Pau Gasol: “Güçlükleri birer öğretmen ve büyümek için bir fırsat olarak görmek” #coronavirus | ÇEVİRİ

Tüm spor müsabakalarının da askıya alınmasıyla birlikte sporcular içinde yaşadıkları topluluklara, taraftarlara ve çevrelerindeki dünyaya her zamankinden daha da bağlı bence şu anda.  Steph Curry ve Dr. Anthony Fauci’nin yakın dönemde gerçekleştirdiği sohbeti ve Drew Brees’in New Orleans’ta virüsten etkilenen insanlara gösterdiği ilgiyi izlemek çok hoşuma gitti. COVID-19’a karşı verilen mücadeleye destek olmaları için sporcuları teşvik etmek adına Nadal’la beraber Kızıl Haç Derneği ile işbirliği yaptık geçen hafta. Kampanyamızın ismi ise #NuestraMejorVictoria (En Büyük Zaferimiz). Umarım bu sadece başlangıçtır. Dünyanın her yerindeki sporcuların bir araya gelip çabalamasına ve platformlarını pandemi hakkında önemli bilgileri paylaşmak için kullanmalarına, bu sayede kültürleri ve sınırları aşarak insanları bir araya getirmelerine ihtiyacımız var. Hadi yapalım bunu!

Ancak yine de aklım sürekli az önce bahsettiğim alışveriş merkezinde. Benim için krizin ürkütücü bir sembolü oldu: Eğlenmek ve bir arada olmak için gittiğimiz yerler –bir buz pisti mesela- bu krizin tatsız hatırlatıcıları hâline geldi. Her şey normalken yeterince kıymetini bilmediğimiz şeylerin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor bize. Konserler, spor müsabakaları, doğum günü partileri, toplantılar, restoranlar, geziler… Bunlar hayatımızın çoğuna anlam katan şeylerden birkaçıymış sadece.

Fakat izolasyondayken bile kendimi umut ışığı ararken buluyorum.

İspanya’da her akşam muhteşem bir şey yaşanıyor: Son birkaç haftadır, sessizliğe bürünmüş o şehirler akşam saat sekizde kutlama naralarıyla dolup taşıyor. İnsanlar ülkenin sağlık çalışanlarına minnetlerini sunabilmek adına pencerelere çıkıp onları alkışlıyorlar. Bu buluşma ortalama 15 dakika civarı sürüyor. Daha sonra herkes bir sonraki akşama kadar tekrar izolasyona dönüyor. Benzer destek etkinlikleri dünyanın her yerinde mevcut şu anda.

Bu da çok güçlü bir sembol aslında. İnsanlar birbirine bağlı olmayı, bir topluluk içinde olmayı ister her zaman. Pencerelere çıkan herkes bize insan ruhunun, en zor zamanlarda bile, birlikteliğe ve sevgiye ne kadar ihtiyaç duyduğunu her gün hatırlatıyor. İnsanlar olarak bizler temelde aynı şeyi istiyoruz: Güvenlik, sevgi, sağlık, özgürlük ve sevdiklerimiz ve gelecek nesiller için iyi bir hayat.

Krizin içinde bazı çözümler de bulmaya çalışıyorum. Bunun sebebi belki bir sporcu olarak hırslı bir yapıya sahip olmamdır belki de evde kalmaktan sıkılmış olmamdır bilemiyorum ama deniyorum. Kendime bir süredir “Bu anlardan ne öğrenebiliriz?” diye soruyorum. Tabii ki şu anda önceliğimiz bu pandemiyi nasıl yeneceğimiz olmalı. Bunu yapabilmek için de sağlık çalışanlarımızı ve bilim insanlarımızı desteklemeliyiz. Virüsün yayılma hızını yavaşlatmak için onların tavsiyelerine uymalıyız. İlk işimiz bu.

Ancak dünyanın büyük bir kısmı izolasyondayken ortak değerlerimizi de unutmamalıyız. “Hepimiz aynı gemideyiz” derken ne kastettiğimizi durup yeniden gözden geçirmek için elde edebileceğimiz nadir fırsatlardan biri bu.

Sağlık hizmetlerini düşünelim örnek olarak. Ne kadar birbirimize bağlı olduğumuzu görmemiz için dünya çapında bir salgının patlak vermesi gerekmemeliydi. Ancak şu an her şey çok daha net: Konu eğer sağlık hizmetleriyse her anlamda hepimiz aynı gemideyiz.  Sizin sağlığınız benim sağlığımı, benim sağlığım sizin sağlığınızı etkiliyor. Daha güçlü sağlık sistemlerine ihtiyacımız var. Ortak çabalarımızda daha koordine ve daha şeffaf olmalıyız. Bu kriz, ülkelerin hayati önem taşıyan medikal bilgi ve araştırmaları paylaşmasının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Bu sadece kriz süresince hayat kurtarmayacak, aynı zamanda bir sonrakini engelleme şansımızı da önemli ölçüde artıracak.

Gerçekler tek tek ortaya çıkıyor ve şehir efsanelerine meydan okunuyor. Hiç kimse dünyada hayatın bu denli durabileceği zamanları öngörememişti. Fakat o zaman geldi ve günlük hayatta görünmez gibi davranılan mesleklere hayatımızın ne kadar bağlı olduğunu şimdi fark ediyoruz. Yirmi yılı aşkındır işyerim olan NBA topluluğu, daha büyük bir topluluğun içindeki küçücük bir evren gibi hissettiriyor şu an. “NBA ailesinden” sıklıkla bahsediyoruz, şu anda ise o ailenin değerlerini yeniden ortaya koyma fırsatıyla karşı karşıyayız. Daha şimdiden mutluluk verici bir geri dönüşe tanık olduk. Oyuncular ve takımlar işlerinden olan salon çalışanlarına maddi manevi destek olma konusunda sorumluluğu üstlenmiş durumda.  İçinde bulunduğumuz topluluk için çok kuvvetli bir minnet örneği bu. Aynı zamanda bu topluluğun ne anlama geldiğini ifade eden güzel bir hareket. Çok da ihtiyaç duyulan bir başlangıçtı hepimiz için. Şimdi hep beraber bunu nasıl devam ettirebileceğimizin yolunu bulma zamanı.

III

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler