Eurocup’ı kazandığı 2012-2013 sezonundan bu yana yatırımlarını arttırarak devam ettiren Lokomotiv Kuban, bu sezon wild card ile katılım hakkı kazandığı Euroleague’de Final Four’a yükselme başarısını gösterdi. Daha önce Olympiacos ile Euroleague’in zirvesine çıkmış Yunan Koç Giorgios Bartzokas’ı bu yaz takımın başına getiren Krasnodar ekibi, ters eşleşmeler üzerinden oynadığı basketbolla birçok kişiyi şaşırttı ve beklentilerin çok üzerinde bir noktaya ulaştı.
Final Four yolu
2015-2016 normal sezon kura çekimine üçüncü torbadan katılan Kuban; Barcelona, Panathinaikos, Zalgiris, Karşıyaka ve Stelmet Zielona Gora ile birlikte C Grubu’nda yer aldı. Gruba üst üste dört galibiyetle başlayan Rus temsilcisi, normal sezonda oynadığı 10 maçta sadece 2 yenilgi alarak birinci sıranın sahibi oldu ve Top 16’ya sorun yaşamadan adını yazdırdı.
Top 16’da ise temsilcilerimiz Fenerbahçe, Anadolu Efes, Darüşşafaka Doğuş’un da bulunduğu E Grubu’nda mücadele eden Kuban, özellikle iç sahada gösterdiği başarılı performansla grupta ikinci sırayı, sahayı avantajını ve çeyrek final biletini aldı. Top 16’da Krasnodar’da oynadıkları 7 maçta sadece grup lideri Fenerbahçe’ye kaybettiler, toplamda da dokuz galibiyet beş mağlubiyet alarak yollarına devam ettiler.
Çeyrek finalde Kuban’ın rakibi, Euroleague tarihinin başarılı takımlarından ve en önemli geleneklerinden biri olan Barcelona’ydı. Katalan ekibi, kötü başladığı “Ölüm grubundan” çıkmayı başarmış ve karşısında hem oyuncu kadrosu hem de organizasyon olarak çeyrek final tecrübesi çok az olan Kuban’ı bulmuştu. Düşük skorlu ve çok çekişmeli geçen ilk maçı ev sahibi Kuban kazansa da ikinci maçta tecrübeli Barcelona çok büyük bir üstünlük kurmuş, 26 sayı gibi büyük bir farkla rakibini bozguna uğratarak seriyi 1-1’e getirmişti. Lokomotiv Kuban’ın sezon boyu önemli dayanaklarından biri olan iç saha performansı, ikinci maçta yerle bir olmuştu. Üçüncü maçta da senaryo pek değişmezken Barcelona sahasındaki maçı 12 farkla kazanarak Final Four biletine çok yaklaşmıştı. Buraları fazla oynamamış olsalar da Kubanlı oyuncular kolay kolay pes eden bir karaktere sahip değil. Sırtlarının duvara dayandığı serinin dördüncü maçında -Anthony Randolph’un küçük çaplı bireysel kahramanlık hikayesinin de yardımıyla- uzatmada Barcelona’yı devirip seriyi beşinci maç için Krasnodar’a taşımayı başarmışlardı. Berlin’de yer alacak takımı belirleyen beşinci maçta sahneye çıkan Chris Singleton’dı. Beşinci maçı 81-67 kazanmayı başaran Lokomotiv Kuban, tarihinde ilk kez Euroleague’de Final Four oynamaya hak kazandı.
Oyuncu istatistikleri
Sayı liderleri (Maç başına ortalama)
Malcolm Delaney – 15,8
Anthony Randloph – 14,5
Victor Claver – 9,6
Matthew Janning – 8,6
Chris Singleton – 8,4
Ryan Broekhoff – 8
Ribaund liderleri (Maç başına ortalama)
Victor Claver – 5,9
Anthony Randolph – 5,8
Chris Singleton – 4,4
Malcolm Delaney – 3,4
Ryan Broekhoff – 3,2
Asist liderleri (Maç başına ortalama)
Malcolm Delaney – 5,7
Sergey Bykov – 1,8
Ryan Broekhoff – 1,6
Victor Claver – 1,6
Matthew Janning – 1,5
Anthony Randolpy – 1,2
Oyun değerlendirmesi: “Ters” takım
Lokomotiv Kuban, Avrupa’da görmeye çok alışık olmadığımız bir stratejiyi benimseyerek başarıya ulaştı. Ters eşleşmeler ve bunları kullanarak elde ettikleri avantaj üzerinden oynadıkları basketbolla birçok rakibin dengesini bozmayı başardılar. Detaylandırmak gerekirse: Hücum tarafında topu yere vurabilen, dışarıdan şut atabilen ve boyalı alanda bitiriciliği olan uzunları sayesinde zaten birçok rakip için eşleşmesi zor bir ekipler. Ancak direkt kullanabilecekleri eşleşmeyi bulamadıklarında da Malcolm Delaney’nin skor tehdidi sayesinde ikili oyunları, savunmayı adam değiştirmeye zorlayacak şekilde oynayarak uzun-kısa ya da kısa-uzun eşleşmesini bulmayı ve o eşleşme avantajından skora gitmeyi çok iyi beceren bir takım Kuban. Sistemin ana dişlileri Malcolm Delaney, Anthony Randolph ve Victor Claver. Eşleşme problemi yaratıldıktan sonra sorumluluk alan oyuncular genelde bu üç isim (Randolph ve Claver’i yedekleyen Singleton da buraya dahil) . Bu oyuncuların etrafında ise Ryan Broekhoff, Matt Janning, Dontaye Draper gibi set şutörleri bulundurarak, spacingi doğru yaparak, savunmanın yardım getirmesini zorlaştırıyor, yardım geldiği takdirde de boş adamı bularak -ilk pasta ya da bir ekstra pas üzerinden- boş şut yaratıyor, close out sırasında savunmacıyı yakaladıklarında ise potaya giderek kolay bir yakın atış elde ediyorlar. Tabii ki kendilerine göre oynadıkları belli setler var, ancak ana planları bu şekilde. Geleneksel olmasa da bu bir düzen ve oynanması aslında hiç de kolay değil. Bu yüzden başta Koç Bartzokas olmak üzere tüm Kuban takımı bana göre saygıyı fazlasıyla hak ediyor. Çünkü bu düzeni bu kadar net yerleştirebilmek için çok sıkı bir çalışma gerektiği aşikar.
İşin belki de daha ilginç olan kısmı, savunma tarafında da eşleşme problemleri üzerinden uyguladıkları bir düzenlerinin olması. Ön alanda uzun boylu, atlet ve hareketli oyunculara sahipler. Bunun avantajını kullanabilmek adına her perdelemede adam değiştiriyorlar. Randolph, Singleton, Claver, Zubkov uzun pozisyonunda oynayan isimler olsa da birçok guardın belli süre karşısında kalabilecek kadar çabuk ayaklı oyuncular. İşin problemli kısmı burası değil, uzunlardan biri dışarıda guard savunurken arka tarafı organize etmek. Adam değiştirdiklerinde eğer imkan varsa, uzun oyuncuyla kalan Kuban kısaları önce Broekhoff ile adam değiştirmeye çalışıyor. Şayet bu mümkün değilse, uzun oyuncuyu önden savunarak top aldırmama müdafaası yapıyorlar. Alçak postta o oyuncuya top ulaştığında da dip çizgiye yönlendirip, zayıf taraftaki oyuncuyu dip çizgiden yardıma getiriyorlar.
Yukarıdaki görselde fark edebileceğiniz gibi, ikili sıkıştırma geldikten sonra top tarafındaki Kubanlı oyuncular savundukları rakipleriyle kalırken, zayıf tarafta bulunan Kubanlı ise diğer hücumcuları ortalayıp pas kanalında kalıyor. Top tekrar dışarı çıktığında ise çabuk şekilde rotasyonları yapıp, şutörleri rahatsız etmeye çalışıyorlar.
Aslında bahsettiğim savunma, Türk basketbol severlerin aşina olduğu, gözünün ısırdığı bir strateji. Hatırlarsak, geçtiğimiz yıl Zeljko Obradovic de Jan Vesely ve Nemanja Bjelica yan yana sahadayken bu tuzak savunmanın aynısını kullanıyordu. Aslında hala zaman zaman başvuruyor. Top 16’da oynanan iki Fenerbahçe-Kuban karşılaşmasını hatırlarsak bu savunmayı kullanan bir ekip olmasına rağmen Fenerbahçe bile çözüm üretmekte zorlanmıştı. “Tuzak savunma” tabirini kullanmamın sebebi, alçak postta getirilen ikili sıkıştırma değil. Stratejinin tuzağı, “akıcılığı yerle bir etmekten” geliyor. Kuban’ın rakipleri, eşleşme avantajını kullanmaya o kadar odaklanıyorlar ki bütün hücum planlarını bir tarafa bırakıp sadece oraya konsantre oluyorlar. Topsuz hareket, pas trafiği, temel hücum prensipleri bir kenara bırakıldığında da Kuban’ın tuzağına düşmüş oluyorsunuz. Hatırlatmakta fayda var ki Rus temsilcisi, Euroleague’e katılmış yirmi dört takım içinde -tüm aşamalar hesaba katılarak- rakiplerini maç başına en düşük sayı ortalamasında tutan ekip (70).
Bahsettiğimiz stratejiyi kullanmak isteyen bazı takımların ayak çabukluğu için sertlikten ve ribaundlardan ödün verdiklerine şahit olabiliyoruz. Lokomotiv Kuban, bu kanının tam aksine “kaya gibi” bir takım. En çok süre alıp hücumda en büyük role sahip olan Malcolm Delaney’den tutun rotasyonun sonlarında kalan Evgeny Voronov’a kadar herkes itiş kakışın, fiziki mücadelenin bir parçası. Ribaund almak, birkaç oyuncuya biçilmiş bir rol değil, tüm takıma benimsetilmiş bir görev. Tabii ki ne kadar çalışırsanız çalışın, bu stratejinin önemli riskleri var. Kontrolün bir anda elinizden kaçmasına sebep olabilir, tıpkı Barcelona’yla oynadıkları çeyrek final serisinin ikinci maçında olduğu gibi. Bu sebeple kırk dakikaya yayılmış bir konsantrasyon gerektiriyor ve tahmin edildiğinden daha büyük bir mental yük anlamına geliyor. Şimdiye kadar bu yükün altından kalkabildiklerini söyleyebiliriz. Ancak Final Four bambaşka bir atmosfer, bambaşka bir heyecan. Kaderinizin belli olacağı tek maçta ipleri kısacık bir süre bile elden kaçırdığınız takdirde sonuçları çok yıkıcı olabiliyor. Lokomotiv Kuban’ın en zorlu testte, CSKA Moskova’ya karşı nasıl bir sınav vereceğini merakla bekliyorum.