ULEB ile FIBA arasında bir tartışma veya bir kavgadan ziyade felsefi bir farklılık var. İki organizasyonun başlangıçları birbirinden farklı. FIBA öncelik olarak basketbolun ana yürütme organı ve görevi, basketbolu tüm dünyada geliştirmek için çalışmak. Basketbol tüm dünyada ve dolayısıyla Avrupa’da da gelişmeli; biz de bunun için çalışıyoruz. Tabii ki bu organizasyonlar yerel liglerde oynayan tüm kulüpleri içermeli ve aynı zamanda yerel liglerdeki sportif başarıya da önem verilmeli. Örnek olarak şunu söyleyebilirim: Basketbol Şampiyonlar Ligi olarak dördüncü sezonumuz ve dört sezonda 37 ülkeden, 112 farklı takım mücadele etti.
ECA (EuroLeague Commercial Assets) ticari bir firma. Onların felsefesi, 11 hissedar kulübün hakkını savunmak. Buna yanlış veya doğru demiyorum; sadece olanı söylüyorum. Bu tarz turnuvalar sadece 11 kulübün çıkarı gözetilerek oynanmaz, 100 küsür takımın çıkarı gözetilerek oynanır. Bu noktada yerel liglerin de haklarını gözetmemiz gerekir diye düşünüyorum çünkü amacımız sporu geliştirmek. EuroLeague’in amacı ise büyük pazarlara odaklanıp basketbolu oralarda geliştirmek. Biz daha az gelişmiş pazarları da bulmaya çalışıyoruz. Basketbol diğer sporlara oranla Avrupa’da daha az ilgi görüyor. Bunun çözülmesi için en iyi modeli üretip kulüplerimizi de geliştirecek şekilde uygulamamız gerekiyor.
“En üst seviye kulüpler şampiyonluklar kazanırken çokça para kaybediyorlar, bu sürdürülebilir değil”
* Basketbol dünyası olarak, finansal açıdan baktığımızda paradoksal bir çevrede yaşıyoruz. En üst seviye kulüpler şampiyonluklar kazanırken çokça para kaybediyorlar. Bu bir paradoks zira en başarılı sezonunuzda finansal olarak da başarı kazanmanız beklenir. Maalesef, özellikle futbol kulüplerinden destek gören yapılar pazarı büküyor. Bunun farkındayız ve bu basketbolu olumlu etkiliyor diyemem. Kulüplerden belli bir bütçe istemiyoruz, rekabetçi olabilecekleri düzeyde bir bütçe bulundurmaları yeterli. Nihayetinde şampiyona ödül olarak bir milyon euro veriyoruz ki bu da kulüplerin bütçelerinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Günün sonunda, Avrupa kupalarına katılım hem sahada hem de finansal anlamda keyif ve başarı vadetmeli. Avrupa kupaları, yerel ligde kazanılan başarıların ödülüdür. Biz de bu ödülle kulüplere destek olduğumuzu düşünüyoruz. Kulüplerin her sene para kaybettiği bir yapı sürdürülebilir değil.
** Yıllık takvimi değerlendirirken birçok faktörü göz önüne almalıyız. Milli takım pencerelerinin arkasındaki prensip, bir başka önemli paydaş olan taraftarlara kendi milli takımlarını ülkelerinde izleme fırsatını sunmak. Son yıllarda bu söz konusu değildi. Bu maçların dünya çapında ne kadar ilgi uyandırdığını gördük. Bizim için bu, dünya çapındaki taraftarların milli takımlarını iç sahada oynarken görmek istediklerine dair açık bir mesajdı. Dediğim gibi takvim hazırlarken birçok faktör devreye giriyor ve bunlardan biri de oyuncular. Oyunculara saygı göstermek adına yapabildiğimiz her şeyi yapıyoruz. Önümüzdeki Kasım ayında oynanacak bir eleme penceresi vardı ve bu maçları oyuncular daha fazla dinlenebilsin diye iptal ettik. Onların çıkarları doğrultusunda çalışıyoruz. Olimpiyat senesi olduğu için bu sezon sıkışık bir programa sahibiz. Oyuncuların tüm çıkarları gözetilerek bu takvimler hazırlanıyor.
* TrendBasket adına Barış Cevahir’in sorusu üzerine Patrick Komninos’tan gelen cevap.
** TrendBasket adına Kemal Rutkay Özcan’ın sorusu üzerine Patrick Komninos’tan gelen cevap.
“ULEB ile FIBA arasında bir tartışma veya bir kavgadan ziyade felsefi bir farklılık var”