Öncelikle hayırlı olsun. Nasıl gidiyor yeni sezon çalışmaları?
Açıkçası çok yeni başladık. Transfer dönemi çok yoğun geçti. Bu transfer döneminde aşağı yukarı 1.5-2 aylık süreç, Haziran ayında başlayarak Ağustos’un başına kadar çok süratli geçti. Galatasaray Odeabank dokuz yabancı, beş tane birbirinden değerli Türk oyuncu ile yola çıktı. Bu 14 kişilik geniş rotasyonda takım kimyasını oturtmak için İstanbul’da yaklaşık 10 günlük kısa bir programımız var. Arkasından İtalya, Rusya ve Yunanistan’da 14 tane hazırlık maçıyla sezona hazır olmaya çalışacağız. Şu anda ufak tefek rahatsızlıklar, minik sakatlıklar var ama bunların olması çok doğal, zaten bunları sezon içerisinde yaşamayalım diye bu hazırlıklar yapılıyor. Neticede hem lige, hem de Euroleague’e hazır olmak için ciddi bir çalışma içerisindeyiz.
Geçen sene zorlu bir Eurocup mücadelesi oldu ve Galatasaray Odeabank bu sene tekrar Euroleague’de mücadele edecek. Bu sene Euroleague’de yeni bir format var. Bu format hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Valla ben de Euroleague’in yeni formatı hakkında açıkçası çok fikir sahibi değilim, herkes gibi ben de yaşayarak göreceğim ama programı çok ağır, çok geniş rotasyonlu takımların ancak başarılı olabileceği bir format olduğu kanaatindeyim. Biz de zaten bu doğrultuda hazırlıklarımızı yaptık. Bu noktada Galatasaray yönetimine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Bu kadronun kurulması konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadılar. Hangi oyuncuyu söylediysek hepsini bütçeleriyle beraber kabul ettiler. Dolayısıyla artık iş tamamen teknik ve idari ekipte. Başarılı olmak için her şeyi yapacağız. Sorunuzun başına gelirsek 30 tane garanti maç yapılacak, aynı şekilde 30 tane de ligde garanti maç var. Daha sonra bunlara playofflar eklenecek. Aşağı yukarı 80 maçlık bir maratondan bahsedebiliriz ve yukarı çıktıkça da maç sayısı artacak. Bakalım yaşayacağız ve göreceğiz.
Bu doğrultuda da geniş ve kaliteli bir kadro kuruldu. Herhangi bir takviye daha söz konusu mu?
Yok hayır, takviye yok derken iki tane oyuncumuz şu an burada henüz bizimle değil. Biri Blake Schilb, diğeri Justin Dentmon. Onlar da yakın zamanda aramıza katılacak. Justin Dentmon bu transfer döneminde en son transfer ettiğimiz oyuncu, özellikle oyun kurucu pozisyonunda Russ Smith’i yalnız bırakmamak adına transfer ettik ve bu bizim şu an için son hamlemizdi.
Yeni fikstürde takımlar çok fazla maç oynayacak. Bazen zorlu bir Avrupa maçının üzerine belki ligde sıralama teşkil eden maçlar gelecek, belki hemen arkasından yine kritik bir mücadele ve çoğu zaman bazı takımlar bir haftada üç maç oynamak zorunda kalacak. Bu doğrultuda federasyondan bazı haftalar erteleme talepleri veya bu konu özelinde başka planlarınız olacak mı?
Çok haklısınız, bunu açıkçası hepimiz yaşayacağız. Dört takım da bunu yaşayacak ama olanaklar ortada, takvim ortada. Dolayısıyla bizim herhangi bir erteleme talebimiz olmayacak. Biz bu sene zaten bu maç trafiğini, bu tempoyu hesap ederek bir kadro kurduk. Bazı maçlarda çok değişik bir kadroyla mücadele edeceğiz, sahada tabi ki 12 sporcumuz olacak ama bazı maçlarda belki bazı oyuncuları dinlendireceğiz, kesinlikle maç seçmeyeceğiz ama oyuncuların yorgunluklarına göre geniş rotasyonda düzenlemeler yapacağız. Hepsi birbirinden değerli oyuncu, bu konuda elimizin güçlü olduğunu düşünüyorum. Zaten federasyon da bize takvim konusunda maksimum düzeyde bir kolaylık sağlayacaktır.
