için de karakteri düzgün, ülke yapısına uygun isimler devşiriliyor. Bizim devşirdiğimiz isimler de bizden biriydi zaten. Emir dediğin oyuncu 8-10 sene oynadı ligimizde. Bobby Dixon içimizden biri oldu. Scottie Wilbekin’in belki sadece kısa bir Darüşşafaka macerası var ama o da çok önemli bir oyuncu. Diğer ülkelerle rekabet etme konusunda devşirme, özellikle bizim milli takımımızdaki skor üretme sıkıntımız göz önüne alındığında önemli bir hamle. Bizim en büyük sıkıntımız skor üretmek. Bizim oyuncularımız süre alamıyorsa oyuncular formda gelmiyorsa skorla ilgili bir sıkıntı yaşanır doğal olarak. Hiçbir maç atmadan kazanılmıyor. Bir yere kadar tutabilirsin ama bu işin bir de atma kısmı var. Dikkat edersen genelde devşirmeler skorer olarak seçiliyor genelde. Sadece Emir çok yönlü bir oyuncuydu. Yani ben açıkçası devşirme konusuna olumsuz bakmıyorum. Onlar içimizden biri ve ülkemizi bilen oyuncular. Bir katkı sağlayacaklarsa takımı iyi bir yerlere getireceklerse bir olumsuzluk görmüyorum. Olumlu bakıyorum yani.”

– TÜBAD’ın geçtiğimiz sezon yayınladığı bir koç kriteri vardı. Siz bu kriterlere tamamen katılıyor musunuz?

“TÜBAD açıkladı, sonra kurallar geldi ve federasyon da onları yayımladı. Polemik yaratmak istemiyorum ama bunlar bana çok uzun vadeli ve üzerinde düşünülmüş plan ve projeler olarak gelmiyor. Günü kurtarmak adına yapılan proje olarak geliyor. Çok uzun vadeli veya planlı biçimde yapılan bir çalışma olarak görmüyorum. Bir şey ya vardır ya da yoktur. Her sene bir kural getirilecek bir yapı olmaması lazım özellikle Türk sporu için.”

– Bu sezon Türk koçların başarısı üzerine ne söylemek istersiniz? Burak Gören lige yeni yükselmiş Telekom’u playoff’a soktu ve Fenerbahçe’den bir maç aldı, Ertuğrul Erdoğan son sezonun en istikrarlı Galatasaray’ını yarattı, Ergin Ataman EuroLeague’de final oynadı, Orhun Ene zaten istikrarlı bir TOFAŞ’ı başarıyla idare ediyor. Hakan Demir de Banvit’i playoff’a soktu. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

“Son yıllara baktığımızda Türk koçların biraz daha takımların başarısında ön plana çıktığını görüyoruz. Yabancı koçlar biraz daha gözden düştü gibi ama tabii ki ligimizde önemli yabancı koçlar var. Ben özellikle Türk koçların çok daha fazla olmasını istiyorum. Bir Türk koçun sana verdiği duyguyla, motivasyonla, iletişim başarısıyla yabancı hocanınki bir değil. Önemli koçların, Türk koçların bu başarılı çizgilerini devam ettirip sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da koç ve Amerika Birleşik Devletleri’nde asistan koç olarak görmeyi isterim.”

– Peki sizce bunun önüne geçen şey ne? Neden Türk koçlar Avrupa ya da Amerika Birleşik Devletleri’ni gözüne hedef olarak kestirmiyor? Sadece Oktay Mahmuti, Ergin Ataman ve Ahmet Çakı’da bunu gördük. Ve sadece Ergin Ataman’ın çok açık bir şekilde “Benim bir NBA hedefim var.” şeklinde bir beyanı var. Neden durum böyle sizce?

“Aslında bence hedef olarak kestiriyorlardır ama cesaretle alakalı bir durum olabilir. Oralara bir şeyleri ispatlayıp, insanların dikkatini çekip gitmek mümkün. Türkiye’deki koçlar için konuşursak sanki bir Avrupa basamağıyla birlikte bir NBA olabilir. Çünkü Avrupa’da basketbol çok farklı oynanıyor ve oradaki sistemi görmek vizyonu geliştirmek açısından çok önemli. Bir basamak olarak bence ilk olarak Avrupa’da koçluk yapıp sonra NBA’e yönlendirmek lazım. Daha önce NBA’de hiç Türk koçumuz olmadı. Ama bu olmayacağı anlamına da gelmiyor. Bence o kapasitede koçlarımız da var. Hedeflerini buralara yükseltmeleri lazım.”

“TÜBAD’ın kuralları günü kurtarmak için yapılan projeler gibi geliyor”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler