Oklahoma City Thunder’ın tüm deplasman maçlarının tam ortasında David Howarth’ın telefonu çalıyor. Thunder’ın performans koordinatörü sahadan ayrılıp, salonun arka tarafından takımın akşam yemeği siparişini teslim alıyor: helal yiyecekler.
Elbette bu, NBA’deki takımların maçtan sonra genelde yedikleri yemeklerden olmasa da yenilik peşinde olan Thunder oyuncuları, bu sezon böyle bir yemek alışkanlığı edindi.
Thunder mutfağındaki bu değişimden sorumlu olan isim ne Kevin Durant ne de Russell Westbrook. Değişimin arkasındaki isim, bir Müslüman olan ve dininin yiyecek konusundaki kurallarına uyan Enes Kanter.
Thunder yöneticileri, geçtiğimiz sezon Enes Kanter’i takas ettiklerinde Türk oyuncunun dini görüşlerine uyum sağlayabilmek adına bazı düzenlemeler yaptılar. Örnek verecek olursak, Chesapeake Energy Arena’da kendine ait bir ibadet odası var ve takım sahibi Clay Bennett’in antrenman sahasında bulunan ofisine girip, odadaki havluları seccade olarak kullanarak ibadet etme iznine sahip. Bunun yanında yöneticiler, Kanter’in Oklahoma’daki ilk yemeğinin helal standartlar altında hazırlanmış olduğundan da emin olmasını sağladılar. Bu da takım aşçılarının Kanter için yemek pişirirken ayrı mutfak aletleri kullanmaları anlamına geliyor.
Sonrasında yaşananlar ise kimsenin beklemediği türdendi. Thunder oyuncusu Steven Adams’ın, Kanter’e yemeğini kendisiyle paylaşıp paylaşamayacağını sormasıyla helal yiyecekler takımı etkisi altına almaya başladı.
Helal yiyecek trenine katılan sonraki isimler ise Westbrook ve Serge Ibaka’ydı. Kısa süre içinde ise takım çalışanları, deplasmana gitmeden önce internetten o şehirdeki en iyi Türk restoranlarını araştırır oldu. Bütün takımı ancak bu şekilde doyurabiliyorlardı.
Takımın Sağlık Direktörü Donnie Strack durumu şu sözlerle özetliyor: “Ufak bir parti gibi oluyor. Herkes Enes’in yemeklerini çalabilmenin peşinde.”
Kanter helal yiyecekleri dininin gereği olarak yese de Adams’ın sebebi çok farklı:
“Çünkü inanılmazlar.”
Howarth da helal yiyeceklere olan beğenisini şu şekilde ifade ediyor: “Yalan söylemeyeceğim. Eğer birisinden geriye kuzu kalıyorsa, hemen alıp yiyorum.”
Yiyecekler genelde devre arasından sonra geliyor ama Howarth’ın söylediğine göre cep telefonu daha ilk çeyrekte çalmaya başlıyor. Thunder çalışanları günler öncesinden restoranları arayıp konuşuyor ve özel durumları olan bir NBA takımı olduklarını söylüyorlar. Aradıkları her Türk restoranından aldıkları cevap ise aynı: “Yiyecekler Enes Kanter için mi?”
Kanter’in Oklahoma City’de geçirdiği tam bir sezonun ardından artık takımın tüm şehirlerde tercihi olan birer helal restoranı bulunuyor. Öyle ki oyuncular bu restoranlar hakkında değerlendirmelerde bile bulunabiliyorlar.
Adams: “Favori şehrimiz hangisi? Orlando?”
Kanter: “Boston?”
Adams: “Evet, Boston çok iyiydi. İlk beşte kimler olur bilmem ama Boston kesinlikle bir numaraydı.”
Takımda helal yiyecekleri beğenmeyenler de var. Bunlardan birisi de Kevin Durant. Durant olaya biraz da şakayla yaklaşıyor: “Dokuz yıldır buradayım ve dışarıdan sipariş verdiğim zamanlarda parasını hep kendim ödemek zorunda kaldım. Enes ise buraya kendi menüsüyle birlikte geldi.” Durant ayrıca helal yiyeceklerin damak tadına uymadığını da belirtiyor: “Benim pek hoşuma gitmiyor.”
Kanter takım arkadaşlarını kendi evine yemeğe de davet ediyor. Bu davetlerden birinde Westbrook’a, yöresel bir yemek olan maklube ikram etmişti. Westbrook’un kendi sözleriyle maklube: “Acayip güzel görünüyordu.”
Kaynak | *: The Wall Street Journal