Hala ana sporu basketbol olan Hırvatistan, Petrovic’in mirasını sürdürebilecek ve daha da ileri götürebilecek biri için çok uzun seneler bekledi. Petrovic, Kukoc ve eski Celticsli Dino Radja’nın 90’larda yakaladıkları başarının ardından Hırvatistan senelerce, istikrarlı olarak NBA’de süre alabilecek oyuncu çıkaramadı. 80’lerde doğmuş yetenekli oyuncular en iyi dönemlerini savaşla baş etmeye çalışarak harcadılar. Doksanlarda doğum oranında azalma görüldü. Barış döneminde dünyaya gelmiş ve Hırvatistan basketbolunu yeniden hak ettiği yere taşıyabilecek Saric ve Magic’in guardı Hezonja gibi oyuncular ise yeni bir jenerasyonun temsilcileri.
Saric ise Petrovic kıyaslamalarını hiç anlayamadığını söylüyor: “Medyanın tavrı hiç mantıklı değildi. Petrovic farklı oyun tarzı olan farklı bir oyuncuydu, bir efsane. Hırvatistan’da herkes onu tanır.” Saric’in babası ise dergiye bir röportaj vererek karşılaştırmalara dahil oldu: “Dario’nun Drazen kadar iyi bir oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Hatta belki biraz daha yeteneklidir.” Baba Saric’e göre ise şöyle bir fark var: “Drazen görüp, görebileceğiniz en çalışkan insanlardandı, Dario ise günde üç veya dört saat antrenman yapar. Hep söylüyorum biraz erken kalk ve çalış diye ama her zaman kendini buna hazır hissetmiyor. Drazen kadar yırtıcı değil bu konuda.”
Babasının Saric hakkında söyledikleri şu an size biraz saçma gelebilir çünkü koçu ve takım arkadaşları sürekli onun ne kadar istekli ve hırslı olduğundan gıptayla söz ediyor. Saric de dünyanın en büyük sahnesinde çok iyi işler yapmayı başarıyor. Saric’in o dönemden babasına dair hatırladıklarıyla uyuşuyor aslına bakarsanız bu durum. Dario’nun babası, ünü ülke yıldızları seviyesine çıkamamış profesyonel bir basketbolcuydu. Oğlunda kendisinin asla ulaşamadığı o noktaya ve hatta daha da fazlasına ulaşabileceği potansiyeli gördü ama hedefe gidiş yolları biraz kendisine hastı. “Beni çok zorluyordu.” diyor babası için. Predrag, Dario’nun aldığı tüm kararlara düzenli olarak şüpheyle yaklaşıyormuş. 2012’de Cibona Zagreb’e gidişini eleştirmiş ve daha sonra da kamunun gözü önünde, oğlu NBA’e draft edilmeden birkaç ay önce Dario’nun NBA için yeterli olup, olmadığını sorgulamıştı.
Konuştuklarında kavga etmişler. Aylar boyunca ise hiç konuşmamışlar. Babası sürekli yerel basına yaşadığı hayal kırıklığından bahsediyorken Saric ise kendi ayakları üstünde durabilen bir adam olma yolunda sağlam adımlar atıyormuş. 2014’te, NBA’e katılmasından kısa bir süre önce, annesi hem Dario’yu hem babasını aramış ve ikisini bir araya getirmiş. Saric’in anlattığına göre biraz da azarlamış: “Şu halinize bir bakın, basketbol yüzünden kavga ediyorsunuz! 20 senedir baba oğulsunuz ama Dario’nun nerede oynayacağı konusunda bir uzlaşı sağlayamadığınız için birbirinizle konuşmuyorsunuz!”
Saric şimdi bunları düşünürken gülümsüyor: “Birbirimizin kopyasıyız. Bunu sizin dilinizde nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum… Şöyle yani, ikimizde kafamızdaki fikre körü körüne bağlanıyoruz ve bunu hiçbir şey değiştirmiyor. Cidden bu nasıl açıklanır en ufak bir fikrim yok.”
“Keçi gibi inatçısınız yani?”
“Evet evet, keçi gibi inatçı!”
2014’te NBA draftına katılana kadar Saric zaten iki kere “lottery” seçimi olarak draft edilmişti: “Babam oldukça eski kafalı. Sürekli eski zamanlarda basketbolun daha iyi olduğunu söyleyip, durur. Yine aynı şekilde Kukoc’un, Petrovic’in NBA’de çok başarılı olmalarının sebebini ise kendilerini hazır hissedene kadar, uzunca bir süre Avrupa’da kalmaları olarak gösterir.” Ve bu yüzden de Sixers haklarını aldıktan iki sene sonraya dek Saric Türkiye’de oynadı.
İstanbul’a transfer olmasına hayaline doğru attığı ilk adım olarak bakıyor. Bu hamlenin NBA’e alışmasını kolaylaştırdığını söylüyor: “Yeni bir ülkede, daha yüksek seviyedeki bir basketbol ortamında, yeni kişi olmaya alışmam gerekiyordu. NBA’e gelmeden önce bu durumu tecrübe etmiştim zaten.” Nihayet 2016’da artık hazır olduğuna karar verdi. Philadelphia’ya bir uçak bileti aldı ve 22 yaşındayken Sixers ile sözleşmesini imzaladı.