-Şu anda Koç Ataman ile çalışıyorsun. Geçmişte Ivkovic ile çalışmıştın. İki koç arasında ne gibi farklılıklar var? Ataman hakkında neler söylemek istersin?
“Stilleri bambaşka. Onları karşılaştıramazsınız çünkü Ivkovic kitaba sadık kalan bir koç. Oyunun teknik yanına hakim, oyunu çok iyi bilen biri. Ataman ise takımın bir sonraki aşamaya çıkabilmek için neye ihtiyacı olduğunu bilen bir koç. Oyuncuları nasıl seçeceğini biliyor ve bu takım için de doğru isimleri seçti. Her şeyi kontrol edebiliyor. Geniş alanda hızlı hücumdaysak çembere gitmemizi isterken, değilsek oyunu yavaşlatıp tempoyu kontrol etmemizi söylüyor. Deplasman maçlarımızı genellikle bu çerçevede oynuyoruz. Kaunas’ta Zalgiris’e karşı büyük bir galibiyet aldığımızda oyunu kontrol ettik, her şeyi yavaşlattık, acele etmedik. Takıma büyük fark katacak küçük dokunuşlar yapıyor.”
-Hangisiyle çalışmayı tercih ederdin?
“Tercih yapamam. Koçluk tarzları ve sistemleri birbirinden tamamen farklı.”
-Teşekkürler. Efes geçen sene son sıradaydı. Ama şimdi Final Four’dasınız. Bu sezonun anahtarı neydi?
“Koç, yönetim, ekip, doğru oyuncuların seçimi… Ayrıca koç sürekli, şampiyonluk için kurulmuş bir takım olduğumuzu üstüne basa basa hatırlattı. İyi basketbol oynayıp taraftarlarımızı eğlendirmekle birlikte kazanmak istiyoruz. Bu yıl olduğu gibi taraftarlarımız eğlensinler istiyoruz, galibiyetleri kutlasınlar istiyoruz. Geçen yıl çok kötüydü. Geçen sene takımda olan herkes, dipte olmanın verdiği deneyimi bu sene çok iyi anladı. Bu deneyimi, yeni gelen oyunculara aktardık. Herkes rolünü anladı. Kimse fazlasını yapmaya çalışmadı. Herkes kendini tanıdıkça kimyamız hızla oluştu. Şimdiyse bir makineye dönüştük.”
–Bu seneki performansınız inanılmazdı. Efes için sezon içinde dönüm noktası neydi?
“Deplasmanda kazanmamız gereken bir maçı kaybetmiştik. Bu bizi çok etkiledi. O andan itibaren verdiğimiz tepki, gerçekten iyi bir takım olduğumuzu ortaya koydu.”