Fikstür ile ilgili yorumlarınız neler?
Fikstürü gayet iyi görüyorum, kurayı da ben çektiğim için kötü demem olmaz, kendime haksızlık etmiş olurum. Şaka bir yana, olabilecek en iyi fikstüre sahip olduğumuzu düşünüyorum. Neden diyeceksiniz. Büyük takımlarla zaten oynayacağız. İlk maçı CSKA ile dışarıda mı oynamak istersiniz iç sahada mı? Düşündüğünüzde 15 haftalık bir ilk devre var, Birinci hafta son şampiyonla içeride seyircinizin önünde oynuyorsunuz ve bu ilk maçınız, bu bence güzel bir şey. Sonrasında bakıyorsunuz, ilk dört hafta üç tane iç saha maçı var, Fenerbahçe de buraya gelecek. Bence bu da güzel bir fikstür. Bu arada Euroleague’de kura olmadı, o fikstürü kendileri planladılar. Türkiye Ligi’ne dönecek olursak, yanılmıyorsam beşinci haftaya kadar daha dar rotasyonlu kadrolara karşı oynayacağız ki bu da bize bir avantaj getirecektir. Önce evimizde Best Balıkesir ile oynayacağız, daha sonra TOFAŞ’a gideceğiz. Sonra Banvit buraya gelecek ve daha sonra Gaziantep’e gideceğiz. İlk dört haftada bizim o alışma sürecini atabileceğimiz en iyi fikstür bence. Beşinci haftadan sonra Trabzon, Beşiktaş, Fenerbahçe gibi daha ciddi rakiplerle oynayacağız. Ligin sonlarına doğru da Darüşşafaka ve Anadolu Efes maçları var. Dolayısıyla ben iki kulvarda da fikstürden oldukça memnunum.
Dokuz yabancı oyuncudan oluşan bir kadronuz var ve ligimizde bunların sadece altısı oynayabilecek. Sizce bu durum takımda rollerin oturması konusunda bir sıkıntı yaratır mı?
Bunu Ergin Ataman değil de başka bir koç olsa belki düşünürüm ama Ergin Ataman varken bırakın bunu düşünmeyi, tam tersi biz bu durumdan çok fazla kıymet alacağız diye düşünüyorum. Ergin Hoca bu konuda zaten uzman bir insan. O dakikaları, oyuncuların motivasyonunu her maç ayrı ayrı ayarlayarak bu konuda maksimum fayda sağlayacaktır.
Galatasaray Erkek Basketbol Takımı olarak bu seneki hedefleriniz nedir?
Belki size çok iddialı gelecek ama, biz üstümüze o baskıyı bile bile alarak ana hedefimizi Euroleague’de Final Four oynamak olarak belirledik ve bu hedef doğrultusunda bu takımı kurduk. Ergin Hoca oldukça iddialı, bizler zaten Galatasaray çatısı altında iddialı olmak zorundayız. Çünkü bizim her şeyden önce çok büyük bir taraftarımız var. Bu taraftarımızın özellikle bu sene futbolda Avrupa olmamasından dolayı bize müthiş ilgisi var. Biz de bu kurduğumuz kadroyla onlara layık olmak için yüksek bir hedef koyduk ama bence ulaşılabilir bir hedef. Ligde zaten hedefimiz her sene olduğu gibi şampiyonluk. Neden olmasın?
Geçen senenin ortalarında basketbol şubesinde bütçelerin yarıya indirileceği konuşuluyordu. Ne değişti, sadece gelen kupa mı?
