ESPN’in popüler spor programı The Jump‘ın dünkü konuğu, NBA tarihinin en çok yönlü forvetlerinden, 1992 Rüya Takımı’nın parçası Scottie Pippen idi.
Rachel Nichols’un moderatörlüğündeki programda özellikle Rüya Takım ile alakalı sorulara içtenlikle yanıt veren Pippen’ın ifadeleri şöyleydi:
Beni takıma ilk olarak çağırdıklarında, basketbola başlamadan evvel idolleştirdiğim bir grup özel adamın arasında olduğumu fark ettim. Onların kariyerlerini izleme şansı bulmuştum ve şimdi onlarla bir yaz geçirme fırsatına sahiptim. Onlardan öğrenmek, alışkanlıklarını görmek, yazın neler yaptıklarını gözlemlemek… Başıma gelen en muazzam şeydi.
[All-Star maçlarından] kesinlikle farklıydı. Michael [Jordan] ile takılıyordum ama Larry Bird’ün, Magic Johnson’ın, Charles Barkley’nin, David Robinson’ın, Patrick Ewing’in orada olmaları çok eğlenceliydi. Gizliden gizliye, her zaman onlarla rekabet ettim fakat onlarla bir bağ kurmak, onları tanımak, [bu tecrübeyi] daha da muazzam hale getirdi benim için.
Michael ve Magic her daim rekabetçiydi; ne olursa olsun. Sahayı terk ettiğimizde de durmazdı bu. Antrenmana giderdik, onlar birbirleriyle oynamak istemezlerdi. Her zaman rakip takımlarda olmak isterlerdi. Sahadan çıktıktan sonra onları kumar masasında veya başka bir şey yaparken görürdük. Tabi ki Monopoly paralarıyla kumar oynarlardı. (Gülüyor)
O ikisi, gerçekte, antrenmanlarımızı ve genel olarak her şeyimizi devam ettirmemizi sağlayan itici güçlerdi. Doğu’nun ve Batı’nın birbirleriyle karşılaşması şeklinde o rekabetçi tarafı sürdürürlerdi. Çokça harika süper yıldızın egolarını bir tarafa bırakıp bir araya toplanmalarını görmek müthişti. Bağ kurmakla çok zaman kaybetmedik. O grup birlikte olmak, birlikte oynamak istiyordu.