Chaminade’a ilk geldiğimde tamamen bir kültür şoku yaşadım. Yalnızca erkeklerden oluşuyordu okul. Sabahın altısında uyandırma telefonu geliyordu. Gömlek giyer, kravat takardık. Okul aşırı derecede, aşırı derecede zorluydu akademik olarak. Ancak bundan öte sosyal olarak oldukça farklı bir dünyaydı burası.
Her zaman sessiz biri olmuşumdur. Genel olarak bazı şeyleri kendime saklamayı severim. Pek arkadaşım yoktu ve biraz kaybolmuştum. Açıkçası bu yeni dünyaya ayak uydurmaya çalışırken oldukça zor günler geçirdim.
Bir akşam annemle oturdum ve bazı hedefler belirledik. Fırsatları değerlendirecektim, buna karar vermiştik. Bu güzel okulda, sadece okumayacaktım. 4.0 ortalama yapacaktım. İlk yıl öğrencisi olarak okul takımına girecektim. Üniversite bursu kazanacaktım. Asla doymak bilmeyecektim.
Neredeyse her gün babam, sabah güneş daha yeni doğarken ben kapıdan çıkıp, okula giderken şunu diyecekti:
“Hey, Brad?”
“Evet?”
“Daha fazlasını iste.”
“Her zaman.”
Bu bizim sloganımızdı. Her zaman daha fazlasını istiyorduk. Mesela, her zaman başarılı bir jump-shot tarzı olmuştur. Annem buna emin olmuştu. Ancak benim pota altında sağlam bir oyuncu olmamı da istemişti. Okuldan sonra iki küçük kardeşimle canavar gibi olan kardeşlerimle basket oynardık. Byron ve Bryon, ikisi de 130 kilodan fazlaydı ve şu anda üniversitede Amerikan futbolu oynuyorlar. O zamanlar bile tam bir canavarlardı.
Onlara karşı ikiye bir oynardım ve tüm görevim potaya yüklenmekti.
Onlar sadece beni devirmek için pota altında beklerlerdi.
İtildim, darbe yedim, top kafama atıldı, ters dönderildim, düşürüldüm ve hatta bir kez yumruk yedim. Kolektif olarak beni durdurmaya çalışırlardı. Biri beni havadayken döndürmeye çalışırken öbürü sert bir dirsek darbesiyle bana vururdu. Kardeşlerimi seviyorum ancak basketbolu Amerikan güreşine çevirirlerdi.
Dokızuncu sınıfa geçtiğimde zaten kendi kardeşlerim tarafından kapışma durumunu deneyimlemiştim. Hazırdım. Chaminade’dan dört sene sonra mezun olurken kendime bir isim yapmıştım. 2011’de Gatorade Ulusal Yılın En İyi Oyuncusu Ödülü’nü kazanmıştım ve Billy Donovan’ın çalıştırdığı University of Florida’dan burs kazanmıştım.
Ve 3.9 ortalama ile liseyi bitirmiştim.
Son ikı yıla kadar dört ortalamam vardı daha sonra birkaç tane B aldım. Hala bunu düşünüyorum. Bu dünyada bunu yapabileceğimi kanıtlamak istiyordum. Sadece yapabilmeyi değil, domine edebilmeyi.
Ancak bir şey öğrendiysem o da eğer aç kalırsan tüm basamakları tırmanabileceğin için her şeyin aslında değişebileceğidir.