Tabii bir kere Avrupa’nın en değerli ikinci kupasının ülkemize gelişi çok şey değiştirdi, bununla birlikte Galatasaray seyircisinin bize ilgi ve alakası da değişti. Dolayısıyla bu seyirciye, bu Galatasaray ailesine ve Türk basketboluna daha büyük başarıları izletmek için küçülmek yerine bütçeyi %50 artırarak yola çıktık. Sevgili başkanımız Dursun Özbek, bize bir hedef koydu. Sayın Can Topsakal da bize bu konuda çok büyük bir destek veriyor. Dolayısıyla yöneticiler arkamızda ve bütçemizi de Euroleague’de yüksek başarılar elde etmek üzerine kurduğumuz için bu değerleri tasarladık ama Eurocup’ta veya Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak olsaydık, yine geçen seneki bütçelerle devam edebilirdik.
Kadro planlamasında kimi istediysek yönetim bize onu aldı demiştiniz. Takımdaki tüm oyuncular yönetimin ilk tercihi miydi?
Ergin Hoca’nın istediği bir Goudelock transferi vardı gerçekleşmeyen, o da daha geçen günlerde bir açıklama yaptı. Bizim yaptığımız teklifin 100 bin eksiğine Maccabi’ye gitti. O da onun tercihi, saygı duymak zorundayız. Onun dışında hedeflediğimiz kadro derinliğine sahibiz.
Russ Smith transferi hakkında neler söylemek istersiniz? Çoğu basketbolsever onu ilk defa burada izleyecek, sizce bir risk transferi mi?
Ergin Hoca’nın olduğu yerde risk her zaman vardır biliyorsunuz. Bu konuyu milli takımlarda, çalıştığı diğer takımlarda da hep görüyoruz. Bir bakmışsınız 35 yaşındaki Henry Domercant’ı Türkiye’ye getirip ondan verim almaya çalıştığı zamanlar olmuştu. Daha sonra Henry bir sakatlık yaşamıştı, bunu riskin negatif tarafı olarak değerlendirebiliriz ama Russ Smith bence Avrupa basketboluna damga vuracak bir basketbolcu kimliğiyle buraya transfer oldu. Ergin Hoca ona çok inanıyor, o inandıktan sonra da bizim desteklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
Geçtiğimiz senelerde Galatasaray basketbol şubesinde bazı sıkıntılar yaşandığını biliyoruz, bu doğrultuda çok fazla oyuncuyla yollarını ayırmak zorunda kaldı Galatasaray fakat Vladimir Micov’un üçüncü sezonu olacak bu. Onu tutmak zor oldu mu?
Micov’un bence Avrupa basketbolunda çok değerli bir basketbolcu kimliği var sahada fakat saha dışında ise bir kat daha üstüne koyarak son derece kişilikli, mütevazı bir insan. Gerek kendisi, gerek de ailesi Galatasaray camiası ile çok iyi bir iletişim halinde. Müthiş bir karakter. Dolayısıyla hiç de zor olmadı. Tabiri caizse çoğu yüksek kontratlı oyuncuların altında kalarak imzaladı. Onun hayattan beklentisi keyif alacağı, zevk alacağı yerde oynamak, yoksa bugün istese Rusya’da çok daha büyük paralara oynayabilirdi. Bu teklifleri ben şahsen biliyorum. Belki bize transfer teklifi gelmedi ama piyasalardan, diğer takımlardaki genel menajerlerden aldığım duyumlara göre Micov bugün istese milyon dolarlarla tabir edilecek kontratlar alabilir. Tabii başka bir özellik daha var, onun verdiği bu üstün basketbol performansına karşın Galatasaray da onunla üçüncü senesini oynayacak. Paul Dawkins’ten sonra Galatasaray’da üçüncü sezonunu oynayacak yegane yabancı oyuncu. Dolayısıyla bizim için çok değerli bir karakter. Ben hem ailece, hem kendim olarak kendisini çok sayıyor ve seviyorum.
