ARALIK’TA BİR GÜN
Son blog paylaşımımda sezonun bizim için nasıl inişli çıkışlı geçtiğinden bahsetmiştim. Şimdi sezonun tümüne dönüp baktığımda benim için öne çıkan birkaç tane an var. En önemlisi Aralık ayındaydı.
Üst üste üç maç kaybetmiştik. Kötü mağlubiyetlerdi. Aralık’ta birkaç maçta neredeyse sahadan silinmiştik ve bir de çok yakın geçen ve muhtemelen kazanmış olmamız gereken ama kaybettiğimiz maçlar vardı. Bu maçların ardından bir sonraki maç evimizde Barcelona’ya karşıydı. Barcelona o dönem ligin zirvesindeydi ve herkes şampiyonluk favorisi olarak onları gösteriyordu.
Sinan Erdem’e geliyorlardı ve onlara karşı bir mağlubiyet fişimizi çekebilirdi.
Bir takım toplantımız oldu ve hepimiz aklımızdan geçenleri paylaştık. Takımda iyi/kötü gittiğini düşündüğümüz her şeyi ve neyi daha fazla neyi daha az yapmamız gerektiğini konuştuk. Özetle içimizdekileri döktük. Oldukça verimli geçti.
Bu toplantının ardından maça Barcelona’nın ligin en iyi takımlarından biri olduğunu bilerek ve biz de bir iz bırakmak isteyerek çıktık. Ve bence bizim için sezonun dönüm noktası oydu. O maçı kazandık. Aslında sonlara doğru oldukça ciddi bir farkla öndeydik ama Barcelona farkı kapatıp bizi yakalamayı başardı. Fakat biz kazandık ve bence bu doğru yolda olduğumuza dair kendimize olan güvenimizi de kazanmamızı sağladı.
O andan itibaren işler yolunda gitmeye başladı. Üst üste maçlar kazanmaya, fark atmaya başladık. Sezonun geri kalanında çok az maç kaybettik. Ve ben Barcelona maçının yeniden Final Four’da olup şampiyonluk için bir şans elde edebilme adına bizi ileriye taşıyan an olduğuna inanıyorum.