Röportaj: Metehan Metin Çetin, TrendBasket
Pınar Karşıyaka Altyapı Koordinatörü İnanç Koç, TrendBasket’in sorularını yanıtladı.
Kaptanlık yaptığı kulübe 25 Mart tarihinde altyapı koordinatörü göreviyle dönen eski basketbolcu İnanç Koç, Karşıyaka’nın altyapıdaki hedeflerini, 80 günlük süreçte neler yaptıklarını ve yapacaklarını TrendBasket’e anlattı.
U16 Erkek Takımı ile kazanılan Türkiye Şampiyonluğu, değişen yerli kuralı hakkında görüşlerini ifade eden İnanç Koç, yönetimle yaptığı görüşmeyle birlikte yeni sezonda genç oyuncularla TB2L’de mücadele etme fikrinin olurunu aldığını söyledi.
Sizleri röportaj ile baş başa bırakıyoruz!
- Sizin göreve gelişinizle birlikte Karşıyaka altyapısında bir ivmelenme oluştu. Bu doğrultuda U16 Erkek Takımı Anadolu Efes’i mağlup ederek Türkiye Şampiyonu oldu. Genel olarak göreve gelme ve şampiyonluk sürecini nasıl anlatırsınız?
”Göreve gelme sürecim ilk olarak karşılıklı görüş alışverişiyle başladı. Daha sonrasında hem yönetimin hem de altyapı şube yönetiminin vizyoner bakışıyla gelişti. Hatice hanımın önderliğindeki altyapı yönetimimiz bana altyapı koordinatörlüğü için resmi bir teklifte bulundu. Burada kaptanlık yapmış üç kupa almış bir oyuncu, koçluk yapmış bir spor adamı ve bir veli olarak görevin beni beklediğini hissettim. Bu yüzden görevi kabul ettim. Ben göreve gelmeden önceki süreçte burada istenmeyen, hiç de alışık olunmayan olaylar -antrenörlerin iş bırakması, veliler arasındaki huzursuzluk, gidişatın ne yönde olacağına dair belirsizlikler- vardı. İlk olarak buradan başladık. Buraya ilk gün sabah geldiğimde herkese merhaba dedim ve işe başladım çünkü herkesi 20-25 yıldır tanıyordum. Ekip çalışmasına ve başarısına inanan biriyim. Saygı, güler yüz ve çok çalışma prensibiyle yola başladık. 80 günlük süreçte de yapmak istediklerimizi, hayal ettiklerimizin bir kısmını gerçekleştirdik.
Şampiyon olan U16 Erkek Takımı için ilk geldiğimde onlara pozitif ayrımcılık göstereceğimizi söyledim. Çünkü elimizde tek şampiyona takımı kalmıştı. Bunlarla ilgili yönetimimizin, başkan İlker Ergüllü’nün çok büyük desteği ile hazırlandık. Yaklaşık 60 günlük idman sürecinin 55-56 gününde tam zamanlı olarak takımla beraberdim. Başlarda bu durum onlara biraz değişik geldi ancak ben, çocuklarla şampiyona oynayacaksam ve takıma ufacık bir katkım olacaksa onları tanımak, görmek ve desteklemek için bunu yapmalıyım dedim. Çocuklar müthiş bir alın teri ortaya koydu ve bunu da şampiyonlukla taçlandırdı. Bizim de motivasyonumuz bir üst seviyeye çıktı.”
- Altyapıda önümüzdeki yıllardaki hedefleriniz neler?
”Altyapı bir derya deniz. Hedefler asla bitmiyor. Burada bütün velilerle toplantı da yaptık. Onlara, öncelikle bizim burada hedefimizin iyi insan, iyi sporcu yetiştirmek olduğunu dile getirdim. Ekibimizin ortak mantalitesi bu. Sonuçta herkes basketbolcu olamayacak. Karşıyaka altyapısından çıkan bir oyuncunun iyi bir insan, iyi bir sporcu olması bizim için çok büyük bir manevi başarı olur. İşin tabii sportif yönünde ise her geçen gün çıta çok yükseliyor. Bu ölçüde biz elimizdeki oyuncu grubunu yukarıya nasıl hazırlayabilirizin derdindeyiz. Profesyonel basketbolda onların neler beklediğini anlatıp hazırlamaya çalışıyoruz. Benim en büyük amacım ekibimizle öğrencilere Türkiye şartlarında verilebilecek en iyi eğitimi vermek. Velilere, çocuklarının alabilecekleri mental, fiziksel ve basketbol anlamındaki en iyi eğitimi alacaklarının sözünü verdim.”
”Oluşturduğumuz genç oyuncu grubuyla TB2L’de oynayabileceğimize dair yönetime bir rapor sundum. Bununla ilgili oluru da aldık.”