Alex Tyus ve Jon Diebler’ın geçen seneye baktığımızda istikrarsız görüntüleri var. Bu oyuncuların transfer sürecinde sizin ve Ergin Hoca’nın düşüncelerinizde ne vardı?
Baktığınızda iki sene öncesine kadar Stephane Lasme ile ilgili de aynı şeyler söyleniyordu, buraya geldikten sonra Lasme’nin neler yaptığı ortada. Takımın saha içi lideri oldu ve Eurocup’ta en değerli oyuncu seçildi final serisinde. Dolayısıyla, çok da polemiğe girmek istemiyorum çok değerli bir rakibimizin oyuncularıydı, ama biz onlardan maksimum verimi alacağımızı hissederek transferlerini gerçekleştirdik.
Krstic’in yaşı ilerlemiş bir basketbolcu olduğunu göz önüne alırsak, planlamada sınırlı süreler mi alacak?
Bence yaşı ilerlemiş bir oyuncu demek çok da doğru değil, nihayetinde 83 doğumlu bir oyuncu yani 33 yaşında. Baktığınızda 33 yaş, bir oyuncunun gayet basketbol oynayabileceği bir yaş. 39 veya 40 yaşında bir oyuncudan bahsetmiyoruz. Neticede, Krstic’in bu noktadaki tek handikapı son iki sezonda yaşadığı talihsiz sakatlıklar ve bu sebepten dolayı basketboldan uzak kalması. Ama baktığınızda Krstic, son 5 sezonda Avrupa’nın en iyi beşi şeklinde bir kadro kursanız mutlaka oraya aday bir oyuncudur. Müthiş bir sırtı dönük 5 numara ve oyun zekası da yüksek bir oyuncu. Geriye doğru dönersek çok iyi beş numaralar ülkemize geldi, belki Anadolu Efes’te bunu gösteremedi ama bence Türkiye’ye gelen en değerli Avrupalı beş numara Nenad Krstic. Tabii ki sezon başı olması sebebiyle birtakım handikapları olacaktır. Mesela dün kenarda dinlendi, bugün birtakım bireysel çalışmaları oldu. Biz şu anda onu hazırlamaya çalışıyoruz, bizim Nenad’la yaptığımız anlaşma zaten onun oynaması üzerine yapılmış bir anlaşma, oturması için yapılmış bir anlaşma değil. Sezonun başlarında mutlaka hazır olacaktır.
Deon Thompson transferi yapılırken hangi pozisyonda oynaması üzerine plan yapıldı?
Deon’ın esas pozisyonu dört numara. Alırken esas pozisyonunun dört numara olduğunu, çok iyi pick&roll oyuncusu olduğunu, bizim de çok ihtiyacımız olduğunu zaten konuşuyorduk. Çok savaşçı, ekmeğini taştan çıkaran bir oyuncu. Geçen sene 10 sayıyla kaybettiğimiz Bayern Münih maçında 20 sayıyla oynamıştı. Az daha başımıza büyük işler açıyordu. Hiç kimse Stephane Lasme için gerçek bir beş numara diyemez ama geçen sezon bütün sezon boyunca beş numara oynadı. Sonuçta boyalı alanda savaşacak bir oyuncu. Yerine göre iki pozisyonda da görev alacaktır. İlla numaralandırmak gerekirse 4,5 diyebiliriz.
Bu sene Can Korkmaz ve Ege Arar’ın süreleri hakkındaki planlar nedir?
