Real Madrid-Darüşşafaka Doğuş (3-1)
Darüşşafaka Doğuş Davit Blatt önderliğinde sezonun ilk üç EuroLeague deplasmanını galibiyetle kapattıktan sonra adeta dış sahada kontak kapattı ve kazandığı son Brose Bamberg deplasmanı dışında bir galibiyet 10 mağlubiyetlik bir dönem geçirdi. Kazandığı tek deplasman maçının da Fenerbahçe olduğu düşünüldüğünde 4 Kasım 2016’dan 30 Mart 2017’ye kadar hiçbir deplasman uçağında neşe yoktu.
Buna karşılık Real Madrid cephesi 25 Ekim 2016’daki Baskonia maçından beri evinde oynadığı 12 EuroLeague maçını da kazanmasını bildi.
Serinin belirleyici faktörleri Darüşşafaka Doğuş’un sezon boyunca fazlasıyla birebirlere dayalı olmaktan kurtulamayan hücumunun getirdiği düşük asist sayısı ve Real Madrid’in bozulmasını umduğumuz akıcı oyunu olacaktır.
CSKA Moskova-Baskonia Vitoria Gasteiz (3-2)
Sezona 12 galibiyet ve bir mağlubiyetlik bir seri ile başlayan CSKA Moskova sezonun geri kalanında kendisinden beklenen dominasyonu sağlayamadı ve geri kalan bölümü 10-7 gibi kendisi ölçeğindeki bir takım içın vasat sayılabilecek bir performansla kapattı. Evinde sadece uzatmada Fenerbahçe’ye kaybeden Rus temsilcisinin en büyük kozu elbette ki saha avantajı olacak. Baskonia ise son iki iç saha maçını kaybetmeden önce evinde 13 maçın onunu kazanmayı bildi. Normal sezonda iki takım da birbirlerini kendi evlerinde yenmeyi başardılar. Her ne kadar kadro kalitesi olarak CSKA ağır bassa da Baskonia deplasmanından galibiyet çıkarabileceklerini düşünmüyorum. Herkesin evindeki maçları kazandığı beş maçlık bir seri bizleri bekliyor.
Olympiakos-Anadolu Efes (3-2)
Sezona sallantılı başlayan Anadolu Efes önemi kalmayan maçta Real Madrid deplasmanında kaybetmeden önce oynadığı dokuz maçın sekizinde sahadan galibiyetle ayrıldı ve bir ara son sekize kalma umudunu kaybettiğini düşünse de kendisine altıncı sıradan yer buldu. Tabii ki bunda Thomas Heurtel’i en verimli nasıl kullacanağını bulan Perasovic’in etkisi yadsınamaz. Olympiakos ise oynadığı son beş EuroLeague maçından dördünü kaybetti ve bu seride sakatlıklarla boğuşuyor olacak. İnişteki bir takım ile çıkıştaki bir takımın mücadelesine tanıklık edeceğiz. Normalde sezonda iç sahadaki 11 maçını kazanma başarısı gösteren Olympiakos son iki iç saha maçını kaybettiği düşünüldüğünde Anadolu Efes için bir kapı aralama şansı doğabilir. Bu serideki en kritik oyuncu hiç kuşkusuz Spanoulis olacak. Son altı maçının dördünde çift hanelere dahi ulaşamayan Yunan oyuncu ile Doğuş Balbay’ın mücadelesi faul çizgisinde noktalanmazsa Anadolu Efes deplasmanda bir maç çalabilir. Deplasmanda maç çalması elbette seriyi kazanma anlamına gelemez, çünkü kazanma geleneği olan takımlar asla pes etmezler. İki takımın da birer deplasman galibiyeti çıkaracaklarını düşünüyorum.
Panathinaikos-Fenerbahçe (1-3)
Serinin duygusal taraflarını bir yana bırakırsak Fenerbahçe hiç tahmin etmediği şekilde saha avantajı olmadan playoff mücadelesine başlamak durumunda. Şu anda psikolojik olarak da çok kırılganlar. Atina’dan 2-0 geride dönmeleri durumunda ayağa kalkmaları çok kolay değil. Bu sebeple mutlak suretle ilk iki maçtan birisini çalmak durumunda. EuroLeague’deki son beş maçını kazanmış olan Yunan temsilcisi istim üzerinde. Fenerbahçe cephesi ise bir türlü tam kadro maç oynayamamın sıkıntısı yaşıyor. İlk beş oyuncularının aldığı yüksek süreler takımda kırılganlığa sebep oldu, ancak artık playofftayız, hava bambaşka olacaktır.
Fenerbahçe’de serinin kritik ismi Jan Vesely olacak. Kafasını oyuna verip, faul problemine girmez ise pota altının ne yapacağı bilinen parçası Ekpe Udoh ile birlikte boyalı alanı karartabilirler. Tabii ki Bourosis Singleton ikilisi yabana atılacak isimler değil ancak Vesely’nin toparlandığı bir Fenerbahçe’nin Avrupa’nın en iyi pota altına sahip olduğu yadsınamaz bir gerçek. Eğer Vesely’den istediği verimi alamazsa bu sefer Fenerbahçe forması altında muhtemelen son sezonunu geçiren Bogdanovic’ten insanüstü bir katkı beklenecek.
Ben Obradovic’in hedef maç olarak dışarıdaki ikinci maçı seçeceğini düşünüyorum. Fenerbahçe Atina’dan 1-1 ile dönmeyi başarır ve Ülker Arena’daki barış sağlanırsa metrobüsle gidilecek bir Final Four hiç de uzak sayılmaz.