- Göreve geldiğiniz 80 günlük süreçten bahsettiniz. Bu süreçte neler yaptınız?
”Yönetim buraya geldiğimde ekip arkadaşlarımı seçme özgürlüğü tanıdı. Sonuçta 350’ye yakın spor okulu 155 yarışmacı takımın oyuncusu olduğu bir ortamda bu durumun hemen net bir şekilde olmayacağını yönetime ifade ettim. 2 spor salonumuzu da yönetimimizin desteğiyle çok uygun fiyatlara yeniledik. Erdem Günak’ın desteğiyle, onun önderliğinde 4 kişilik bir atletik performans ekibi kuruldu. Türkiye’de altyapılarda şu an hiçbir takımda böyle bir ekip yok. 2004-2008 arasındaki oyuncuların sınavlar, sezonun bitmesiyle biraz serbest bırakıldığı söylendi. Onları çağırdık ve bu çocuklara atletik performans ekibimizle birlikte ”U20” adında bir program koyduk. Yaklaşık dokuz haftalık bir program uyguladık ve bunu sezonun böyle bir döneminde başka uygulayan bir takım bulunmadığını ben biliyorum. Bu uygulama bize, elimizdeki oyuncu grubunun potansiyelini görmemizi sağladı. Kimlere yatırım yapabileceğimizi, A takıma çıkacak oyuncuları görmemize yardımcı oldu. Bununla ilgili elimizde önemli datalar oluştu. Bu oyuncu grubuyla TB2L’de oynayabileceğimize dair yönetime bir rapor sundum. Bununla ilgili oluru da aldık. Bu süreç, bize bunu kazandırdı.”
- Çok uzun zamandır bildiğiniz üzere Karşıyaka altyapısından A takıma düzenli forma giyebilecek bir oyuncu çıkmıyor. Geçmişi değiştiremezsiniz ancak A Takım – Altyapı ilişkisi sizin döneminizde nasıl kurulacak?
”Bununla ilgili sizinle hemfikirim. Bu, ‘oyuncu çıkmıyor, yeterli süre bulamıyor’ demekten ziyade iki taraf arasındaki iş birliğindeki bağlantının açılmasıyla alakalı iletişim eksiliği. Ben göreve geldikten sonra ilk ziyaretlerimde genel menajerimiz Selim Çınar ve koçumuz Ufuk Sarıca’ya gittim. Onlarla uzun süreli emeklerimiz, şampiyonluklarımız var. Planladığımız şeylerin onların desteğiyle daha çok değer kazanacağımızı bildirdim. Aramızda böyle bir ilişki olduğu ve o iletişim eksiliği kapandığı için bizim elimizdeki malzeme doğrultusunda yeterlilik gösteren oyuncuları üst yapıya bildireceğiz. Ondan sonraki karar koç ekibine ve oyuncunun performansına kalacak. Sonuçta hiçbir koç işine yarayacak, daha iyi bir performans gösterebilecek oyuncu varken alternatife gitmek istemez.”
- Yabancı sınırının değişmesiyle birçok takım yeni sezonda 3 yerli ile yola çıkıp 7 yabancıyla oynamayı planlıyor. Değişen yabancı sınırını hem eski bir oyuncu hem de bir altyapı koordinatörü olarak nasıl yorumluyorsunuz?
”Değişen yabancı sınırında ziyade bizim oyuncu yetiştirme kriterlerimizi daha da yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum. Federasyon ve takımlar bir karar almış olabilir. Bundan ziyade standartlarımızı daha yukarı çekmemiz gerekiyor. Eğer biz, yurtdışından gelecek bir yabancı oyuncu seviyesinde senede 1-2 oyuncu çıkartabilirsek Karşıyaka gibi yetiştirici kulüpler yabancı isimleri çok da tercih etmezler. Bence işin kilit noktası bu. Aradaki açığı kapatırsak yerli oyuncuyu gireceği rekabette öne çıkarabiliriz. Türk oyuncunun daha çok oynamasını isteriz ama yetiştirme ve geliştirme standartlarını yükselterek oyuncuları rekabete hazırlamalıyız.”
- Yeni kuralla birlikte sahada bir yerlinin bulunması zorunluluğu geldi. Yerli ve önemli katkı verebilecek isimlerin fiyatları da arttı ancak alacakları süreler de fazlalaşacak. Sizce bunun Türk oyuncular ve kulüpler için negatif ve pozitif yönleri nasıl olacak?
