Efes’in çokça P&R’a dayalı akıcı sistemini yazının başında bolca ödüllendirip zayıf noktasına seri değerlendirmesi kısmında değineceğimi belirtmiştim. P&R sisteminin işlerliği rakibin savunma tarzıyla doğrudan bağlantılı. Doğal olarak sezon boyu Efes’in hücum performansı rakibin savunma tercihlerine göre çokça değişkenlik gösterdi. Klasik, kısa savunucu perdeyi aşmaya çalışırken uzunun show-up yaparak kısanın savunduğu oyuncuyu oyaladığı tarzı benimseyen takımlara karşı Efes P&R ustası kısaları sayesinde sezon boyu neredeyse hiç problem yaşamadı. Ancak tüm perdeleri değişerek savunan takımlara karşı durum bu kadar parlak olmadı, özellikle de Larkin ruhen takıma katılana kadar.
İç sahadaki Zalgiris şoku, Fenerbahçe maçının ilk yarısı ve Barcelona deplasmanın ikinci yarısı defonun en çok ön plana çıktığı maçlar oldu. Öyle ki daha önce hiç bu şekilde savunma yapmayan takımlar bile Efes’e karşı denemeye başladılar. Özellikle Barcelona deplasmanında yaşanan ikinci yarı şokunun fitili (41-15) Pesic’in takımının maçın ikinci devresi perdeleri değişerek savunmaya başlaması ile ateşlendi. Sezon içinde oyun kitabına P&R harici hücum setleri eklenmesi ve belki de ligin en iyi delicisi ve bire bir skoreri Larkin’in takıma ruhen katılmasıyla Efes kısmen bu problemi atlatmayı başardı. Pesic özellikle işler kötü gittiğinde mutlaka maçların bir yerinde perdeleri değişerek savunmayı deneyecektir ve bana göre serinin belirleyici noktası Efes’in bu savunmaya karşı göstereceği hücum performansı olacaktır.
Barcelona’nın her ne kadar rotasyona katabildiği oyuncu sayısı olarak Efes’ten üstün olsa da yetenek seti ve çeşitliliği olarak Efes’in gerisinde kalması ve saha avantajı olmadan seriyi oynayacak olması bana göre seri boyunca karşılayan taraf olarak kalmasına sebep olacaktır. Yani Barcelona’nın birinci önceliği Efes hücumlarını durdurmak olacaktır diye düşünüyorum. Forvet ve pivot rotasyonunun bolluğu bu konuda onlara yardımcı olacak gibi görünse de yetenek seti olarak neredeyse birbirinin kopyası olan ve savunma yapmayı sevmeyen Pangos ve Heurtel oyun kurucu rotasyonu bu konuda onlara bir hayli yük olacaktır diye düşünüyorum. Zaten iki takımın İstanbul’da oynadıkları maçta Pesic Ribas’ı oyun kurucu oynatmak ya da Larkin’i Hanga ile savunmak gibi birçok hamle denese de sonuç alamamıştı.
Barcelona’nın en kötü olduğu departmanda Efes’in hem çeşitlilik hem de yetenek olarak Euroleague’in en iyi rotasyonlarından birine sahip olması Pesic’in başını oldukça ağrıtacağa benziyor. Efes’in elinde Larkin gibi bir delici, Micic gibi hem fizik olarak eşleşme problemi yaratacak hem de çok çeşitli yetenekleri olan guard’ların yanında, savunmada problem yaşandığında sahaya atabileceği Doğuş Balbay gibi bir savunmacısının da olması seride Efes’i bir adım öne çıkarıyor. Hele ki EuroLeague’de işler kızıştığı anlarda bütün yükün oyun kurucuların omuzlarında kaldığını düşünürsek Efes’in seriye favori olarak gireceğini söylemek yanlış olmaz. Sezonun başında bütün bu yük Micic’in omzuna bindiğinde genç guard tek başına bu yükü omuzlamakta zorlansa da Larkin’in katılmasıyla Efes’in sezon içinde sınıf atladığına şahit olmuştuk.
Eşleşmede Barcelona’nın ağır bastığı departman ise forvet rotasyonu olarak öne çıkıyor. Efes’in seri boyunca Simon ve Moerman ikilisini maç başı 30 dakika civarı kullanacağını düşünürsek Barcelona sayı ve çeşitlilik olarak ağır bastığı bu departmanı Efes’in ikilisini hem ribaundlarda hem de savunmada yıpratarak avantaj sağlamaya çalışacaktır.