Bu seneki yerli planlamasında bu iki oyuncunun yanında bir de yeni transferlerimizden Orhan var. Biliyorsunuz geçen senenin önemli ana yapılarından biri Sinan ve Göksenin’di. Üstüne katarak da koymaya devam ediyorlar. Tabii altı yabancılı bir sistemde, hem de uzun bir maratonda bizim Türk oyunculara ihtiyacımız var. Tecrübe kısmına kısmen ulaşmış Can Korkmaz, bence mutlaka o pozisyonda süre alıp bize fayda sağlayacaktır. Orhan Hacıyeva, 2008’de ilk profesyonel adımı attığında beraber çalıştık. Oraya parlayan bir yıldız olarak geldi ama onun da yakasını şanssızlıklar pek bırakmadı. Tekrar bir çıkış yakalamak üzere Galatasaray’a geldi. O da hem üç hem de dört numaralı pozisyonlarda oynayabilen bir oyuncu. Mutlaka fayda sağlayacaktır. Ege zaten bizim göz bebeğimiz. Artık bu sezon da Ege Arar’ı özellikle Türkiye liginde ciddi süreler alırken göreceğimizi tahmin ediyorum. Ergin Hoca’nın planları bu üç oyuncudan da katkı almak üzerine.
Stephane Lasme’de son durum nedir?
Stephane Lasme’nin durumu açıkçası biraz karışık. Biz Stephane Lasme’den hiç vazgeçmedik. Fakat sezon bittikten sonra iki defa idrarında keyif verici ve yasaklı madde çıkması tüm planlarımızı alt üst etti. Ama ilk kez başına böyle bir şey geldiğinden dolayı kısa bir ceza alacağını ümit ederek halen daha biz onu sıcak tutuyoruz. Ama iki maçta da keyif verici maddeye rastlandığından dolayı lisansının askıya alınması büyük bir sıkıntı. Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu da bu cezayı vermek için ince eleyip sık dokuyor. Çünkü onlar da Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi‘yle istişare halindeler. Ayrıca FIBA ile istişare halindeler. Verilen cezadan sonra o cezanın tahkime gitmesi ve sonrasında o cezanın azalması veya artması onları illa ki rahatsız edecektir. O yüzden ince eleyip sık dokuyorlar. Benim aldığım bir bilgiye göre önümüzdeki haftanın başında Stephane Lasme’nin cezası açıklanacak. Eğer altı ay veya bir sene ceza alırsa takdir edersiniz ki Stephane Lasme’yle yola çıkmamız imkansız. Fakat üç aylık bir ceza alırsa o zaman Lasme’yle ilgili yeni planlar yapabiliriz. Tabii diyeceksiniz ki zaten 9 yabancı oyuncunuz var, nereye koyacaksınız, bu da bir soru işareti ama o durumda Lasme için bir formül bulmaya çalışacağız.
Geçen sene gelen Eurocup’ın ardından taraftarın basketbola ilgisinde ciddi bir artış söz konusu. Galatasaray Store’da bu konuda herhangi bir çalışma var mı?
Olmaz mı, fazlasıyla var. Bugün özellikle Ergin Ataman sabah bizim ticaret müdürümüz Ali Öğütücü ile benim de bulunduğum bir toplantıya girdi. Hem bu ‘Hedef 7000 Kombine’ vizyonunu değerlendirdik, hem de basketbol takımı olarak bu kampanyaya nasıl destek sağlayabileceğimizi tartıştık, önümüzde yaklaşık bir aydan fazla bir süreç var, bu ilgiyi tabiri caizse nasıl köpürtebileceğimiz konusunda bazı değerlendirmeler yaptık. Galatasaray Store da bu konuda bize müthiş bir destek veriyor. Bununla ilgili çok yakında insanların parmakla göstereceği çalışmalar olacak. Ciddi anlamda ilgi çekeceğini düşündüğüm projelerimiz var. Bunların da çok kısa süre içerisinde olması gerekiyor ki, biz de bu hedef 7000’i sıcağı sıcağına yukarıya çekelim.
Hedef 7000 Kombine projesinde son durum nedir?
Şu anda satılan kombine sayısı 3000’e yakın diye biliyorum. Ama tabii birkaç gündür bu sosyal medyada bizim yaptığımız açıklamalarla 7 bin çok dillenmeye başladı. Yavaş yavaş yükseldiğini ben de takip ediyorum ama kesin rakamları bilmemekle beraber 2500-3000 civarında kombinenin satıldığını biliyorum. Dediğim gibi, yavaş yavaş artan bir ilginin olduğu bir gerçek. Yakın zamanda bir indirime de gidildi. Önümüzde daha uzun da bir süre var. Zamanla hedefimize daha da yaklaşacağımızı tahmin ediyorum.
