Petrovic Efsanesi ve Arka Koltuktaki Türk

Bir gösteri maçı esnasında kırklı yaşlarının başındaki Marco Van Basten sol tarafa doğru zıplayarak kalecinin sağına olağanüstü bir gol atınca spiker Sabri Ugan’dan yakarış gibi bir kutlama gelir “Çok az izleyebildik onu, çok az!” 

Sakatlıklar her sporcunun kabusu olsa da büyük basketbol efsanesi Drazen Petrovic’in hikayesi bundan çok daha hüzünlü. 22 Ekim 1964’te doğan Hırvat basketbolunun yıldızı yaşasaydı bugün 50. Doğum gününü kutluyor olacaktı; ama ne yazık ki 7 Haziran 1993’te kariyerinin zirvesindeyken bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Drazen Petrovic için NBA’in kapılarının Avrupalı oyunculara açılmasını sağlayan isim desek yanılmış olmayız. 1964 yılında ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Drazen abisi gibi basketbol oynama yolunu çizdi. Henuz 15 yaşında yaşadığını şehrin takımı olan Sbenka’da A takıma yükselmeyi başardı. 1982 ve 1983 yıllarında Koraç kupasında final oynasalar da iki finali de kaybettiler. 1983 yılında henüz Yugoslavya dağılmamışken oynanan finalde Bosna takımına karşı şampiyonluklarını Petrovic’in serbest atışlarıyla ilan etseler de federasyon hakemlerin verdiği kararları illegal bularak maçın tekrarına karar verdi, bunun üzerine Sbenka tekrar maçına çıkmadı ve Petrovic bir kez daha boynuna madalya takma şansını kaçırmış oldu.

Bu sezondan sonra zorunlu askerlik hizmetini yapan Petrovic 1984 yılında Cibona ile anlaştı. Cibona kariyeriyle birlikte Avrupa piyasasına damga vurmaya başlayan efsane ilk sezonunda lig, kupa ve Avrupa kupası şampiyonlukları yaşadı. Euroleague finalinde Real Madrid’e karşı 36 sayı atan Drazen takım tarihinin ilk Avrupa kupası şampiyonluğunda baş rolü oynadı.

1986 yılında Bosna takımından öcünü finalde 46 sayı atıp takımına lig şampiyonluğunu bir kez daha getirirken alırken Sabonis önderliğindeki Zalgris’i de Eurloeague finalinde mağlup eden takımına 22 sayı ile önderlik etti.

Drazen ne kadar iyiydi sorusunun cevabı belki de Cibona ile yakaladığı istatistiklerde gizli. 4 sezonda maç başına yerel ligde 37,7 sayı ortalama, Avrupa kupalarında ise 33,8 ortalama ile oynayan bir oyuncu hayal edin. O hayalin gerçek haliydi Drazen Petrovic. Bir maçta %66 saha içi isabetiyle 112 sayı atan bir oyuncu düşünün. Şu anki Avrupa basketbolu için inanılmaz sayılar ve oranlardan bahsediyoruz!

Bu istatistikler üzerine Portland Trail Blazers o zamanlar pek revaçta olmayan Avrupalı oyunculara şans verme eğilimini göstererek Hırvat basketbolcuyu 3. Tur 13. Sırada draft etti. Henüz 22 yaşında olan Petrovic NBA’e gitmek için erken olduğunu düşünerek 2 sezon daha Cibona’da kaldı ve Avrupa’daki son sezonu için Real Madrid’in yolunu tuttu.

Real Madrid’de lig şampiyonluğunu son maçta Barselona’ya kaptırsalar da Kral Kupası’nı ve Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nı müzelerine götürdüler. Kupa Galipleri Kupası finalinde Petrovic rakip potaya 62 sayı bırakmıştı. Sadece tek bir sezon oynasa da lig finalinde bulduğu 42 sayı ve 8 üçlük isabeti hala kırılamayan rekorlar olarak anısını yaşatıyor.

