1969 yılında, psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross “yas sürecinin beş aşaması” olarak bilinen şeyin ne olduğunu açıklamıştır. Kederin bu aşamaları, Elisabeth Kübler-Ross’un ölümcül hastalıklara yakalanan hastaların duygularıyla ilgili çalışmalarına dayanmaktadır ancak pek çok kişi bunu sevilen birinin ölümü ya da ayrılık gibi farklı türde olumsuz hayat değişiklikleri ve kayıplarına genellemiştir.
-
İnkar: Off-Season’ı çok iyi geçirmişti Lakers. Kobe’nin top seviyede oynayabileceği son senelerdi artık ve yanına Nash ve Howard gibi iki future Hall-of-Famer eklemişlerdi. Sezon öncesi tüm dünyanın tahmini Heat-Lakers finaliydi ve çoğunluk Lakers’ın şampiyon olacağını düşünüyordu. Pre-season’da 0-8 başlamalarını kendileri dahil kimse umursamamıştı. Ta ki normal sezonun ilk beş maçına kadar.
-
Öfke: Sezona 1-4 başladıktan sonra koç Mike Brown kovuldu. Asistan koçlardan Bernie Bickerstaff takımın başında yer aldı birkaç maç. O arada koç arayışı devam etti ve Phil Jackson draması yaşandı. Nihayetinde takımın yeni koçu Mike d’Antoni oldu ve takım 1-4’lük başlangıçtan sonra Şubat ayının sonuna kadar .500’e erişmek için debelendi.
-
Pazarlık: Bu arada sezon boyunca bütün oyuncularını kısa ve uzun vadeli sakatlıklara kurban verdi takım. Oyun kurucu pozisyonunda Chris Duhon’un, Darius Morris’in ilk beş çıktığı maçlar oldu. Takımın en gayretli adamlarından Jordan Hill sezonu kapadı. Antawn Jamison bir türlü sisteme oturtulamadı. Meeks istikrarsızdı. Piyangodan Earl Clark çıktı. Nash’in, Blake’in, Gasol’ün, MWP’nin ve tabii ki Howard’ın irili ufaklı sakatlıklarından bahsetmiyorum bile.
-
Depresyon: Bütün bunların üstüne takımın sahibi Dr. Jerry Buss hayata gözlerini yumdu. Buss için sadece bu franchise’ın sahibi demek yeterli olmaz. Yıllarını bu organizasyona vermiş, belki dipten almamış ama Lakers ismine çok büyük çağ atlatmış ve bugün Lakers diğer 29 takımdan farklı bir noktadaysa bunda emeği inanılmaz derecede fazla olan bir isimdi doktor. Onun yanı sıra takım içi kavgalar ayyuka çıkmış ve sezon sonuna doğru d’Antoni çaresizlikten (basiretsizlikten?) Kobe’yi her maç 48 dakika oynatmaya başlamıştı. Sezonun bitimine üç maç kala içeride Warriors’a karşı oynanan maçın son çeyreğinde aşilleri eline alarak parkeyi terk etti Kobe. Bu ne anlama geliyordu? Kabullenme.
-
Kabullenme: Ucu ucuna playoff trenine yetişen Lakers, sezon sonunda yüzüğü tek bir pozisyonla elinden kaçıracak San Antonio ile eşleştiğinde kimse Lakers’ın bir maçtan fazla kazanabileceğine ihtimal vermiyordu. Sezon öncesi tahminleri 180 derece dönmüştü bu sefer. Nitekim o bir maçı da kazanamadı Lakers ve San Antonio her maçı farklı alarak ve Lakers’ı süpürerek turu geçen taraf oldu.