Bu kampanyadaki ekonomik planlar tam olarak nedir, çünkü bildiğim kadarıyla kombine sayısını düşük tutup, maç maç bilet satıldığında takımlar daha fazla kar edebiliyor. Bu konuda nasıl bir planlama yapıldı?
Biz bu planlamayı yaparken ilk hedefimiz Galatasaray ailesine bir aidiyet duygusu yaratmaktı. Ayrıca 6500-7000 kombine geldiği zaman mutlaka ekonomik bir artısı olacaktır. Doğru, biz buradaki biletleri maç maç satsak çok daha büyük paralar kazanabiliriz. Ama biz istiyoruz ki, burada seyircimizle birlikte bir bütünlük yakalayalım. Geçen sene Eurocup’ı aldığımızda bize verdikleri destek ortada. Dolayısıyla biz de onlara karşı bir nevi vazife olarak aidiyet duygusu yaratmak adına, çok uygun olduğunu düşündüğüm fiyatlarla böyle bir plan hazırladık.Örneğin kombine fiyatını maç sayısına böldüğümüzde taraftarımız bu sene belki 15-20 liraya bir Euroleague maçı seyredecek, biliyorum ki o gün maç biletini 80 liradan veya 100 liradan satsam rahatlıkla satılır, ama ilk tercihimiz bu olmadı.
En başta belirlenen kombine fiyatlarına tepkiler ne oldu?
Açıkçası çok fazla bir tepki gelmedi. Zaten şöyle bir durum var, yüksek fiyatlı koltuklar zaten aynı fiyatlar üzerinden devam ediyor. Biz tribündeki seyircimizi hareketlendirmek adına bir indirime gittik. Orada bilet sahibi olan taraftarlarımız eğer biletlerini indirimsiz fiyattan aldılar ise, onlara biz ya bir koltuk daha hediye edeceğiz, ya da yanlarında getirecekleri kimse yoksa da bir sezon daha kombinelerini uzatma konusunda kolaylık sağlayacağız. Yani onların hakkını kesinlikle yemeyeceğiz.
Son olarak Galatasaray taraftarına ne söylemek istersiniz?
Öncelikle söylemek istediğim şey hedef 7000 kombine kampanyasında onların desteğini bekliyoruz, bu desteği alacağımıza da yürekten inanıyoruz. Bununla kapatmak güzel olur ama birkaç birşey daha söylemek istiyorum. Galatasaray taraftarı çok değerli bir taraftar, özellikle Abdi İpekçi’de müthiş bir atmosfer yaratıyorlar. Burada ultrAslan olsun, benim arkadaşlarım olsun, hepsi çok isteyerek, arzulayarak Galatasaray’ın maç kazanması için olağanüstü destek gösteriyorlar. Hedef 7000, ama daha öncesinde centilmence, küfürsüz, sahaya hakem kararlarından sonra herhangi bir şeyin atılmadığı bir sezon temenni ediyorum. Çünkü o sahaya her atılan çakmak olsun, para olsun veya başka bir cisim olsun, bize para cezası olarak dönüyor. Bu da zaten bütçeleri zor denkleştirdiğimizi göz önüne alırsak, bize çok büyük zorluklar teşkil ediyor. Onlarla birlikte bir bütün olacağımız ve yüksek başarılar elde edeceğimiz bir sezon diliyorum.
Röportaj | Bağcan Günay – TB Özel
Ege Arar gözbebekleriymiş. O kadar seviyorlar ki sahada koşup terlemesine yürekleri elvermiyor herhalde. Ligte alabileceği kısıtlı süre için de Orhan Hacıyeva’yı transfer ettiler.
güzel yorum….
Bir de “neden Türk yapılmıyor” diye kıyamet kopardıkları Nikolov vardı. Türk olunca ilk iş garibanı postaladılar…