Artık NBA’in yolunu tutmak gerektiğini düşünen Drazen Petrovic Portland’ın yolunu tuttu. Elindeki cevherin NBA’e uygun olmadığını düşünen Rick Adelman ilk sezonda Petrovic’e çoğu fark açıldıktan sonra olmak üzere maç başına sadece 12.7 dakika verdi. Drazen bu sürede maç başına 7.1 sayı bulsa da Avrupa’nın en büyük oyuncusu olarak kenarda oturmak istemediğini basın karşısında bildirince önce ikinci sezonda dakikaları düştü daha sonra da Nets’e takas edildi. Tabii ki aynı yaz Dünya Basketbol Sampiyonası’nı kazanan Yugoslavya’nın en önemli parçası olması da bu çıkışı yapmasında büyük rol oynadı.

Nets’e takas edilmesi onun NBA macerasına yeni bir boyut kazandırdı. Sezon ortasında geldiği takımda 43 maçta süre aldı ve maç başına 12,6 sayı ortalaması tutturdu. Bu Drazen’in özelinde beklenenin altında olsa da NBA’de o ana kadar geçirdiği en iyi yarım sezona imza atmıştı.

91 – 92 sezonunda tüm maçlarda ilk 5’te yer buldu ve 20,6 sayı ortalaması yakaladı. Sonraki yıl 12 maç kaçırsa da 22,3 sayı ve 3,5 asist ortalamalarıyla NBA’in en iyi üçüncü beşine seçilmeyi başarmıştı.

Buraya kadar başarılarla dolu olan kariyerinin ardından Hırvat milli takımına katılan Drazen Petrovic Polonya’daki ön elemeden sonra kız arkadaşı ile zaman geçirmek için takımından ayrıldı. Frankfurt’tan Drazen’i arabasıyla alan Macar model ve basketbolcu Klara Szalantzy’nin arabasında Türk kadın basketbolcu Hilal Edebal da vardı. Iki arkadaş Drazen’I havaalanından aldılar ve Münih’e doğru yola çıktılar. Kırmızı arabasının kontrolünü yağmurda kaybedip daha önceden kaza yapmış TIR’ın altına girdi.

Avrupa’nın belki de gelmiş geçmiş en büyük basketbolcusu olan Drazen Petrovic emniyet kemeri takmadığı için olay yerinde arabadan fırladı ve kafasını TIR’a çarparak hayatını kaybetti. Arka koltukta oturan Hilal Edebal ise arabanın içerisinde sıkıştı ve kurtarıldıktan sonra 2 ay komada kaldı. Arabayı kullanan Klara Szalantzy ise kazayı ufak sıyrıklarla atlattı. Szalantzy modelliğe devam etti ve ünlü Alman futbolcu Olivier Bierhoff ile evlendi. Szalantzy kaza hakkında hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor.

Hilal Edebal ise ünlü bir basketbolcu olma hayallerine veda etmek zorunda kaldı. Petrovic erken yaşta hayata gözlerini yumup forması hem NBA’de hem de Cibona’da emekli edilirken, Szalantzy hayatına devam edip Bierhoff ile evlenirken Hilal Edebal sporu bırakmak ve hafıza problemleriyle uğraşmak zorunda kaldı.

1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirmesine, Niagara Universitesi’ni de 1992 yılında bitirmesine rağmen uzun süre bir turizm acentasında görev aldıktan sonra şu anda bilindiği kadarıyla Almanca tercümanlık yaparak hayatını kazanmaya çalışıyor. Genç kadınlar şampiyonası MVP’sinin hayalleri bir arabanın arka koltuğunda başka yönlere evrilirken bir basketbol efsanesi de aynı anda hayatını gözlerini yumdu.

Basketbolun Mozart’ı Drazen Petrovic müziği kulaklarda bir tını olarak kalmaya sonsuza dek devam edecek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler