Second Spectrum’dan alınan verilere göre başrolünde oldukları ikili oyunlarda (P&R) ortalamanın 0.94 sayı üzerindeki katkıları ikilinin kimyası uyuştuğunu gösteriyor. Zaman zaman savunma Simmons’ın üç sayı çizgisinde topu alıp, hücumu başlatacağını düşünürken pozisyon başlarında rakiplerini eksik yakalıyorlar. Simmons beklenenin aksine terse gelip Embiid’den aldığı topla sayıyı buluyor.
Dallas karşısında başka bir maçta Simmons, Dirk Nowitzki‘nin eşleşmeyi fark edip, önceden bir ya da iki adım atmasını sağlayacak şekilde, kendisine perde yapması için Embiid‘i çağırdı. Bu oyun Embiid‘in geleceğin Hall of Fame isimlerinden birini kolayca geçmek için ihtiyacı olan alanı bulmasını sağlıyor.
Simmons ve Embiid yaklaşık olarak 200 dakika beraber oynadılar. Bu sürede Sixers, ligin iddialı ekiplerinden biri gibi oynarken her 100 oyunda 106,2 sayı ürettiler ve sadece 97,2 sayıya izin verdiler. Bu değerler onların NBA’in en iyi onu arasına sokuyor.
Bu ikili kesin bir şekilde Philadelphia’nın yeni kimliğinin kaynakları fakat onlar dışındaki diğer bazı faktörler de takımın umut veren başlangıcının açığa çıkmasında yardımcı oluyor.
-Yıllarca standlarında bençinden daha iyi şutörleri olan– kulüp, serbest oyuncu J.J. Reddick ve iki yönlü Robert Covington sayesinde derinden gelip, bir şeyleri aydınlatıyor. Ve genç savunma, bazen kutsal kitaptan bile daha kutsanmış olarak yeni bir şeyler öğrenirken olağanüstü bir efor sarf ediyor. Inpredictable’a göre Philly, top kayıplarına karışırken NBA’in en iyi savunma verimliliğini ortaya koymakla övünüyor; bu konuşmaya değer çünkü Sixers topu ligin diğer her takımından daha fazla düşürüyor.