”Bunların bazı avantajları ve dezavantajları var dediğiniz gibi. Avantajı, 40 dakikalık bir Türk oyuncu dakikası var. Bu yüksek seviyede herhangi bir Türk oyuncunun tek başına 40 dakikayı her maç çıkartabilmesi mümkün değil. Bu süreyi paylaştırmak adına ortalama üç yerli oyuncunun oynayacağını düşünüyorum. Dezavantaj ise bütçesel anlamda, yönetimsel anlamda söylenebilir. Başlarda koçların yeni kuralla ilgili karışıklıkları olacaktır. Artık bu karar yürürlüğe girdi. Verimli olup olmayacağını ise önümüzdeki sezon gösterecek.”
- Kızınız Selinay Koç, araştırdığım kadarıyla Amerika’da NCAA Division One seviyesinde Voleybol oynuyor. Oradaki eğitim-spor birlikteliği ile Türkiye’deki eğitim- spor birlikteliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
”Oyunculuk kariyerimin sona ermesiyle birlikte NCAA’de çalışan birçok eski arkadaşımla iletişim haline geçtim. Uzaktan takip ettiğimiz kadarıyla belirli sistemsel bilgilerimiz vardı ama iletişim kurarak orayı daha iyi inceleme ve takip etme fırsatım oldu. Kızımın oraya gitmesiyle literatüre, işin kağıt işleri kısmına da hakim oldum. Orada bir defa sistem sporcuyu eğitimle birlikte yetiştirmek üzerine. Birçok spor dalında çok geniş bir altyapı havuzu oluşturmuş durumdalar ve asıl hedefleri iyi eğitim alan sporcular yetiştirmek. Selinay’ın hem bu seviyede voleybol oynayıp hem de bu seviyede üniversite eğitimi alması Türkiye’de neredeyse imkansız. Konferans şampiyonu olup bir yandan 4 ortalama üzerinden 3.60 – 3.80 ortalamalar yakalamak çok zor. O sistemin buraya gelmesi kolay mı derseniz şimdi başlasak bence en az 20-25 sene içerisinde anca oturur. Ebeveynler de bu yüzden son 4-5 yıldır iyice çocuklarının yurtdışında eğitim alma ihtimalini göz önünde bulundurmaya başladı.”
- Oyunculuk döneminizde oldukça önemli katkılar vermiş yerli bir oyuncu olarak, günümüzdeki yerli oyuncuların performanslarını nasıl buluyorsunuz? Onlara ve altyapıdaki gençlere ne tavsiyeler vermek istersiniz?
”Son olarak EuroLeague Final Four’unda daha da iyi gördük ki artık basketbol gittikçe daha çok fiziksel bir oyun olmaya başladı. Yetenek olmalı ancak fiziksel yeterliliğiniz yoksa üst seviyelere kendinizi atamıyorsunuz. Mental ve fiziksel kavgayı verebilmek için hem şu anki yerli oyuncuların hem de genç oyuncuların çok çalışmaları gerekiyor. Seviyeler çok yükseldi. Yeteneğiniz olabilir, çok çalışmaya hazır değilseniz işiniz çok zor.”
- Son olarak; kariyerinizde profesyonel basketbol oynadınız, başantrenörlük yaptınız, asistan koç oldunuz ve şu anda altyapı koordinatörlüğü yapıyorsunuz. Basketbol alanının neredeyse her yerinde bulunmuş biri olarak sizce bunlar arasında en zor görev hangisiydi?
”En zorlu görev bence altyapı koordinatörlüğü (gülüyor) çünkü ekip olarak 24-25 kişilik bir ekibiz. Asistan koçken kağıt işleriyle uğraşıyordum ama altyapı koordinatörlüğüyle hiç alışık olmadığımız masa başı iş kısmı dahil oldu. Salonların yenilenmesi sürecinden örnek verebilirim. Bunun planlanması, programlanması, işin yürüyüşünün denetlenmesi var. Spor okullarının organizasyonu, yeni dönem antrenör ve oyuncu ekibinin kurulması gibi örneklerimiz var. Diyetisyen kontrolünde özenli ve titiz yemekler hazırlanması, yönetimimizin desteğiyle tahsis edilen lojmanın çocuklar için lüks bir otel rahatlığı seviyesine getirilmesi… Biz çok büyük bir organizasyonuz. Bu işin çok başındayız ama heyecanımız ve enerjimiz çok yüksek. Bu konudaki motivasyon kaynaklarımdan en önemlisi de yönetimimizin vizyoner bakışıyla maddi manevi verdiği destekleri. Ekibin enerjisi ve pozitifliği benim için çok önemli bir motivasyon kaynağı. Buraya geldiğinizde görebilirsiniz ki herkes güler yüzlü, saygılı ve iş söz konusuysa her işi özenle yapıyor. Çok zor ama çok güzel ve umutlandıran bir görevdeyim.”