Lakers’ın off-season hamlelerine 1 ile 10 arasında bir derece vermek gerekseydi ben 5 verirdim. Öncelikle Howard’ı takımda tutamamak, organizasyonun şimdiki hali ve geleceği açısından kaygı verici. İnsanlar ve düşüncelerinin çok değişken olduğu zamanlardayız ve Lakers’ın elindeki süper yıldızını bir hiç uğruna kaybetmesi herkesin alışık olduğu cinsten bir durum değil. Üstelik bütün o “STAYD12” zırvalıklarına rağmen. Bir yanda da bu, Lakers’ı maddi açıdan rahatlatan bir durum oldu ve Howard’ın gidişinden sonra rotasını daha düşük fiyatlarla, tek senelik kontratlarla, rol oyuncularıyla anlaşmaya çevirdi franchise. Ki bu yapılması gerekendi. Earl Clark, Chris Duhon, Devin Ebanks, Darius Morris, Antawn Jamison, Metta World Peace, Andrew Goudelock gibi fazlalıklardan kurtuldular. Jordan Farmar, Xavier Henry, Wesley Johnson, Nick Young, Chris Kaman, Shawne Williams, Ryan Kelly eklemeleri yapıldı. Önümüzdeki sene Nash ve Sacre hariç bütün oyuncuların kontratı bitiyor ve önümüzdeki senenin Free Agent piyasasının acayip geniş ve nitelikli olacağı bilinen bir şey. (“IT IS KNOWN”)
Önümüzdeki senenin acayip geniş ve nitelikli olacağı bir piyasa daha var: DRAFT. Bu sene şampiyonluğa oynaması beklenen bi’ 7-8 takım dışında ve baş altı diyebileceğimiz yine 5-6 takım dışında neredeyse bir 12-13 takımın aklının bir köşesinde tanking var. Çünkü alttan Andrew Wiggins diye bir canavar geliyor ve sadece Wiggins de değil, bu draft sınıfının 2003’den beri gelen en değerli sınıf olduğu söyleniyor çeşitli kaynaklarca.
Peki Lakers ne yapacak? Elindeki oyuncu kadrosuyla playoff’a katılma savaşı mı vermeli yoksa bu seneyi çöpe atıp önümüzdeki sene draft’a ve FA piyasasına mı konsantre olmalı? Lakers organizasyonu, geçmişinden gelen rekabetçi geleneği gereği boşvermeye müsait bir organizasyon olamaz. Bu yüzden sonuna kadar savaşıp playoff’u zorlayacaklardır. Ancak playoff’a kalabilmeleri için birçok şeyin aynı anda olması gerekiyor. En başta Kobe’nin aşillerinin, Gasol’ün dizlerinin, Nash’in sırtı ve bileklerinin sezon boyunca sağlıklı kalması şart. Yeni oyuncular d’Antoni’nin sisteminde sıkıntı yaşamayacaklardır. Zaten pre-season’da alınan sinyaller fena değildi, en azından geçen seneye göre. Mevcut kadrosuyla ligin iyi hücumlarından birine sahip hala Lakers. Esas sıkıntı ise savunmada. Howard kadrodayken bile ligin average savunmalarındanken şimdi o savunma daha da geriye gitti. Batı’da playoff yarışı her sene daha zor oluyor ülkenin diğer yakasına göre. Son iki sıra için Mavericks, Blazers, Timberwolves, Nuggets, Lakers adayları var ve Lakers’ın diğer takımların arasından sıyrılabilmesi için gereken anahtar kelimeler: sağlık, istikrar, şans.
Kobe’nin ne zaman döneceği, ne şekilde katkı vereceği hala belirsiz. Aşil tendonu sakatlığı diğer hiçbir sakatlığa benzemiyor. İyileşme süreci bir hayli uzun olan ve bu süreçte de kişinin lateral hareketlerini kısıtlayan bir illet. Yani bu sakatlığı yaşayıp geri dönen adamlar, ilk birkaç hafta neredeyse yürümeyi sıfırdan öğreniyorlar. Biraz daha genç bir isim olsaydı Kobe, Rose’un geçen sene yaptığını yapması hem kendi için hem de franchise için en hayırlısı olurdu ama o artık kariyerinin sonuna gelmiş bir süperstar. Sezonun ilk maçında parkedeki yerini alırsa da şaşırmamak lazım. Değinilmesi gereken başka bir detay daha var; Kobe’nin twitter halleri. Öncelikle profil resmini boz ayı yaptı ve twitter’dan “If you see me in a fight with a bear, pray for bear” sözlerini paylaştı. Daha sonra ESPN’in sezon öncesi rankingler’de Lakers’ı Batı’da 12’ye, Kobe’yi de tüm NBA’de 25. sıraya koymasından ötürü resmini “1225” olarak yeniledi. Bu şu demek; challenge accepted. Bildiğimiz Kobe. Fakat bu sefer işi her zamankinden daha zor çünkü aşil sakatlığından ötürü bu olaylara parkede cevap vermek, eskisi kadar ya da en azından twitter’daki kadar kolay olmayacak. Zaten vereceği cevap da Lakers’ın sezon içindeki çizgisini belirleyecek.
Yücel Özmetin
twitter.com/beercholic